Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Swissotel’de düzenlenen Atlantik Konseyi İstanbul Zirvesi’nde konuştu.
İstanbul Swissotel’de düzenlenen Atlantik Konseyi İstanbul Zirvesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyamız çalkantılı bir dönemden geçiyor. Yarına dair tahminler yapmakta zorlanıyoruz. Geleceğe dair karamsarlıklarımız var” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması şöyle devam etti:
“BU TABLOYU DEĞİŞTİRMEK ELİMİZDE”
BM ve AB gibi platformların itibarı buralardaki ülkelerin çıkar hesaplarına kurban ediliyor. Artık sorun üretir hale gelmişlerdir. Şu gerçeklerin artık idrak edilmesi gerektiğine inanıyorum. Ya mevcut mekanizmalara format atacak ya da karamsarlık virüsünün bünyemizi sarmasına izin vereceğiz.
Ya tabandan gelen değişim rüzgarını yönetecek ya da bu rüzgarın kasırgaya dönüşüp bizi yok etmesini bekleyeceğiz. Hiç şüphesiz bu olumsuz tabloyu olumluya dönüştürmek bizlerin elindedir.
“MAKEDONYA’DA YAŞANANLARI GÖRDÜK”
Dün Makedonya’da yaşananları gördük. Ülkede meclis başkanlığı seçiminin ardından yaşanan hadiseler endişe vericidir. Ülkem adına geçmiş olsun diyorum. Makedonya’daki Türk toplumundan itidalli duruşlarını devam ettirmelerini bekliyoruz. Bu bir şeyi gösteriyor: Demokrasiye inanıyorsak istenilen neticeyi alsak da almasak da seçimin bir galibi bir de mağlubu olacaktır. Özellikle altını çizerek ifade ediyorum: Günümüz dünyasında sorumluluk bilinciyle hareket etmeden sorunlarımızı çözemeyiz.
“KENDİM SÖYLEDİM KENDİM DİNLEDİM”
Suriye’deki krizin tetiklediği göç dalgası dünyayı etkliyor. Nükleer testler ve baristik füze demeleri kadar Afrika’daki kuraklıkta dünyayı tehdit ediyor. Elimizi vicanımıza koyup sorulara cevap vermemiz gerekiyor. Şayet BMGK başta olmak üzere uluslararası toplum dirayetli davransaydı rejim kimyasal ve konansiyonel saldırılarla bu zulmü gerçekleştirebilir miydi? Ben bu konuyu 6 yıldır işliyorum. Ama sadece kendim söyledim kendim dinledim. Bir netice alamadık. Esed rejiminin kendi halkını katletmesi geçmişte işlediği suçların yanına kar kalması değil midir? Ben devlet terörünü anlamakta zorlanıyorum. Katil Esed bir devlet terörü estirmektedir. Terör örgütleri arasında ayrıma gidilmeden bu katil sürüleri bu kadar palazlanmazdı. Uluslararası toplum yardım elini uzatsaydı milyonlarca insan benzer sorunlarla karşılaşmazdı.
“YAPMAMIZ GEREKEN BELLİ…”
Bu manzara karşısında yapılması gereken belli: Ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız. Başka yol yok. Taşı delen damlaların sürekliliğidir. İnsiyatif alacağız ve dayanışma ve işbirliğine vurgu yapmayı sürdüreceğiz. 14 yıldır Türkiye bunun mücadelesini veriyor. Elini taşın altına. Tarih ibret alınmazsa tekerrür etmez. 2011 yılından beri yıkımın eşiğinde olan Somali’yi ayağa kaldırmanın mücadelesini veiryoruz. Suriye’de ilk günden beri halkın yanında olduk. Milyonlarca Suriyeliye ayrım yapmadan sahip çıktık. 6 yıldır kendi imkanlarımızla 3 milyon mülteciyi ülkemizde barındırıyoruz. 25 milyar dolar harcama yaptık. Türkiye’nin farkı bu. Peki durduracak mısınız? Hayır! Çünkü biz ‘Zulme rıza zulumdür’ buna inanıyoruz. Ateşkesin sağlanmasının gayretlerinin yanı sıra terörle mücadelede de üzerimize düşeni yapıyoruz. Şu ana kadar Fırat Kalkanı ile 3 bini aşkın DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirdik.
“ULUSLARARASI BASINDA İFADE EDİLEN YALAN YANLIŞ HABERLERİ DEŞİFRE ETMELİYİZ”
Uluslararası basında ifade edilen yalan yanlış haberleri de burada deşifre etmeliyiz. 2 bin 5000 km’lik alanı teröristlerden arındırdık. Kimseyi dışlamadan bölgenin gerçek sahipleriyle icra ettiğimiz bu operasyon DEAŞ’a en büyük darbeyi indirdi. Bir gerçeği ifade etmem gerekir: Dostlarımla görüşmemde gündeme getirdim: Terörden arındırılmış bir güvenli bölge yapalım. Bu konuda Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazırdır. Malesef bu teklif yerinde denildiği halde bu adımı atamadık. Yapılan hep terör örgütlerine destek şeklinde devam etti. İstediğimiz oralarda konutlar inşaa edelim ve ortalama 5 bin km’lik alan inşaa ederek yeni bir şehir kuralım. Terör bataklığınmın başka türlü kuruması mümkün değil. Bunun için öncelikle terör örgütlerine karşı takınan ikircikli tavrın terk edilmesi gerekiyor.
“YPG VE PYD, PKK’NIN DÜŞÜK ÇOCUKLARIDIR”
YPG’yi PYD’yi biz biliriz. Dostlarımız bunu bizden öğrenmeli. Bunlar PKK’nın düşük çocuklarıdır, bunları biz biliriz. Milli güvenliğimizi kastetmeye yönelik adımlarda ki iki gündür Suriye tarafından sınırımıza havan atışı yapılıyor. Biz bunları karşılıksız bırakabilir miyiz? Biz bir hukuk devletiyiz ve haklarımızı kullanıyoruz. Terör koridoru oluşmasına asla izin vermeyiz. Malum bazı cahiller var, o da o havalarda. Kendine göre bakanlar kurulu oluşturuyor vs. biz bunları karşılıksız bırakmayız. Kuzey Suriye’de böyle bir devlet kurulmasına asla izin vermeyeceğiz. Terörle mücadeleyi sürdürmekte kararlıyız.