İstanbul’daki eş zamanlı çifte canlı bombalı saldırıyı terör örgütü PKK’nın yaptığı ortaya çıktı.
Bu eylem tarzı, PKK’nın 35 yıllık tarihinde bir ilkti ve yöntem itibariyle ‘DEAŞ tarafından yapılmış’ imajı vermeyi amaçlıyordu.
Önceki akşam Beşiktaş-Bursaspor maçı bitiminde 22.15’te Vodofone Arena önündeki bombalı araçlı ilk saldırıda, amonyumnitrat ile güçlendirilmiş yaklaşık 400 kg’lık plastik patlayıcı kullanıldığı iddia edildi. 45 saniye sonra meydana gelen ve dört polis ile bir sivilin şehit olmasına neden olan ikinci patlamayı ise canlı bombanın gerçekleştirdiği belirlendi. Güvenlik kamerası kayıtlarına yansıyan olayda kaldırımda yürüyen teröristi fark eden polislerin önce ‘dur’ ihtarında bulunduğu ve üzerindeki canlı bomba yeleğini görüp etrafını sardığı sırada patlamanın meydana geldiği görüldü.
GÖRÜNTÜLERE GÖRE HEDEF SEYİRCİLERDİ
Güvenlik kamerası kayıtlarına göre, bomba yüklü aracın maç bitimi seyirci çıkışında ilk patlamayı yaptıktan sonra yukarı doğru kaçacak kitleyi de Maçka tarafından gelen ikinci bombacı ile katletmeyi planladığı ancak alınan güvenlik önlemleriyle bunu başaramadığı görüldü.
ÖNCE DEAŞ SANILDI
Saldırı sonrasında ilk akla gelen soru ‘Eylemi hangi terör örgütü gerçekleştirdi’ oldu. Canlı bomba ve aynı anda çifte saldırı, terör örgütü DEAŞ’ın eylem tarzıydı ve ilk akla gelen de bu örgüt oldu. Ama olay yerinde yapılan incelemede, kullanılan patlayıcı ve araç ile olay yerindeki teröristlere ait ceset parçaları ve parmak izinden saldırıyı PKK’nın yaptığı belirlendi ve kısa sürede 13 şüpheli de gözaltına alındı.
OLAY YERİ BULGULARI
Saldırının failini polis belirledi ama infial yaratan ve sivillerin katledildiği ve yaralandığı her eylem sonrası olduğu gibi PKK eylemi üstlenmedi. PKK zaten 35 yıllık silahlı eylem tarihinde ilk kez çifte canlı bombalı saldırı düzenliyordu ki bu eylem tarzının DEAŞ’a ait olduğu biliniyordu. Böylece saldırıdan dolayı gelecek eleştirilerin hedefi PKK olmayacaktı ama Türkiye’nin Fırat Kalkanı’nda hedef olarak PKK/PYD’nin elindeki Münbiç’e yöneldiği sırada ilgisi ve enerjisi dağıtılacak, başkanlık sistemini meclise getirip yeni devlet düzeninin temelini attığı süreç sekteye uğratılacak, erken rezervasyon döneminde ‘güvensiz ülke’ izlenimiyle turizm gelirleri ve ekonomisi vurulmuş olacaktı.
FAİL BELLİ
Olayın ardından Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, saldırıyı PKK yapmış olsa da arkasındaki ‘güçlere’ vurgu yaparak ‘asıl faillere’ dikkat çekmesi önemliydi. Türkiye, PKK’nın hendek teröründen kırsal alandaki pusu ve şehir eylemlerinde kullandığı silah ve patlayıcıların, ABD ve NATO ülkelerinin sözde DEAŞ’la mücadele ettiği gerekçesiyle PKK’nın Suriye kolu PYD’ye verdiği silahlar olduğunu belirledi. ABD ve NATO ülkelerine, PKK’nın eylemlerinde kullanılan silahların seri numaralarına kadar hangi tarihte nerede hangi ülke tarafından PYD’ye verildiğine kadar tespit etmiş durumda. Türkiye’nin sunduğu delil dosyalara rağmen, PKK/PYD’ye yapılacak silah yardımlarından, bundan sonra bu ülkelerin yetkililerin hukuki sorumluluğu da gündeme gelebilecek.
PKK PROPAGANDASI
Olaydan sonra kullanılan ‘Saldırıda direkt çevik kuvvetin hedef alınması PKK olasılığını’ gösteriyor sözleri de adeta terör örgütünün propagandası gibiydi. PKK, AB Adalet Divanında yaptığı başvuruda ‘Ben terör örgütü değilim, sivilleri hedef almıyorum. Sadece asker-polislerle mücadele ederek özgürlük mücadelesi veriyorum’ savunmasıyla örtüşüyordu. PKK, daha önce binlerce sivilin şehit olduğu ve yaralandığı saldırıları önce üstlenmemiş ama sonra ortaya çıkan belgelerle ‘Merkez komite kararı olmaksızın, bölgesel PKK hücrelerinin eylemi’ gibi açıklamalarla kendini savunmaya çalışmıştı.
-STAR-