Başbakan Erdoğan, iftar yemeğine, Necmettin Erbakan’ı rahmet ve minnetle yad ettiğini söyledi. Erdoğan, İstanbul Gençlik Kolları’nda İstanbul Belediye Başkanlığı sırasında birçok dostla birlikte yürüdüğünü anlattı.
Başbakan Erdoğan şunları söyledi:
Bunların meselesi benim şahsımla, ailemle, yol arkadaşımla, partimizle ya da hükümetimizle değil. Bunların meseleleri bizimle olduğu kadar milletledir. Çünkü bunlar ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurlardır.
Bakın dün Artvin’in Hopa ilçesinde tatsız bir hadise yaşandı. İHH Hopa’da yoksullar için bir iftar hazırlığı yaparken bir kısım vandallar, bir kısım alçaklar yardım kurluşunun çalışanlarına saldırdı ve onları darp etti. Bu saldırganları biz zaten tanıyoruz. Onların nereden beslendiğini, neye hizmet ettiğini biliyoruz. Ama işte bu örgütün medyası, bu Pensilvanya’nın medyası çıktı bu saldırının arkasında durdu. Pensilvanya’nın bu kuruluşa olan kini yardım teşkilatının İsrail’e verdiği rahatsızlıktan dolayıdır.
İsrail, Pensilvanya… Pensilvanya’nın İsrail’e karşı bir açıklaması duydunuz mu? Duyamazsınız! Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi? İsrail’in Mavi Marmara’dan dolayı bu yardım teşkilatına kini var. Pensilvanya’nın aynı sebeple bu kuruluşa kini var. Ne diyordu; “otoriteden izin almalılardı.” Otorite kim? Güney’deki sevdikleri mi, yoksa biz mi? Eğer otorite Türkiye’de bizsek biz zaten izin verdik. Ama bunlara göre İsrail. Aynı şekilde bu yardım vakfının Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta, Somali’de, Afganistan’da, Açe’de, Myanmar’da Pateni’de , Afrika içlerinde ölümü göze alarak yaptığı samimi yardımlarda bu Pensilvanya örgütünü rahatsız etti. Hopa’daki saldırının arkasında durmaları işte bundan kaynaklanıyor.
Başbakan Erdoğan diğer satır başları ile şunları söyledi:
-Biz büyüklerimizden büyük bir dava devraldık vakti gelince de devredeceğiz. Biz ben değil biz demeyi esas aldık.
-Biz çok zor dönemlerden geçtik. Darbelerin karbasan gibi çöktüğü yılları yaşadık. Umudumuzu kaybetmedik. Ancak tüm bunları gerilere bırakmış değiliz.
-77 milyonun kardeş olduğu bir Türkiye olabileceğini herkese gösterdik.
-Kazanımlarımızı muhafaza elde etmek onları elde etmekten daha zordur.
-Şeyh Edebalinin sözü gibi “Yükseklerde yer tutanlar engindekiler kadar güvende değildirler”
-Biz nasıl bir inançla çalışıyorsak, Türkiye ve dünyada hasımlarımız o kadar hırsla çalışıyorlar.
-Aralık’ta hükümetimize yönelik bir darbe gerçekleştirilmek istendi. Başarılı olsalardı sadece hükümet değil, kaybeden davamız olacaktı. Bu saldırıyı gerçekleştirenleri en az benim kadar sizler de tanıyorsunuz.
-Bu saldırıyı gerçekleştirenler partilerimizi kapatanlardı. Bu saldırıyı gerçekleştirenler cemaat görüntüsü altında vatanına ihanet şebekesi kurmuş bir örgüttü.
-1980’de gittiler dabecileri desteklediler. 1990’larda başörtüsü mücadelesinin karşısında oldular. Başörtüsüne fürattır dediler. 28 Şubat sürecinde hükümete “beceremediniz gidin” dediler.
-Sadece AK partiye değil kendileri dışındaki herkese hasım oldular. Kendileri dışındaki her hareketi yok saydılar, yok etmeye çalıştılar.
-Onların bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı var. Nitekim hesapları bir vazo gibi duvara çarptı. Gerçek yüzleri gözüktü, maskeleri düştü. Bunları meseleleri benimle, partimle değil, bizimle olduğu kadar sizinledir.
Bu paralel ihanet çetesini ortadan kaldırmadıkça ne bu millete ne de bu ümmete huzur var. Sevdikleri ülke için tek bir kelime aleyhte kullanmayan muhterem(!) bi dersane bir iki gazete aboneliği için hiddetlenip ellerini sıkarak müslümanlara nefretle beddualar ediyor.