Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, Gülen örgütünün 17 Aralık’taki darbe girişiminin İstiklal Mahkemeleri ve 27 Mayısçıların idam ettiği Adnan Menderes’e yapılandan farksız olduğunu yazdı. Nasıl Menderes’i “sabık Başbakan” deyip yargıladılar, Başbakan Erdoğan’ın da “dönemin Başbakanı” diye önceden hazırlanan darbe iddianamesiyle yargılanmak istendiğinin altını çizdi.
İşte yazısı:
DARBE YAPMADAN BAŞBAKAN’I YARGILAYACAKLARI DOSYAYI HAZIRLAMIŞLAR
Darbe yapmadan Başbakanı yargılayacakları dosyayı hazırlamışlar.
Erdoğan’dan, ‘Dönemin Başbakanı’ olarak söz ediyorlar.
Eğer 17 ve 25 Aralık operasyonları bir darbe girişimi olmasa Başbakan’dan, ‘Dönemin Başbakanı’ olarak söz eden soruşturma dosyası hazırlanır mıydı?
Hadi 17 ve 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonuydu.
Yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan nasıl, ‘Dönemin Başbakanı’ temalı soruşturma dosyası çıktı.
İSTİKLAL MAHKEMELERİ ZİHNİYETİ
İstiklal Mahkemeleri zihniyeti bu.
‘Maktulün idamına kararın bilahere yazılmasına’
Eski Dışişleri Bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil, gazeteci Tanju Cılızoğlu tarafından kaleme alınan anılarında Seyit Rıza’nın idamının anlatıldığı Dersim’le ilgili bir bölüm var. Çağlayangil, mahkeme toplanıp henüz karar verilmeden önce Dersim operasyonunun özel yetkili General-Valisi Abdullah Alpdoğan’ın, kendisine idamların onaylandığına dair altı mühürlü-tasdikli boş kağıtlar verdiğini anlatıyor ve ‘Bu boş kağıtların üstüne Abdullah Paşa’nın idamına yazsanız, olurdu’ diyordu.
O hesap.
Henüz operasyonun düğmesine basmadan önce, Başbakan’la ilgili soruşturma dosyası açmışlar.
2012/656 no’lu dosyadan söz ediyorum.
Ama orada Başbakan’la ilgili sadece, ‘Dönemin Başbakanı’ ibaresi kullanılmıyor.
Başbakan için, ‘Örgüt lideri’ deniliyor.
Örgüt lideri olduğuna göre bir de bu örgütün çeşitli çaplarda yöneticileri ve üyeleri de olması gerekiyor.
O da var.
ÖRGÜT LİDERİ KUMPASI
Örgüt, Başbakan’ın danışmanları ile bazı bakanlardan oluşuyor.
17 Aralık operasyonunun ilk günleri.
Soruşturmayı yürüten savcı Muammer Akkaş, polise bir şema yaptırıyor.
Bu bir örgüt şeması.
Tepesine de Başbakan Erdoğan’ı yerleştiriyor.
Örgüt şemasında Başbakan’ın danışmanları ve bazı bakanlar yer alıyor.
Örgütün tepesinde ise örgüt lideri sıfatıyla Başbakan Erdoğan yer alıyor.
Bu ne demek? Bu tam bir darbe girişimi demek.
AYNI 27 MAYISÇILAR GİBİ
27 Mayısçılar Adnan Menderes için, ‘Sabık Başbakan’ demişlerdi.
Düşükleri, kuyrukları saymıyorum.
Ama resmi açıklamalarda, radyo yayınlarında, Yassıada Mahkemesi’nin duruşmalarında hep, ‘Sabık Başbakan’ olarak hitap edildi Menderes’e.
Radyo saatinden, ‘Sabık Başbakan getirildi, yerine oturdu’ diye anonslar yapılıyordu.
Recep Tayyip Erdoğan için ‘Dönemin Başbakanı’ ibaresini uygun bulmuşlar. Bu tabi görev başındaki Başbakanlar için kullanılmaz.
Devrik Başbakanlar için tercih edilen bir dildir.
BUNUN ADINA DARBE DEMEZLER DE NE DERLER?
Cumhuriyet savcısı ünvanını taşıyan kişi, görevdeki Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı hakkında soruşturma dosyası açıyor, ‘Dönemin Başbakanı’ diyor. Yetinmiyor bir de, ‘Örgüt lideri’ olarak gösterip, bakanlarından, danışmanlarından yasa dışı bir örgüt oluşturuyor.
Bunun adına darbe demezler de ne derler?
Başbakanların nasıl yargılanacağı bellidir.
Anayasa’nın 100. maddesini onlar benden iyi bilmiyor mu?
27 MAYIS KAFASI
Kafa 27 Mayıs kafası.
27 Mayısçılar darbeyi başardılar, Menderes’e, ‘Sabık Başbakan’ dediler. Paralelciler de darbeyi başarsa, Erdoğan’ı, ‘Dönemin Başbakanı’ diyecek ve örgüt lideri olmaktan yargılayacaklardı.
Bu darbe hukuku demektir.
Yaşı yetmeyenin yaşının büyütülerek asıldığı, boş kağıtlara imza atılıp, mühür basıldıktan sonra idam kararlarının verildiği bir hukuktur bu.
Hukuksuz hukuk…
Ha bir de Kudüs-Selam örgütü işi var. Hani şu mankenlerin, sanatçıların İran bağlantılı Kudüs-Selam örgütü üyesi olarak telefonlarının dinlenildiği iş. 289 kişinin X koduyla olmak üzere 2280 kişinin yıllarca telefonlarının dinlenilip, haklarında soruşturma dosyalarının tanzim edildiği, hukukun yüz karası olan soruşturmadan söz ediyorum.
Kudüs-Selam soruşturması için kara vicdanlı kişiler, ‘Masallar’ uydurmaya başlasın, insanlar adliyeye çağrılarak, ifadeleri alınmaya başladı. Savcılığa gidenler kaç yıldır dinlendiklerini, dosyaya hangi konuşmalarının girdiğini, nelerin montajlanıp, tape edildiğini görüyor, feleği şaşıyor.
İran ajanlığı iddiasını taşıyan Kudüs-Selam soruşturmasının bir yerinde savcı kendi el yazısıyla üç ismi yazıyor.
1-Nasrallah
2-Ahmedinejat
3-Erdoğan
Bu dosyaları, iktidara dost göründükleri zamanlarda oluşturmuş paralel yapıcılar.
Böyle dostluk olur mu?
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Hizbullah lideri ve İran Cumhurbaşkanı ile birlikte not edilmiş.
Peki savcılar, sizce bunu fantezi olsun diye mi yaptılar?
Demek ki paralelin fantezisi de farklı oluyormuş.
