MEDYAGÜNDEM- Fehmi Koru bugün Star’da Taha Kıvanç takma adıyla yazdığı “Kulis” köşesinde esaslı bir “pop sosyolog” yazısı kaleme aldı.
“Dokunmayın pop sosyologuma” başlıklı yazısında Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök’ün yine ince ince göndermelerle sinirlerini bozacak bir yazı çıktı ortaya.
Koru, Özkök’ün 2002 yılından beri nasıl her attığı konunun elinde patladığını şöyle anlattı:
(…)
2002 yılından beri her el attığı konu elinde patladı.
‘Makul çoğunluk’ diye bir tez vardı, hatırlarsınız; ‘pop sosyolog’ tarafından siyasete biçim vermek üzere icat edilmişti. Tutmadı. Geleceği çok parlak genç bir diplomatı mesleğinden ettiğiyle kaldı.
Rahmetli İsmail Cem’in seçimlere beş kala kurduğu partiyi de hatırlarsınız; onun arkasında kim vardı dersiniz? Rahmetlinin erken terk-i hayat etmesine, bazı meslektaşların ona güvenip siyasetin kapısından dönmelerine sebep olduğunu ileri sürenler de var; ben o kadarını bilemem…
Ondan sonrası tam bir rezalet; sadece kendisi için olsa hadi neyse, etrafında yer alanları da Ak Parti’nin başarılı olamayacağı konusunda etkilediği biliniyor. 2002’den 2012’ye kadar bütün seçimlerden önce “Bu defa tamam, kaybedecekler” müjdesini çevresiyle paylaştığı, okurlarına da hissettirdiği biliniyor…
ABD 1 Mayıs (2003) tezkeresi için gazetesine güvenmişti; canhıraş çabalarına, manşetten tehditlerine rağmen sonuç alamadı.
Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamasın diye ne terler döktü, ne kumpaslara karıştırdı gazetesini… 367 hukuk rezaletini zorlayan, e-muhtıraya sahip çıkan, Ak Parti kapatma davası iddianamesine haberleriyle malzeme sağlayan, yağmur duası gibi kapatma duası yapan, 411 hayırlı eli kaosla irtibatlayan kimdi peki?
Şimdi de yolunda giden ‘çözüm süreci’ne bel altı endaht ediyor…
(…)
ÖZKÖK’E NEDEN DOKUNULAMAZ?
Koru, “Bunlardan birine yol açan yazara hemen yol gösterir patronlar; ABD’de itibarlı Howard Kurtz bu hafta bir tek hatası yüzünden kovuldu. Bizimkinin kılına dokunulamıyor. Dokunulabileceğini de sanmıyorum.” diyor yazısında. Ve Özkök’e patronunun neden dokunamayacağını da şu satırlara şifreliyor:
“Kendisini patronuna müzevirlediğini söylediği köşe yazarının kim olduğunu bilseydim, iki satırlık bir uyarıda bulunurdum. Şöyle: ‘Boşuna çabalıyorsun, benim ‘pop sosyologum’ ile patronunun arasını açamazsın. Patron ile çalışanı arasında uzun sürmüş ve ileri derecede yakınlıklar, bazı mahrem bilgilere sahip olmayı da getiriyor…’”
Koru kosaca “Özkök’te Aydın Doğan’ın sırları var” demek istiyor. Bunlar öyle sırlar ki, ona patronunun söz geçiremeyeceği kadar Özkök’ü “özgür” kılıyor! Aydın Doğan’ın çözüm sürecine destek vermek için oluşturduğu “etik kurulu”nun Özkök’e söz geçirememesini de bununla ilişkilendiriyor Koru:
“Patronu, kendisine doğrudan bir şey diyemediği için, bir ‘etik kurulu’ oluşturdu. Ülkemizin bayağı akıllı insanlarından oluşan kurul bir ayda iki kez toplandı ve medya grubu olarak süreci desteklediklerini herkese ilan etti. Sonuç? Sadece iki gün başka konulardan söz eden yazılarla idare etti, üçüncü gün yeminini bozdu. Patronun ve kurulun söz geçiremediği mühim mi mühim bir adam o… Tebrikler…”