Bomba atıp, banka soymaktan cezaevinde bulunan sözde gazetecilere destek veren Radikal, yazılarından dolayı hakkında onlarca dava açılan gerçek gazeteciyi ise, hedef tahtasına oturttu. Radikal, Selam Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliğini yaparken yazdığı yazılar dolayısı ile brifingli yargının kontrolündeki DGM’de yargılanan 28 Şubat mağduru Aydın Koral’ı; Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı ve Uğur Mumcu suikastının ‘joker katili’ olarak gösterdi.
Umut davasında büyük yalana imza atıldı. Radikal gazetesi; Selam Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliğini yaparken yazdığı yazılardan dolayı Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde (DGM) 26 ayrı davadan brifingli yargının kontrolü altındaki yargılanan ve yurtdışına çıkmak zorunda bırakılan Aydın Koral’ı, 4 farklı cinayetin faili olarak gösterdi!
Söz konusu gazete; 28 Şubat zulmünden dolayı yurtdışında yaşayan Aydın Koral’ı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı ve Uğur Mumcu suikastının ‘joker katili’ olarak gösterdi.
Akit gazetesine konuşan Aydın Koral, “Bu olay bir insanın kişilik haklarının en ağır biçimde ihlal edildiği bir ‘haysiyet ve onur cellatlığı’ndan başka bir sey değildir” dedi.
“15 YILDIR SÜRGÜN HAYATINA MECBUR EDİLDİM”
Aydın Koral, Selam Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni iken 28 Şubat döneminde generallerin talimatlarıyla ve suç duyurularıyla hakkında 312. maddeye dayanarak DGM’lerde onlarca dava açıldığını hatırlatarak, “Yazılarımdan dolayı verilen bu hapis cezalarının kesinleşmeye başlaması üzerine yurtdışına çıkmak zorunda bırakıldım ve tam 15 yıldır sürgün hayatına mecbur edildim. Türkiye’deki sivilleşme, 28 Şubat vesayetinin ortadan kaldırılması ve açılım politikalarıyla bir değişim dönemine girildiğini düşünerek ülkeye dönme kararı vermiştim. Ancak bütün bunlardan sonra biz, devletten bir 28 Şubat mağduru olarak özür dilemesini beklerken, devletin içindeki bazı derin güçler ve karanlık odaklar şahsıma yönelik böylesine çirkin bir iftira ve korkunç bir komployu devreye sokmuş bulunuyorlar” diye konuştu.
“HAYSİYET VE ONUR CELLATLIĞI”
Türkiye’de medya teröründen birçok kimsenin mağdur olduğunu kaydeden Koral, “Benim karşı karşıya kaldığım bu olay gibisi gerçekten az bulunur. Tamamen suçsuz ve sözkonusu edilen olaylarla uzaktan yakından hiçbir alaka ve irtibatı olmayan bir insanın, apaçık yalan ve iftira ile katil ilan edilmesi bu kadar kolay ve ucuz olmamalı. Bu olay bir insanın kişilik haklarının en ağır biçimde ihlal edildiği bir `haysiyet ve onur cellatlığı`ndan başka bir sey değildir. Bu tezvirat ve iftira öylesine profesyonelce ve sinsice yapılmıştır ki, servis edilen bu haber ve yayınlarda ismim kasıtlı olarak, mezkur olayların şüphelisi olduğu iddia edilen ve hiçbir surette tanımadığım bir şahısla birlikte zikredilmiştir. Ki böylece zihinlerde şüphe ve kamuoyunda da şahsım hakkında yanlış bir kanaat oluşturulmuş olsun” şeklinde konuştu.
“İSTİHBARAT RAPORU ADI ALTINDA TAMAMEN YALAN VE İFTİRA”
Aydın Koral, söz konusu komplo olayında bazı kurumlardaki derin devlet unsurlarının `istihbarat raporu` adı altında tamamen yalan ve iftiradan oluşan sahte belgeleri gazetecilerin ellerine tutuşturarak şahsını hedef aldıklarını hatırlatarak, şunları söyledi:
“Meşhur filozof Heidegger’in ‘kamera, seyirciye yöneltilmiş bir silahtır’ saptamasında olduğu gibi; burada da derin güçlerin yönlendirmesiyle medya tetikçileri kalemlerini/klavyelerini 28 Şubat sürecinde Genel Yayın Yönetmenliği yapmış bir meslektaşlarına yöneltmiş bulunuyorlar. Bütün bunlar tam da, 28 Şubat sürecinde Genelkurmay’ın birtakım psikolojik harekat operasyonları bağlamında bazı gazetecilere paket haber ve köşe yazılarını servis ettiğinin ortaya çıktığı bu günlerde yaşanıyor…
Tüm bunlar tam da, 28 Şubat sürecinin mağdurlarından yıllardır hücrede tutulan yazar Salih Mirzabeyoğlu ve Malatya davası mağdurları ve daha isimleri gündeme dahi ge(tiri)lmeyen cezaevinde ve yurtdışında bulunan yüzlerce Post-modern darbe mağdurlarının uğradığı haksızlıkların telafi edilmesinin zorunluluğuna dikkat çekildiği bugünlerde yaşanıyor.. ”
“EMNİYET YETKİLİSİ BULUNMALI”
Hakkındaki iddiaların Yeni Akit gazetesinin Uğur Mumcu olayı ile ilgili derin tezgahı deşifre ettiği iki haberinin arkasında geldiğine dikkat çeken Koral, şunları söyledi:
“Tüm bunlar tam da, Başbakan Erdoğan’ın ülkede derin devlet maalesef bitmemiştir. Benim evimin altındaki ofisimde dinleme cihazları bulunmuştur` dediği bir zaman diliminde yaşanıyor. Bir ülkenin Başbakanı’ndan bu esef verici durum tespiti yapılırken, biz sade vatandaşların hak ve hukukunun, derin devlet odakları tarafından iftira ve komplolarla pervasızca çiğnenmesi karşısında nasıl bir mağduriyet ve mazlumiyetin sözkonusu olduğunu insaf ve vicdan sahiplerinin idrakine bırakıyorum.
Yalan ve iftiralarla şahsımın hedef alındığı bu evrakı TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’na gönderen emniyet yetkilisi mutlaka bulunmalı ve hakkında soruşturma başlatılmalıdır. Çünkü bu yapılan tam bir hukuk skandalı olmasının yanında kanunen de cürüm ve suçtur.”
Aydın Koral, şahsına yönelik iftira ve linç kampanyasında rol alan yayın organlarına tekzib-yalanlama yazısı gönderdiğini, avukatlarının da hakkını savunmak amacıyla kanuni yollara başvuracağını sözlerine ekledi.
AYDIN KORAL KİMDİR?
28 Şubat sürecinde Selam Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliği görevini sürdüren Aydın Koral aynı zamanda Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisansını tamamladı. Doktora çalışmalarını yaparken, gazetedeki yazılarından dolayı brifingli yargının kontrolündeki DGM’lerde açılan 26 ayrı davadan yargılanırken yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. Yurtdışında gazetecilik faaliyetleri yerine akademik ve ilmi çalışmalara yönelen Koral yabancı dil eğitimini Zürih`te tamamlayarak Goethe Enstitüsü’nden diplomalı yeminli tercüman olarak görev yapmakta… Tarih alanında bilim uzmanı unvanına sahip olan Koral, ilahiyatçı kimliğiyle de Kur’an Tarihi ve Kur’an Tefsir Metodolojisi üzerine araştırma ve çalışmalarını sürdürmekte… (Kenan Kıran \ Yeni Akit)