Başbakan Yardımcısı İşler, 30 Mart seçimleri ile milletin üç önemli mesaj verdiğini söyledi. İşler, “Başbakan’a, ‘seni kimseye yedirmeyiz. Eğer Cumhurbaşkanlığını düşünürsen arkandayız mesajıydı. Diğer mesaj da Paralel Yapı ile mücadeleye destekti” dedi.
MİLLET BAŞBAKAN’A CUMHURBAŞKANLIĞI İÇİN NET MESAJ VERDİ
Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, 30 Mart seçimlerinde milletin Başbakan Erdoğan’a ‘Bugüne kadar seni yedirmedik bundan sonra da yedirmeyeceğiz. Eğer adaylığını Cumhurbaşkanlığını düşünürsen biz seni ilk turda seçeriz, arkanızdayız” mesajı verdiğini söyledi. İşler, Başbakan Erdoğan’ın adaylığını koyması halinde ilk turda büyük bir halk desteği ile cumhurbaşkanı seçileceğine inandığını ifade etti.
Başbakan Yardımcısı İşler, Kosova ziyaretinde Türkiye gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 9-10-11 Mayıs’ta da milletvekilleri ile bir araya gelerek istişare toplantıları yapacaklarını hatırlattı. Bu toplantıda MKYK üyelerinin de olacağını söyleyen İşler şunları söyledi:”Sayın Başbakanımız orada herhalde son kararı verir. Şahsi kanaatim Başbakanımız yeni Türkiye’nin mimarıdır. Türkiye’de ilk defa halk Cumhurbaşkanını seçecek. İlk defa halkın seçeceği Cumhurbaşkanı olmak en çok Sayın Başbakanımıza yakışır.”
Karizmatik başbakan gerekmez
Başbakan’ın cumhurbaşkanı seçilerek Köşk’e çıkmasının ardından bir Başbakan seçeceğini belirten İşler, “Kabineden, genel başkan yardımcılarından veya yeterli bulduğu, uyum içerisinde çalışacağını düşündüğü herhangi bir milletvekilini görevlendirebilir. AK Parti kurumsallaşmış bir partidir. Kim olursa olsun biz Başbakanımızın talimatları ile 2023 Türkiye’sini kuracağız. Başbakanlık için illa karizmatik bir lider olması gerekmez. Herhangi bir arkadaşımızın kurumsal yapı ve deneyimlerinden yararlanarak çok rahatlıkla bu görevi üstlenebileceğini düşünüyorum” diye konuştu.
Vatansever savcılara ihtiyaç var
30 Mart’ın verdiği ikinci mesajın yeni Türkiye yolunda çalışmalara devam olduğunu belirten İşler üçüncü mesajın da Paralel Yapı ile mücadeleye destek olduğunu kaydetti. İşler bu yapının bütün devlet kurumlarında ‘sinsi’ bir şekilde örgütlendiğini anlattı. Bürokraside, yargıda, emniyette, belli oranda askeriye de örgütlendiklerine dair ellerinde bilgiler olduğunu belirten İşler, vatandaşların ‘casusluk, MİT Tırı, dinlemeler gibi konular nedeniyle bir an önce harekete geçilmesini beklediğini söyledi. Adana’da bir savcının bunlarla ilgili yaptığı tutuklama kararına karşı Paralel Yapı’nın tutuklananları serbest bıraktırdığını hatırlatan İşler “Ondan sonra da Sayın Başbakanımızın dedi ki, vatansever savcılar arıyoruz diye. Tabi ki kuvvetler ayrılığı var şimdi biz savcılara kalkıp talimat veremeyiz. Her şey ortada, ellerinde yeterince kanıt olduğunu da düşünüyorum. Bu ülkenin vatansever savcılarının harekete geçmesi lazım diye düşünüyoruz, bunu milletimizin çok iyi değerlendirmesi lazım.”
Cadı avına dönmeyecek
Bu mücadelenin bir cadı avına dönmeyeceğini belirten İşler, “Kurunun yanında yaş yanmayacak ama Türkiye Cumhuriyeti’ni bu paralel çetelere Allah’ın izniyle yem ettirmeyeceğiz” dedi.
Türkiye yıkılsa bu yapının umurunda olmaz
2011 yılında TUSKON’un organizasyonu ile 7-8 milletvekili ile Fethulla Gülen’i ziyaret ettiklerini anlatan İşler şöyle devam etti: Bir arakadışımız ‘hocam artık dönün’ diyince o da “Ben dönersem Türkiye’ye zerre kadar bir zarar gelmesine gönlüm razı olmaz, yani ben kendimi feda ederim, yeter ki Türkiye zarar görmesin” demişti. İkinci görüşmem 2012 yılında olmuştu. O zaman o Türkiye’nin başarılarını övmüş ben de Türkiye’nin dış başarılarını anlatmıştım. “Bunun devam etmesini istiyorsak istikrarın sürmesi lazım” demiştim Gülen de benim sözümü keserek ‘Siyasi istikrarın devam etmesi için bizim üzerimize düşen vazife, elimizden ne geliyorsa onu yapacağımızı herkes de ilk seçimde görecek’ demişti. Şimdi yaşadıklarımıza bakarsanız şu an Türkiye’ye değil zerre kadar zarar, Türkiye’ye yansın, yıkılsın diye hükümet aleyhine dünyanın dört bir yanında faaliyet yürütüyorlar. Paralel yapı ortaya çıktıktan sonra her şeyin aslı ve perde arkası gayet net bir şekilde ortaya çıktı.
Paralel Yapı’nın okulları İngiliz kültürünü yayıyor
Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, dünyada paralel yapıya ait okulların öğrencilerine Türkçe öğretmediğini söyledi. Paralel Yapı’nın darbe girişimi ortaya çıkmadan önce bu okulları sık sık ziyaret ettiğini anlatan İşler, “Ne de olsa bayrağımız dalgalanıyor o okullarda Türkçe öğretiliyor diyorduk ama gittiğimiz ülkelerde ziyaret ettiğimiz bu yapının okullarında eğitim gören öğrencilerle diyalog kuramıyorduk. Bu benim kafamı kurcalıyordu. Bunu Ürdün’de, Afrika’da, Sudan’da gördüm. Yine de ‘ne de olsa Türk bayrağını dalgalandırıyorlar Türkiye için çalışıyorlar’ diyerek bunlara destek verdik. Ancak bu paralel yapı ortaya çıktığı zaman bir defa işin aslında ihlas olmadığını kavrıyoruz. Şimdi bu paralel yapı, Hükümetimizle çatışma içine girdikten “Biz dünyaya Türkçe öğretiyoruz” diyorlar ya yok öyle birşey. Bir defa onun altını çizmekte fayda var. Bu İngiliz kültürünün, Fransız kültürünün vesaire bir yerde taşeronluğu yapıldığını bu okullarda görüyoruz. Asıl biz her yıl TİKA, Ynus Emre Kültür Merkezleri ve Türk Dünyası İşbirliği Bakanlığı olarak binlerce gence Türkçe öğretiyoruz” diye konuştu.
‘TİKA Türkiye’nin yüz akı oldu’
“TİKA 1992 yılında kuruldu, 92-2002 yılları arası, 10 yılda 2241 projeye imza attı, ondan sonra biz devraldık. TİKA’nın 10 yıl içinde yaptığı projelerin sayısı 14 bini geçti. 2012 ve 2013 yıllarında, sadece 1 yılda 1800’ün üzerinde proje hayata geçirildi. TİKA’yı kuran Turgut Özal’ın bir öngörüsü vardı. 21. yüzyılın Türkiye asrı olacağını söylemişti. 2002 yılında AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte biz 21. yüzyılın Türkiye asrı olması için kolumuzu sıvadık var gücümüzle çalışıyoruz. 2002’ye kadar TİKA öyle çok tanınan bir kurum değildi ama biz iktidara geldikten sonra, TİKA’yı bir dünya markası yaptık, TİKA Türkiye’nin bir yüz akı oldu, Türkiye’nin onurunu, gururunu yükselten, yücelten bir kurum haline geldi. Afrika’ya, Ortadoğu’ya, Balkanlar’a, Kafkaslar’a gidiyorsunuz, her yerde TİKA’nın adını duyuyorsunuz . En son Sudan’da Darfur bölgesinde çok kapsamlı, 30 milyon dolarlık bir proje olan Nyala Devlet Hastanenin açılışını yaptık. Eğitim, meslek edindirme kursları, su kuyuları açma, her konuda, tarım vesaire konularında TİKA’nın dünyanın dört bir yanında hizmetleri var. Dolayısıyla, TİKA bizim 21. yüzyıldaki yumuşak gücümüzün en önemli ayaklarından birisi oldu.
Üç ayaklı mücadele
Bizim dönemimizde kurmuş olduğumuz yumuşak gücün bir diğer ayağı da Yunus Emre Kültür Merkezleri. Bugün dünyanın dört bir yanında 35 merkeze ulaşıldı. Bu merkezlerde Türkçe eğitiminden tutun Türk kültürünün, sanatının tanıtılmasına kadar her alanda tanıtım yapılıyor.
Üçüncü bir ayak daha var, yine bizim dönemimizde kurulan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı. Yurt dışında 6 milyona yakın insanımız yaşıyor, bunun yarıdan fazlası Almanya’da yaşıyor. Bu insanlarımız artık sahipsiz değil. Dünyanın dört bir yanından gelen Türkiye bursları adı altında, şu an bu seneki verilecek burslarla muhtemelen 15 bin rakamını da geçeceğiz, şu an 13 bin rakamlarındayız.” (STAR)