A Haber’de Mehmet Ali Önel’in sunduğu Deşifre programına konuk olan Ahmet Keleş, paralel örgüt hakkında şaşırtan bir bilgiyi ilk kez anlattı.
Örgüt bünyesinde uzun yıllar yer almış olan Keleş, “Cemaat parti kuracak mı?” sorusuna oldukça çarpıcı bir cevap verdi.
AYIN MENDERES İLE YENİ PARTİ İÇİN MASAYA OTURDULAR AMA…
Örgütün çok uzun süredir zaten hep politikanın içinde olduğunu, dünyayı fethetme gayesi güttüğünü belirten Ahmet Keleş, yıllar önce Aydın Menderes’e parti kurmayı teklif ettiğini söyledi.
Keleş konuyla ilgili şöyle konuştu:
Bu siyasetin içinde olması, yurtdışına açılma dönemlerinin ve Türkiye’de olağanüstü popülaritesinin oluştuğu o 93-94’lü yıllardı. Ben daha Kayseri’den henüz bu tarafa geçmemiştim. Orta Anadolu bölgesindeydim.
Türkiye bunu ilk defa benden duyuyor diye zannediyorum. Rahmetli Aydın Menderes’le bir parti kurma teşebbüsü vardı. Cemaat’in ilk defa parti kurma teşebbüsü rahmetli Aydın Menderes’le olmuştur.
GÜLEN GERİDE DURMAYI, RİSKTEN KAÇMAYI SEVER
Menderes üzerinden bir parti kurmayı, bu parti üzerinden arka planda olmayı ve oradan yönetmeyi istedi Gülen.
Fethullah Gülen’in çok önemli bir özelliği de şudur; o hep arkada durmak ister, geride durayım, risk üstlenmeyeyim, ama bütün operasyonları ben yapayım ister.
MENDERES’LE ÖNCE ANLAŞTILAR
Siyasi parti kurmada da öyle, Aydın Menderes’le anlaştı. Bir parti kuracaktı. Ama çok az kimsenin bildiği ortamda yapıldı görüşmeler. Yapılacak ilk seçimlerde bu parti seçimlere girecekti. Seçimlere az kalmıştı, Anadolu’da yapılanmanın hızlı yürümesi için de Zaman Gazetesi bürolarını seçim bürosu olarak kullanacaktık. Kayseri’de de ben gezdirmiştim onu, Orta Anadolu’daki yapılanmalarımızı ve güçlülüğümüzü gördü.
CEMAAT MENDERES’E GARANTİ VEREMEYİNCE PARTİ İŞİNDEN VAZGEÇİLDİ
Ve son görüşmelerinde, rahmetli Aydın Menderes’te psikolojik olarak bir korku, bir çekingenlik vardı. Ve risk almak istemiyordu. Bir şey yapacaksa, onun yüzde yüz başarılı olmasını istiyordu.
Dolayısıyla, Fethullah Gülen’e şartı şuydu: Parti kurarsam iktidar olmam kesin mi değil mi?
Cemaat kesin bir söz verebilecek bir durumda değildi. Aydın Menderes Cemaat’ten ve Fethullah Hoca’dan böyle bir kesinlik sözünü ve güvencesini alamayınca, “düşüneyim” diye gitti. “Vazgeçtim” haberini gönderdi.
GÜLEN HEPİMİZE ŞÖYLE DEDİ: BU MESELEYİ HAFIZAMIZDAN SİLİYORUZ
Gülen de karar alarak hepimize şöyle bir şey söyledi: Bu meseleler ne konuşuldu, ne söylendi, ne duyuldu, sildik hafızlarımızdan. Öylece kaldı.
PARTİ KURMA HALEN GÜNDEMLERİNDE
Ben hala Türkiye’de kırılma dönemlerinin olacağı süreçlerin olacağını düşünüyorum. Bu süreçlerde Fethullah Gülen’in AK Parti karşısında, AK Parti’ye alternatif olacak, onu alt edecek bir siyasi yapılanmayı gündeminden hiç düşürmediği kanaatindeyim. Bunu kurmaylarıyla sürekli görüştüğünü, olgunlaştırmaya çalıştığını, bunun görüşmelerinin de devam ettiğini biliyorum, duyuyorum. Bundan haberdarım. Bunu en azından içeriyi bilen birisi olarak da sezinliyorum, görüyorum.
ERDOĞAN’IN CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞINI DA SABOTE ETMEYE ÇALIŞACAKLAR
Öte yandan, Ahmet Keleş, paralel örgütün, Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olması halinde bunun karşısında duracaklarını, engellemek için ellerinden geleni yapacaklarını, şimdilerde bu süreç üzerinde istişareler yapıldığını söyledi.
ÇÖZÜM SÜRECİNE SABOTAJ UYARISI
Paralel örgütün önde gelen isimlerinden Zaman Gazetesi yazarı Abdullah Aymaz’ın “bizde geri vites yok” mesajının da Cumhurbaşkanlığı süreci için bazı sinyaller taşıdığını belirten Keleş, bu yapının çözüm süreci konusundaki muhtemel kumpaslarına dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizdi.(stargazete.com)
Akşam Ahmet Hoca vatandaşı uyandıracak muazzam bilgiler verdi. Hele bir bilgi vardı ki tüylerimi diken dike etti. Asıl yazılması gerekende o bilgi olması gerekirdi. Feto diyormuş ki; ‘devletin en hassas birimlerinin kılcal damarlarına kadar girilmeli ve onları, idarecilerinin paçalarından tuttuğum anda fark edilirken iş işten geçmiş olmalı’ mealindeki o fikri ne kadar alçakça, ne kadar kahpece, inanamıyorum. Yemin ederim ki, tüylerim diken diken oldu. Yav sen hani din, iman adamıydın, din adamının milleti paçalarından tutup aşağı çektiği bir örnek gösterebilir misin? ‘Vatan sevgisi imandandır’ diyen Peygamber efendimize bakın, vatanını, milletini satan, ihanet eden, Allah’ın lanetlediği kavimlere peşkeş çeken zalime bakın. İleriki günlerde çok konuşulacak dün bir mevzu yazmıştım, onu tekrarlayayım; bu herif, ‘Vatan sevgisi imandandır’ diyen Peygamber efendimize, vatana, millete, Kuran’a, Allah’ın dinine, Zatına savaş açıyor, açmış bu savaşta aynı zamanda Allah’tan da yardım ve niyazlarında bulunuyor. Bakın bakın sapıklığa iyi bakın. Anlamsız gibi gözüken bu ifademi bir daha gözden geçirip çok iyi düşünün, yanlış mı? İmanın bütün değerleriyle savaşırken, imanın Sahibinden yardım dileyerek yapması onun nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu, nasıl hastalıklı bir haleti ruhiye ye de sahip olduğunu da göstermiyor mu? Bunlar bu kadar sapkınlığın batağın içinde ne yaptığını bilmez vaziyetteler. Bu nedenle Ahmet Hoca gibi kişiler çıkıp bu herifin foyasını, boyasını ortaya dökmeleri operasyonlardan daha önemli mevzular diye düşünüyorum. Bu herif ölmeden tabanına her şeyi anlatmak lazım, ikna etmek lazım, öldükten sonra bu herifin sapık fikirlerini canlı tutmak için çok çaba sarf edilecektir. Yaşarken bunun fikirleriyle, zikirlerinin bir birinden çok farklı olduğunu topluma göstermek lazım. Öyle ki, hayatta vazgeçmem diyen bir müridi bile bir tokatta benden deyip yapıştırması gerekir. Eğer bunlar yapılmazsa bu tiplerin ölüsü de, dirisi de her zaman toplumun başına bela olan fitnelerdir. Bunlar yeryüzüne alemlere fitne olsun diye gelmişlerdir.
Ahmet Hoca’nın çok isabetli bir açıklaması da, bu herifin icraatlarını ortaya koyacak ilahiyatçı bir kadronun çalışmalara başlamasıdır. Bu işin en mantıklı, köklü çözümü böyle sağlanır. Sapığın arkasına takılan sapıkları, sapıklıktan kurtarmakta inananların, iman edenlerin görevidir.