Gülen örgütü Milli Gazete üzerinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Papa’ya yazdığı davet mektubu üzerinden yeni bir saldırı başlattılar. Gülen’in Papa’ya “bağlılığı” örneğinden yola çıkarak Erdoğan’a yönelik çarpıtma dolu algı operasyonu yapan paralel medyaya cevabı bugün Yeni Akit gazetesinde Ersoy Dede verdi. Yazıyı okuduğunuzda diplomatik bir yazışmayı bile çarpıtan Gülen örgütünün nasıl bir “zehir” saçtığı daha iyi anlaşıldı. Devletin diplomatik ve resmi bir yazışma dilini çarpıtan paralel medya, Fetullah Gülen’in Papa’yla temasını Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi ilişkisiyle bir tuttu. Böylece Gülen örgütünün paralel bir devlet yapılanması olduğu da bir kez daha netleşti. İşte Dede’nin yazısı:
ZIRCAHİLLER CUMHURBAŞKANI NE DİYECEKTİ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Papa’yı Türkiye’ye davet mektubu olduğu söylenen bir metin yayınlandı dün gazetelerden birinde. Mektubun muhtevasından çok hitap şeklinde takılmış bazıları.. Meğer Erdoğan ‘kutsiyetpenah’ diye seslenmiş Papa’ya.. Bu zırcahiller Vatikan’la diplomatik yazışma teamülleri konusunda herhangi bir okuma yapmadıkları için, durup dururken Recep Tayyip Erdoğan’ın böyle bir ifade kullandığını zannetmiş olmalılar. Düşünün ki; bir devlet olarak tanıdığınız Vatikan’ın Devlet Başkanı konumundaki kişi Türkiye Cumhurbaşkanı’na hitaben bir mektup yazıyor.. Ne diyecek hitap olarak? ‘Merhaba Recep’ mi?.. Kurmayacaksanız eğer o ülkeyle bir diplomatik ilişki, kurmazsınız.. Ama kurduysanız, onun da kurallar vardır, kabul ederek yol katedersiniz.. Yazılmış resmi metinlere bakarak söyleyebiliriz ki, bizim ‘papa’ olarak kısaca bildiğimiz şahsın resmiyette ismi o kadar kısa değildir.. Bazı metinlerde Papa için; “Supreme Pontiff” sıfatı kullanılır.. Bu, en büyük ruhani lider anlamına gelir.. Hristiyan ülkelerin devlet başkanları resmi yazışmalarında bununla da yetinmezler.. “Pontifus Maximus” derler.. Daha yüceltmek adına.. Bu iki sıfat da halen diplomatik yazışmalarda kullanılıyor..
PAPA’YA NASIL HİTAP EDİLİR?
Aynı zamanda Papa, “Roma Başpiskoposu”dur.. Bu sıfatıyla ona daha ziyade Doğu ve Ortodoks kiliseleri hitap ederler.. Örneğin Ortodokslar Papa’ya mektup yazdıklarında “His Holliness Pope” diye yazarlar.. Diğer devlet başkanlarının ise yazışmada tercih ettiği Vatikan onaylı en mütevazı sıfatı ise ‘Holy Father’ yani ‘Kutsal Peder’dir…
Papa’ya Hıristiyan olmayan devlet adamları ise ya “His Holliness” veya “Your Holliness” demek zorundadır. Bu 2 kere 2’nin 4 ettiği kadar net.. Devamı da var.. Kardinal Büyükelçiler için “Ekselans”, diğer Kardinaller için ise “Monsenyör” sıfatı kullanılır.. Dolayısıyla Papa’ya hitaben yazılmış olan davet mektubu, tamamen diplomatik bir dil kullanılarak ve olması gerektiği yazılmıştır.. Nokta…
DEVLET PAPA İLE TEMAS KURAR PEKİ CEMAATİN İLİŞKİSİNİ NASIL OKUYACAĞIZ?
Aslında dil konusunda ne kadar hassas olunduğunu bu karalama kampanyasına gönüllü katılan Cemaat’e yakın yayın organlarının biliyor olması gerekirdi.. Zira Fethullah Gülen de, Papa’ya hitaben yazdığı mektubuna pek muhterem Papa cenapları diye başlamış, imzasını atarken de ‘M. Fethullah Gülen / Rabb’in aciz kulu’ diye bitirmişti.. (9 Subat 1998) Normal yani bunlar.. Cemaat medyası hemen veryansın etmeye başladı da, o nedenle hatırlatmak istedim..
Papa ile Türkiye Cumhuriyeti’nin hem de ilk defa değil, pek çok kez olduğu gibi karşılıklı diplomatik ilişki tesis etmesi anlaşılır.. Peki ya cemaatlerin kurduğu ilişkileri nasıl okumamız lâzım? Vatikan’ın Türkiye temsilcisi Monsenyör Marovitz’in aracılığıyla çıkılan Roma yolculuğu öncesinde kameralara dönüp şöyle diyordu Fethullah Gülen; ‘orada görüşeceğiz Papa Hazretleri ile’.. Hazret ile… Sonra?.. Görüşmeden sonra çıkıyor Papa; “Tanrı, Türkiye’yi takdis etsin’ diyor.. Papa ile yapılan yazışmada da Fethullah Gülen; ‘sizin hizmetinizin bir parçasıyım’ diyor, kimse bunu sorgulamıyor ama diplomatik bir hitap üzerinden fırtınalar kopartılıyor.. Nedir Papa’nın hizmeti? Evin camdan ise, taş atarken bir daha düşüneceksin.. Kalın sağlıcakla.
Cumhurbaşkanının diplomatik bir dille papaya mektup yazmasının arkasında bir art niyet aramanın anlamı yok.