Hangi Devlete itaat edecek?
ADEM YILMAZ/TEKSÖZHABER
AK Parti -Cemaat kavgası olanca hızıyla devam ediyor. Paralel Yapı’nın internete koyduğu ses kayıtlarına, cemaate yakın yazarlar büyük bir tutkuyla sahip çıkıyor.
Sosyal medyadaki cemaat unsurları bu kayıtları olabildiğince köpürtüp, AK Parti iktidarıyla devam edilemeyeceğini ve Başbakan Erdoğan’ın bir an önce istifa etmesi gerektiğini yazıp çiziyorlar.
Biz bu yazımızda Paralel Devlet’in izini sürmeye devam edeceğiz.
Paralel Yapı’ya yakın bazı yazarlar bir dönem internet sitelerinde müstear isimlerle yazılar yazdılar.
Bu yazılan yazılarda özellikle Ergenekon süreciyle ilgili önemli bilgileri bizimle paylaştılar. Bizler kamuoyuna yansımayan bir çok bilgiden bu yazarların yazıları sayesinde haberdar oluyorduk.
Bu yazarların en gizemlilerinden biri HaberX sitesinde yazan Rauf Atilla Polat’tı.
Rauf Atilla Polat’ın 12 Haziran 2011 seçimlerinden 4 gün sonra 16 Haziran 2011’de yazdığı “Hangi Devlete İtaat Edecek?” yazısı yaşadığımız sürece dair önemli bilgiler ihtiva ediyor.
Paralel Devlet tartışmalarının son hızla ilerlediği günümüzde, yazısında Başbakan Erdoğan’ı kastederek “Hangi Devlete İtaat Edecek?” başlığı atılması yeterince manidar değil mi?
Yazar yazısının ilk cümlesinde “Eski derinlere mi? Yeni kutsilere mi?” diye soruyor.
Kimdir bu yeni kutsiler? Sanırım siz de cevabını vermekte benim gibi pek fazla zorluk çekmeyeceksiniz.
Yazının devamında Başbakanın danışman kadrosu;
“Zira AKP’nin başındaki şahsa serenatlar dizen beyni dumura uğramış münevverler korosunun sesi yüksek çıkıyor.” cümlesiyle sert bir şekilde eleştiriliyor.
Bu satırları okuduğunuzda cemaatin son yıllarda sık sık kullandığı, ‘Başbakanın etrafındaki bir klik tarafından yanlış yönlendiriliyor.’ cümlesini akla getiriyorsunuz.
Aşağıdaki satırlar ise çok daha ilginç. Paralel Devlet’in imamının Güney Doğu listesinden vekil olmasını talep ettiği 40 kişinin Başbakan tarafından kabul edilmediği anlaşılıyor.
“Vekil adayları belirlendiği dönemde iktidarın başındaki şahıs bir sivil toplum örgütünün liderine ”bir isteğiniz var mı” emri vakisi ile haber gönderiyor….Hayır -YOK- cevabını alınca -zoruna gitmiş olsa gerek- vekil belirlemede tamamen kendi iradesi ile hareket etmeye başlıyor..Ve güneydoğuda şu isimler vekil olursa daha çok hizmet ederler diye işaret edilen hiç bir ismi vekil olarak göstermiyor… (Yaklaşık 40 isim içinde 1 kişi dahi aday olarak gösterilmedi…)”
Bu satırlar da bir hayli ilginç:
“Buna rağmen devletin akil adamları seçim süreci sekteye uğramasın diye onlardan daha fazla strateji geliştirerek sonuca gitmeye çalıştı.”
CHP ve MHP’den sonra AK Parti’nin de dizayn edileceğinin işaretlerini aşağıdaki satırlarda görüyoruz.
“Şurada bir gerçek var ki, CHP-MHP ve diğer partilerde bir dizayn oldu ise bu dizayn yeni süreçte AKP’de de olacaktır -olmak- zorundadır.
Erdoğan ya Gönül-Çiçek-Asker tarafına geçecek yada devletin politikasını belirleyen iradeye itaat edecek..”
Devletin politikasını belirleyen irade kim oluyor? Paralel Devlet mi?
Aşağıdaki satırlarda da Başbakan Erdoğan’ın Başkanlık Sistemine geçemeyeceğinin uyarısı açık bir şekilde yapılmış:
“Eğer RTE başkanlık sisteminde ısrar ederse buna izin verilmeyeceğini o da biliyor… Ancak yeni süreçte hem devletin yeni stratejisi tamamen küresel bir planlamaya dönecek hem de yeni dönemde sistem lider olacak bir devletin sistemi haline getirilecek…”
İktidar, Bakanlar Kurulu oluşumunda tercih edeceği muhtemel bazı isimler sebebiyle uyarılıyor. Ayrıca Başkanlık Sisteminde ısrar etmesi halinde beklenmedik bir hamleyle karşılaşacağı konusunda uyarılıyor.
“Tabii bu süreçte iktidarın başındaki şahsın -ene- imtihanı devletin kaderine de önemli ölçüde etki edecek. Tarafını ilk olarak seçeceği bakanlar kurulunda belli edecek…Eğer yine aynı isimler üzerinde ısrar edilir ve başkanlık projesi üzerinden planlamaya gidilirse -ihtimal iktidarı oraya getiren irade beklenmedik yeni bir hamle yapabilir- yapılacak bu hamle hiç kimsenin beklemediği ve milleti şoka uğratacak bir hamle de olabilir….(Umarım gerek kalmaz..)”
Ve yazı aşağıdaki cümleyle sonlanıyor:
“Evet, aynayı göremiyoruz ama ayna da görüyoruz…Unutmamak lazım ki, cehennem de sadece sıcak değil ”ŞOK” cezası da var…”
Şimdi buraya kadar okuduklarınızı başa dönüp tekrar okuyun.
Galiba siz de benim gibi “bu kadar da olmaz, paralel devlet resmen göstere göstere gelmiş!” diyeceksiniz.
Bakalım 30 Mart’ta ŞOK’a uğrayan kim olacak?