Anasayfa / GENEL / Paralel tetikçilerin o iftirasına Kurtulmuş’tan sert tepki; şerefsizlik
numan

Paralel tetikçilerin o iftirasına Kurtulmuş’tan sert tepki; şerefsizlik

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş çözüm sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve Diyanet İşleri Başkanlığının Kosova’daki çalışmalarına ilişkin iddiaları yalan ve iftira olarak değerlendirdi. Kurtulmuş, “Türkiye’nin kültür diplomasisini IŞİD’e destek olarak göstermek, en azından Türkiye’de bunu yapanlar için haksızlıktır, şerefsizliktir, gerçekleri saptırmaktır” dedi.  Sözkonusu iddiayı Taraf gazetesi ve Emre Uslu ortaya atmıştı.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve Diyanet İşleri Başkanlığının Kosova’daki çalışmalarına ilişkin iddialara yönelik bütün haberlerin yalan ve iftira olduğunu bildirdi.

Kurtulmuş, Türk Dil Kurumunca düzenlenen Dil Bayramı etkinliğinin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin ‘HSYK seçimlerinin ‘gayri meşru’ olduğu iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?’ sorusu üzerine Kurtulmuş, HSYK seçimlerindeki gelişmelerin Türkiye’nin yakından takip ettiğini ifade ederek, ‘Biz yargının bütünüyle siyasi etkinin dışında olmasını başından beri savunuyoruz. Yargının bağımsız olması meselesi Türkiye’nin de siyasi sistemi bakımından önemlidir. Ancak yargı siyasi etkilerden bağımsız olduğu kadar birtakım çevrelerin, grupların, hiziplerin, devlet içerisinde odaklanmış olan çetelerin de etkisinden uzak olmalıdır’ diye konuştu.

HSYK seçimlerini bazı çevrelerin, grupların ne yazık ki aynı zamanda hükümete karşı bir operasyonun aracı olarak gördüğünü belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Bunu da açık bir şekilde ortaya koyuyorlar. Dolayısıyla önce HSYK’nın bütün seçimlerinin tamamlanmasını bekleyeceğiz. Herkesin kendi bulunduğu konuma göre değil, herkesin demokrasinin temel kurallarına göre meseleyi düşünmesi lazım. Evet yargı bağımsız olacaktır ama yargının bağımsız olması demek millet iradesinin dışına çıkacağı anlamına gelmez. Dolayısıyla biz yargının, yürütmenin, yasamanın hepsinin birbirinden ayrı olması, bağımsız olması ama hepsinin üstünde de milli iradenin olması gerektiğine inanıyoruz. Milli iradeyi yok sayarak Türkiye’nin bu 3 temel kurumunun hiçbirisi yapılandırılamaz, hiçbirisi bu şekilde yoluna devam edemez. Dolayısıyla HSYK seçimleri ortaya çıkar, seçimlerin ortaya çıkmasından sonra durum tekrar gözden geçirilir.”

‘Çözüm süreci fantazi bir mesele değildir’

Kurtulmuş, ‘IŞİD ile ilgili olarak çözüm sürecinin erteleneceği” iddialarıyla ilgili bir soru üzerine ise çözüm sürecinin fantazi bir mesele olmadığının altını çizdi.

Çözüm sürecinin laf olsun, siyaset olsun diye ortaya konan bir mesele olmadığını belirten Kurtulmuş, “Çözüm süreci; Türkiye’nin en hayati, en riskli ve en kanatıcı sorunu olan, Türkiye’deki sorunun, terör sorununun, doğu sorununu, Kürt sorununun adına ne derseniz deyin bu sorunun ortadan kaldırılması için, Türkiye’nin 30 yılına mal olmuş, yaklaşık 35 bin insanının ölmesine, 1.2 trilyon dolar iktisadi kaybına neden olmuş Türkiye’nin bu en temel sorunun ortadan kaldırılması için başlatılmış olan bir süreçtir” diye konuştu.

Bu süreçte an itibariyle atılması gereken önemli adımların bir kısmın atıldığını ifade eden Kurtulmuş, çözümün ortaya konulması için geriye az bir kısım kaldığını söyledi.

Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Daha riskli, daha zor kısımlar kalmıştır. Bunu kabul ederim ama sonuçta Türkiye, bu çözüm iradesinden vazgeçemez; çözüm iradesinden vazgeçmek, siyasi taraf olarak bizim açımızdan, diğer ilgili taraflar bakımından da Allah korusun Türkiye’nin eski dönemlere geri dönmesi demektir. Dolayısıyla hiçbir şart bizim çözüm iradesinden vazgeçmemizi gerektirmez. Şartlar efendim, birtakım yeni ilave zorluklar ortaya çıkarabilir özellikle güney sınırımızdaki gelişmeler ilave zorluklar ortaya çıkarabilir ama zaten çözüm sürecinin bizatihi kendisi zor bir süreçtir.”

Bu zor sürece kararlılıkla, iyi niyetle, samimiyetle başlandığını ve çok mesafe alındığını belirten Kurtulmuş, “Ümit ediyorum ki en kısa zamanda Türkiye kamuoyunun ‘Evet, bu mesele bitti’ diyebileceği bir noktaya gelecektir. Tabii bütün meselelerin tamamıyla bitirilmesi mümkün değil ama sonuçta 30 yıllık, hatta 90 yıllık bir meselenin çözümüyle ilgileniyorsunuz; bununla ilgili temel adımlar atılmıştır. Geri kalan adımlar da kendi programı içerisinde, sürecin kendi hassasiyetleri içerisinde atılacak ve inşallah süreç büyük oranda tamamlanacaktır” diye konuştu.

‘Kültürel diplomasi faaliyetleri icra ediliyor’

Dün bazı gazetelerde TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve Diyanet İşleri Başkanlığını ilgilendiren Kosova ile ilgili bazı haberlerin yer aldığını anımsatan Kurtulmuş, ‘Maalesef bütün bu haberlerin hepsi yalandır, iftiradır’ dedi.

Kosova’daki gelişmeleri yakından takip ettiğini belirten Kurtulmuş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başından itibaren Kosova’ya hem bağımsızlık mücadelesinde hem de bağımsızlığını kazandıktan sonra destek verdiğini kaydetti.

Kosova’nın bir devlet olarak şekillenmesi için Türkiye’nin üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirdiğini ifade eden Kurtulmuş, ‘Dolayısıyla Kosova’yı biz bu anlamda başından itibaren ilk tanıyan ülkeyiz, en büyük desteği veren ülkeyiz. Böyle olmaya da devam edeceğiz. Kosova bizim için sadece uzaktaki bir ülke değildir. Prizne, Priştine’nin sokakları, camileri, hamamları, medreseleri, kültürü, oradaki halk, insanların hepsi bizim insanlarımızdır, dostlarımızdır, kardeşlerimizdir. Biz Kosova’ya hep bu şekilde baktık’ dedi.

Balkanlarda özellikle TİKA ve Yunus Emre Enstitüleri aracılığıyla sürdürülen bir takım kültür diplomasisi faaliyetlerinin olduğunu belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Orada medreseler, camiler imar ediliyor. Yeni bir takım binalar inşa ediliyor. Böylece Kosova’nın kültürünün diğer yerlerde olduğu gibi gelişmesi, Kosova ile Türkiye arasındaki iyi ilişkilerin sürdürülmesi ve kuvvetlendirilmesi için bir sürü kültürel diplomasi faaliyetleri icra ediliyor. Bunların içerisinde ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığımız oradaki Müslümanların dini hizmetlerini karşılamak için birtakım katkılarda bulunuyorlar.”

Türkiye’nin Balkanlar ile ilgisinin, sadece coğrafi olmadığını, Türkiye’nin gönül dünyasından, zihniyet dünyasından gelen bir ilginin de parçası olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Evet dünyada bugün, İslam adına aşırılığın, kinin, nefretin kol gezdiği söylemler, ortaya çıktığı söylemlerle birtakım işler yapılıyor. Bazı söylemler, fikirler ortaya konuluyor ama tam da bizim, özellikle Kosova ve Balkanlar ile ilişkimiz bu noktada dünyaya huzuru, barışı sağlayacak bir ilişkidir. Bizim gönül dilimiz, Horosan Erenleri’nden kalkan bir dildir, oradan çıkan bir dildir. Yusuf Hemadinilerin, Sarı Saltukların, özellikle Balkanlar için konuşursak Taptuk Emrelerin, Hacı Bayramı Velilerin, Ali Semarkandilerin diliyle buluşmuş bir kültür ve o kültürün ortaya koymuş olduğu birlikte, barış içinde yaşamayı sağlayabilmiş bir kültüre sahibiz. Biz Balkanlar’da bunlar üzerinden asırlardır varlığımızı koruduk. Balkanlar’daki Müslüman kitlelerinin varlığı da bunların üzerinden korundu. Tam da bu dil, Sarı Saltuk’un dili, Yunus Emre’nin dili, Taptuk Emre’nin dili, Hacı Bayramı Veli’nin dili, biz bunları orada ortaya koymaya gayret ediyoruz.”

‘IŞİD’in ekmeğine yağ sürmektir’

TİKA, Yunus Emre Vakfı’nın bunu yapmaya çalıştığını, Diyanet Vakfı’nın yaptığı kültürel desteklerin bu anlamda destekler olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Bu desteklerdir esas aşırılığa karşı Kosova’yı da koruyacak olan, Balkanlar’daki Müslüman halkları da koruyacak olan. Bu anlayıştır, bu anlayışın gelişmesidir; orada IŞİD benzeri birtakım benzeri radikal unsurların gelişmesini önleyecek olan. Mesele bu kadar açık ve gerçekken bunu saptırarak, oradaki Türkiye’nin bu kültür diplomasisini IŞİD’e destek olarak göstermek, en azından Türkiye’de bunu yapanlar için haksızlıktır, şerefsizliktir. Gerçekten gerçekleri saptırmaktır. Kosova yönetimi için de bunu yapmak IŞİD’in ekmeğine yağ sürmektir. Dolayısıyla meseleyi çarpıtarak, bulanık suda kimse balık avlamaya çalışmasın. Türkiye’nin Kafkaslar’da, Balkanlar’da yaptığı, özellikle Kosova’da yapmaya çalıştığı tam da bu gönül dilini ortaya koymaktır, tam da IŞİD’i durduracak olan inanç ve felsefeyi ortaya koyabilmektir. Bunun yapılmasına kimler engel oluyorsa, kimler engel olmaya çalışıyorsa bilsinler ki onlar IŞİD ve benzeri fikirlerin Kosova’da ve Balkanlar’da yaygınlaşması için gayret sarf ediyorlar. Bu açık gerçeği, çok açık bir yalan ve saptırma olarak ortaya koyanları gerçekten kınıyorum, doğru bulmuyorum.”

Türkiye’ye karşı büyük bir haksızlık yapıldığını belirten Kurtulmuş, ‘Bu ifadeleri özellikle Türkiye’nin içerisinde dile getirenlerin de kime hizmet ettiğini açıkçası merak ediyorum. Böylesine büyük bir saptırma olmaz. Böylesine büyük bir yanlışlık olmaz. Bunu bu millet de, tarih de affetmez. Tarihi bir sorumluluğu orada canla başla arkadaşlarımız yerine getirmeye çalışıyor. İnşallah orada bu faaliyetlerimizi, bizim tarihten getirdiğimiz bu gönül dilinin günümüze yansımalarını Kosova’da da, diğer Balkan ülkelerinde, oradaki yönetici kardeşlerimizle, arkadaşlarımızla barış içinde yerine getirmeye devam edeceğiz’ diye konuştu.

MEDYAGUNDEM

abd1

ABD Büyükelçisi FETÖ okulunda

ABD, FETÖ elebaşısı Gülen ile mensuplarını Türkiye’ye iade etmediği gibi örgütle hala kol kola. ABD’nin …

dogan1

Gücün yetmez Aydın Doğan!

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Hürriyet gazetesinin manşeti ile ilgili olarak, “Öyle anlaşılıyor ki birileri Türkiye’de sivil …

numan2

Bazı gazeteciler ayaklarını denk alsınlar

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısı hakkında açıklamalarda bulundu ve soruları …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir