Paralel yapının devletin zirvesinin kullandığı kriptolu telefonları dinleyerek görüşmeleri kaydettiği ve örgüt arşivinde depoladığı belirlendi. Örgütün, dönemin Başbakanı Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan’ın farklı ortamlardaki konuşmalarını hecelere ayırarak konuşma havuzu oluşturduğu, bu hece ve kelimelerle amaçlarına uygun görüşmeler kurguladığı tespit edildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu devletin zirvesinin kullandığı kriptolu telefonları dinlenmesiyle ilgili iddianameyi tamamladı. Aralarında TİB eski Başkanvekili Osman Nihat Şen ve TÜBİTAK eski Başkan Yardımcısı Hasan Palaz’ın da bulunduğu 28 kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 55’er yıl hapis cezası istenen iddianamede, devletin zirvesinin kriptolu telefonlardan yaptığı konuşmalarının Fetullahçı Terör Örgütü’nün amaç ve çıkarları doğrultusunda montajlanarak servis edildiği belirtildi.
FARKLI SESLER BİRLEŞTİRİLDİ
Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında 17-25 Aralık darbe girişimi döneminde gerçekleştirilen konuşmanın ses kayıtlarının da bilirkişiler tarafından incelendiği kaydedilen iddianamede, kayıt içerisinde farklı kaynaklardan elde edilerek hece hece birleştirilmiş 5 değişik kısmın bulunduğu, kaydın içinde gözlemlenen çok sayıda ‘çıkıntı’dan, bu kaydın birden fazla farklı kayıttan yararlanılarak oluşturulmuş bir montaj olduğunun tespit edildiği kaydedildi.
HECE HECE MONTAJLADILAR
İddianamede, söz konusu montaj olayıyla ilgili ayrıca konuşma bütünlüğünü sağlamak için sadece tüm kelimelerden oluşan bir montajdan farklı olarak kelimelerin dahi parça hecelerden oluşturularak istenen yeni kelimeler türetilmek suretiyle ortaya çıkarıldığına dikkat çekildi. İddianamede, bu kadar profesyonel bir çalışmanın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesine ait geniş bir konuşma havuzu kullanılarak oluşturulabileceği uzman bilirkişi raporu ile tespit edildiği belirtildi.
28 KİŞİ HAKKINDA İDDİANAME DÜZENLENDİ
Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı, devletin zirvesinin dinlenmesiyle ilgili soruşturma kapsamında TÜBİTAK ve TİB çalışanı 28 kişi hakkında hazırladığı fezlekeyi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermişti. Anayasal Düzene Karşı Suçları Soruşturma Bürosu’nda görevli Savcı Tekin Küçük tarafından incelenen fezleke son şeklini alarak iddianame tamamlandı. 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianamede, şüphelilerin, “Silahlı terör örgütüne üye olmak”, “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etmek”, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini engellemeye teşebbüs etmek”, “Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini alenen ifşa etmek”, “Bilişim sistemindeki verileri bozma, yok etme, erişilmez kılma” suçlarından cezalandırılması istendi. İddianamede, şüpheliler hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 55’er yıl hapis cezası istendi.
K1 ve K2 olmak üzere iki nesli kriptolu telefonun olduğu kaydedilen iddianamede, MİLCEP K2 kodel kriptolu telefonların, devletin zirvesi ile yargı mensupları ve devletin güvenliğinden sorumlu üst düzey büroktatlara, 25 Aralık 2012’de teslim edildiği ve söz konusu telefonların 26 Haziran 2014 tarihine kadar kullanıldığı belirtildi. İddianamede, 161 adet MİLCEP K2 model kriptolu telefondan 76 adedinin IMEI numarasının 304 kez işlem gördüğü tespit edildiği kaydedildi. Buna göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kullanılan telefonların 16, TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından kullanılan kriptolu telefonların 6, Başbakan Davutoğlu tarafından kullanılan kriptolu telefonların 14, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç tarafından kullanılan kriptolu telefonun 10, diğer kullanıcıların da en az 4-5 kez ayrı ayrı dinlendikleri tespit edildi.
IMEI NUMARALARINI TİB’DEKİ ÖRGÜT ÜYELERİNE BİLDİRDİLER
Kriptolu telefonların yazılımını yapan Hasan Palaz’ın aralarında bulunduğu 6 TÜBİTAK görevlisinin IMEI numaraları bildiğine dikkat çekilen iddianamede, devletin birliğini bozmak, siyasal ve askeri casusluk amacıyla kriptolu telefonlara ait IMEI numaralarını da hukuka aykırı bir şekilde dinlemelerini sağlamak amacıyla TİB’de görev yapan diğer örgüt yöneticilerine ve üyelerine bildirdiği ifade edildi.
SES DOSYALARI FETÖ ARŞİVİNE
İddianamede, TİB çalışanlarının elde ettikleri IMEI numaralarını ve şifreleme anahtarlarını kullanarak devlete ait kriptolu telefonlarla yapılan iletişimleri herhangi bir mahkeme kararı olmadan, hukuka aykırı bir şekilde dinledikleri vurgulandı. Bu şekilde elde edilen ses dosyalarının kurum dışına çıkarılarak Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması arşivine aktardıklarına dikkat çekilen iddianamede ayrıca, TİB’de bulunan verilerin söz konusu aktarma işlemi gerçekleştikten sonra silindiğine dikkat çekildi.
DİREK TELEFON DİNLEME YETKİSİNE SAHİPLER
Kriptolu telefonların 2013 yılı sonu ile 2014 yılı başına kadar IMEI numaraları üzerinden dinleyen TİB’deki şüphelilerin, dinleme sırasında mevzuatta olması gereken aşamaları takip etmedikleri de anlaşıldı. İddianamede, TİB’deki dinleme merkezi tarafından, hedef bilgisi, talep eden kurum bilgisi, takip periyodu bilgilerinin girildiği sistem olan “KUBİK” ile hedef bilgilerinin işletmeci sistemlerine tanımlanmasını sağlayan sistem olan “HİTAP” veri tabanlarına kaydı yapılmadan dinleme işlemlerinin gerçekleştirildiği belirtildi. İddianamede ayrıca, sistemde HİTAP isimli sunucuya LIMS isimli sunuculara erişebilen yetkili kişilerin hukuki süreci atlayarak direk dinleme yaptırma yeteneğine teknik olarak sahip olduğunun belirlendiğine işaret edildi.
(YeniŞafak)