MEDYAGÜNDEM- Herkes Milliyet’e “İmralı zabıtları”nı kimin sızdırdığını merak ediyor, bunu konuşuyor. Peki o habere imza atan muhabir kim?
O muhabirin “derin ilişkileri” ve “sicili” belki “köstebek avı”nda işe yarayacak ayrıntılar ortaya koyabilir.
MEDYAGÜNDEM geçen yıl şu haberle o muhabirin “sicilini” yazmıştı.
İşte o haber:
5 Ocak 2012
Bu fotoğrafa kast eden provokasyon! Yalan habere imza atan Milliyet muhabiri kim?
MEDYAGÜNDEM- Dün Türk medyasının karanlık eller tarafından nasıl yönlendirildiğine, nasıl bir “psikolojik operasyon” yapıldığına tanık olduk.
Dün Milliyet Gazetesi tarihinin “yüzkarası” işlerinden birine imza attı.
AK Parti grubunda Başbakan Erdoğan konuşurken bir anda salona girip, Erdoğan’la ele ele tüm dünyaya o fotoğrafı verdiği gün, Filistin’in fiili Başbakanı İsmail Haniye’ye büyük bir komplo kuruldu.
Filistin’in Gazze yönetiminin Başbakanı İsmail Haniye Türkiye’de büyük bir misafirperverlikle karşılandığı gün, birlik-beraberlik fotoğrafından rahatsız olan “karanlık odaklar” devreye girip Milliyet’e “skandal” bir haber yaptırdı.
Dün gün boyu Milliyet’te Namık Durukan imzasıyla çıkan haber tartışıldı.
Haber İsmail Haniye’ye karşı “itibarsızlaştırma operasyonu” yüklüydü ve şu iddialar Filistin’in fiili Başbakanına mal edilmişti:
“Gazze’deki Filistin Hükümeti’nin Başbakanı İsmail Haniye, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Filistin ve Kürt sorunununun çözümünü konuştu. Haniye, Demirtaş’ı Kudüs’e davet ederken Kudüs’ü haçlı kuvvetlerinden alan Selahattin Eyyubi ile isim benzerliğine dikkat çekerek, latife yaptı ve ‘Kudüs yeni Selahaddin’ini bekliyor’ dedi. Haniye görüşmede, ‘Diyarbakır’ın özgürlüğünü görmek isteriz’ diye konuştu.”
Ancak o iddia hem Haniye tarafından, hem de BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş tarafından yalanlandı.
Milliyet yalan bir habere imza attığıyla kaldı.
Peki Milliyet neden böyle bir yalan iddiayı ortaya attı?
Hiç şüphesiz Başbakan Erdoğan’la Haniye’nin Ak Parti grubunda verdiği o poz ve altındaki derin mana, karanlık hesapları devreye sokmuştu.
O MUHABİRİN BOZUK SİCİLİ
Peki o manipülatif haberi yapan muhabir kimdi?
İşte asıl mesele de oydu.
Namık Durukan… Gazetecilik sicili son derece bozuk, geçmişte pek çok “derin skandalın” parçası olmuş bir isim.
1984 yılında Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde yerel Karacadağ Gazetesi’nde mesleğe başlamış. 1985’te Milliyet Gazetesi’nin ilçe muhabirliğini, 1988’den sonra da Diyarbakır bölge muhabirliğini yapmış.
2002 yılına kadar Diyarbakır’da muhabirken, Durukan 2002 yılından itibaren Milliyet Gazetesi Ankara bürosunda parlamento muhabirliği görevine getirilmiş.
Medyada pek alışık olunmayan bu “transfer” de o dönem dikkat çekici bir gelişmeydi.
Durukan PKK haberleri, zaman zaman Kandil Dağı’na çıkarak terör örgütünün yöneticileriyle yaptığı röportajlar ve BDP haberleriyle biliniyor.
Merkez medyadaki “KCK ekibi”ne de yakın bir isim. O “ekip” tarafından desteklenen biri.
Ruşen Çakır’ın yayından kaldırılan NTV’deki yazıişleri programının da yıllarca konuklarından biri oldu Durukan. Ruşen Çakır’ın kendisine desteği dikkat çekiciydi.
Durukan gazetecilik mesaisinin büyük bölümünü Kuzey Irak’ta geçirdi.
Milliyet gazetesinde 14 Mart 2004 tarihli “Suriye’de Kürt ayaklanması: 52 ölü, 200 yaralı” manşetini hazırlayan Durukan bu abartılı ve kasıtlı haberi yüzünden Suriye’nin “istenmeyen gazeteciler listesi”ne alındı.
2004 yılında TBMM Başkanı olarak Bülent Arınç’ın Suriye’ye yaptığı geziye katılan Durukan sınırdışı edilmişti. Suriye yönetimi Arınç’ın kafilesiyle gelen Durukan’ı ülkeye sokmadı.
Durukan son olarak geçtiğimiz Eylül ayında da bir skandalla anıldı. BDP Kongresi’nde terör örgütü PKK’nın sözde marşı okunmuş ve çatışmalarda öldürülen PKK’lılar için saygı duruşunda bulunulmuştu. Bir gazeteci de oradaydı.
Gazeteciler PKK marşı ve PKK’lılar için saygı duruşunda ayağa kalkmazlarken, bunun için de yuhalanırlarken, bir tek Namık Durukan ayaktaydı.
Namık Durukan, “Milliyet Gazetesi’nin PKK marşında ve asker katili ölü PKK’lılar için saygı duruşunda bulunan muhabiri” olarak anıldı.
Durukan’ın “yalan haber” siclinde biri daha vardı.
Son seçimlerden sonra Milliyet gazetesinde Namık Durukan imzasıyla, “BDP’de yemin krizi” başlığıyla yayınlanan ve “Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder ve Levent Tüzel yemindeki ‘Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma’ cümlesini okumak istemiyor” ifadelerine yer verilen haber yalanlanmıştı. Haberde adı geçen üç milletvekili de kendileriyle böyle bir habere dair konuşulmadığını ve böyle bir gündemin de hiç söz konusu olmadığını dile getirmişti. Milletvekilleri, “Metin tartışmalıdır ama böyle şeylerle kaybedecek vaktimiz yok” demişti.
O habere de imza atan Namık Durukan’dı, Ertuğrul Kürkçü o haber için “Provokasyon” diye açıklama yapmıştı.
2 yıl önce de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, PKK’nın yöneticilerinden Duran Kalkan’ın örgüte yakınlığıyla bilinen Fırat Haber Ajansı’na yaptığı açıklamaları haberleştiren gazeteci aleyhinde dava açtı.
O gazeteci de Namık Durukan’dı.
Başsavcılık, Milliyet gazetesi muhabiri Namık Durukan ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hasan Çakkalkurt’un “terör örgütünün propagandasını yaptıkları” gerekçesiyle 1.5 yıldan 7.5 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etti.
HANİYE YALANIYLA PROVOKASYON
İşte spekülatif ve manipülatif haberleriyle bilinen bir isim olan Namık Durukan, İsmal Haniye’nin Türkiye ziyaretini “haram etmeye” kalkıştı.
Peki Durukan’ı kim yönlendirdi?
İşte kritik nokta da bu. BDP bile o iddiayı yalanladı. Peki Durukan Haniye’ye mal edilen “Diyarbakır’ın özgürlüğünü görmek isteriz” sözünü nereden uydurdu?
Çünkü o sorunun yanıtı Milliyet’in patronu Demiören’i dafa fazla ilgilendirmeli.
Çünkü gazetesinde nasıl operasyonlar çevrildiğini, Türkiye’nin alkına hangi dinamitlerin gazetesi eliyle döşendiğnin farkında olmalı.
Namık Durukan “kirli gazetecilik” yaptığı için de bu meslekten men edilmeli.
Yalan haberinin bedeli ödetilmeli.