Gözaltına alınan paralel yapı polislerinin kelepçeli şovları ve mağduriyet algısı yaratmaya yönelik mesajları için cemaatin emniyet imamı Abdüllatif Tapkan’ın talimat verdiği ortaya çıktı.
Paralel yapı operasyonunda şüpheli polis müdürlerinin mağduriyet algısı yaratmak için yaptıkları kelepçeli şovun sırrı çözüldü. Kendilerini ters kelepçeleten, kelepçeli ellerini havaya kaldırarak tepki gösteren zanlı polis müdürlerinin organize hareket ettiği, talimatı ise “Emniyet İmamı” Abdülletif Tapkan’dan aldıkları ortaya çıktı. Operasyonla ilgili önceden istihbarat alan bu polislerin, görevi Osman Hilmi Özdil’den devralan yeni Emniyet İmamı Tapkan tarafından gözaltında atacakları her adım konusunda bilgilendirildiği saptandı.
AYNI MESAJLAR..
Şüphelilerin tamamına yakınının da yargılandıkları konular hakkında bir şey söylemeyip işi sadece 17 Aralık- 25 Aralık operasyonlarına bağlamaya çalışması, ağız birliği yapmışçasına “haram lokma yemedik”, “hırsızlar dışarıda biz içeride” şeklinde mesajlar iletmesi ve elebaşı 3 müdürün kelepçe şovu bu bilgiyi doğrular nitelikte. Nitekim kelepçeli ellerini yukarı kaldırıp organize şov için düğmeye ilk basan eski İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Hayati Başdağ’ın hemen ardından ters kelepçeli görüntüsüyle Eski Terörle Şube Müdürü Yurt Atayün gündeme oturdu. Ancak daha sonra Atayün’ün bizzat kendi talebiyle arkadan kelepçelendiği ortaya çıktı. Atayün’ün ardından da Eski İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer de diğer polis müdürleri gibi tüm dikkatleri bileğindeki kelepçeye odaklayıp “Bunlar şeref madalyası” diye bağırdı.
SOSYAL MEDYA SEFERBERLİĞİ
Tek merkezden hareket ettiği belirlenen paralelci 3 polis müdürünün bu mesajları anında sosyal medyada yankı buldu. Kelepçeli fotoğraflar, çoğunluğu yeni açılmış twitter hesaplarının kimlik bölümüne yerleştirildi. Sosyal medyadan yoğun bir kara propaganda bombardımanı başlatıldı. Paralel yapı medyası da kirli senaryoyu aynı şekliyle işledi. CHP ve MHP’nin içindeki paralel yandaşları boş durmadı. Kelepçede simgeleşen kara propaganda bu unsurlar tarafından da dillendirildi.
‘DİREN ŞAKİRT’
Ergenekon ve Balyoz davalarında olduğu gibi şüpheli polislerin aileleri de harekete geçirildi. Aileler ve “dayan şakirt” mesajıyla organize olan cemaat üyeleri, İstanbul Emniyeti’nin arkasında bulunan Büyükşehir Belediye’ye ait Ali Emiri Kültür Merkezini üs edindi. Kültür merkezinde toplanan paralel yapı mensupları, suçluları nasıl kahramana dönüştüreceklerini konuşmaya başladı.
FUHUŞ OKULLARI İFTİRASI
Oysaki mağdur birer kahramana dönüştürülmeye çalışılan o polislerin gerçek yüzleri çok ürkütücü. İşte bazılarının profili…
Erol Demirhan: Birçok masum insanın ismini Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarına karıştırdı. Türkan Saylan’ın Ergenekon’un eğitim ayağı olduğu iddiasıyla operasyon yaptı. O dönem cemaat okullarının en büyük rakibi olarak görülen Saylan’ın kontrolündeki okul ve yuvaları “fuhuş yuvası” diye lanse edip, irtibatlı oldukları gazetecilere haber yaptırdı. 7 Şubat MİT krizi ve KCK operasyonlarının da kilit ismiydi.
Ömer Köse: Selam örgütü soruşturmasına Başbakan ve MİT müsteşarını kod isim ve uydurma kimlikle ekleyerek dinleyip, elde ettiği bilgi ve belgeleri üçüncü şahıslara aktaran ekibin başı. Mali Şube Müdürlüğü döneminde başlatılan kaçak lüks oto operasyonlarıyla ilgili dosyalar ise yeniden açılmaya başladı. Köse, otomobilleri satın alan birçok ünlüyü basında teşhir ettirirken araçları satanları sakladı.
HEM CASUS HEM TELEKULAK
Hayati Başdağ: Bakmayın şov yaptığına, çok falsosu var, çok insanın canını yaktı. Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanını MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı bizzat o dinledi, bilgileri yabancı istihbarat teşkilatlarıyla paylaşarak casusluk yaptı. 7 Şubat 2012’de MİT Başkanı ve personelinin gözaltına alınması için yapılan baskınla ilgili dinlemeleri yapan ekibin başında o vardı.
TEK HAYALİ BAŞBAKAN’A KELEPÇE TAKMAKTI
Yurt Atayün: En büyük hayali Başbakan Erdoğan’a kelepçe takmaktı. 7 Şubat MİT baskını döneminde Terör Müdürü’ydü. Devresi Erol Demirhan ile birlikte önce Hakan Fidan’ı ardından Başbakan’ı kelepçeleyerek tutuklamayı planladı ama başaramadı. Doktor kontrolü sırasında “sistematik işkence”den bahsetti. “Beni arkadan kelepçeleyin” dedi, sonra dışarı çıkıp, mağdur edasıyla poz verdi. Asıl onun sicili işkence soruşturmalarıyla dolu. Birçok kişi çeşitli dönmelerde ondan kendilerine sistematik işkence yaptığı için şikâyetçi oldu. Devrimci Karargâh ucubesinin baş mimarlarından.
UYDURUK FEZLEKE UZMANI
Ali Fuat Yılmazer: 2 bin 500 lira emekli maaşıyla kirası 7 bin 500 lira olan villada oturacak kadar becerikli! Paralel örgütün rolü olduğu düşünülen Hrant Dink suikastindeki gerçekleri sümen altı etti. Ergenekon, Balyoz ve Oda TV davalarında birçok masum insan hakkında uydurma fezlekeler hazırladı. Nedim Şener ve Ahmet Şık’ı, sırf ‘kitap yazdılar’ diye tutuklattı. Sonra da “Onları ben değil Başbakan tutuklattı” diye yalan söyledi. Uğur Dündar’ın eşinin havalimanı görüntülerini basına servis yapıp “Bayan Dündar tek başına Brezilya’ya Rio karnavalına gitti” diye haberler yaptırdı, bir kadını iffetsiz göstermeye çalıştı.
PSİKOLOJİK İŞKENCEYİ KENDİLERİ YAPMIŞTI
Paralel medya iki gündür, “Gözaltına alınan polisler mağdur” edebiyatı yapıyor. Şimdi kuzu postuna bürünen bir dönemin kudretli polis müdürleri, görev yaptıkları dönemde yürüttükleri operasyonlarda, insanları özellikle eşleriyle yataklarında uyurken, yatak odalarına baskın yaparak gözaltına almakta hiç sakınca görmüyordu. Ergenekon, KCK, Balyoz gibi soruşturmalar kapsamında kaçma şüphesi bulunmayan üst düzey devlet görevlileri, sanatçı ve aydınların evlerine sabaha karşı giden polis, yatak odalarına kadar girerek arama yapmıştı. Seçimle göreve gelen yüzlerce belediye başkanı ve belediye çalışanlarını, ellerini arkalarından kelepçeleyip sokaklarda sıraya dizdiler, Güneydoğu’da gerilimi tırmandırdılar.
İLHAN SELÇUK, TÜRKAN SAYLAN…
Üst düzey kuvvet komutanları, YÖK Başkanı ve STK başkanlarının yer aldığı isimler adli bir suçlu gibi polis ekipleri tarafından gözaltına alınmıştı. İlhan Selçuk, Cumhuriyet gazetesinin başyazarıydı. 21 Mart 2008 sabah saat 04.00’te “silahlı terör örgütünün üst düzey yöneticisi olmak” suçlamasıyla gözaltına alındı. Selçuk 2 gün sonra serbest bırakıldı ancak hemen ardından rahatsızlandı. 28 Şubat operasyonu kapsamında gözaltına alınan eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, polis ekipleri tarafından kafasına bastırılarak arabaya bindirildi. Kanser hastası Prof. Dr. Türkan Saylan’a yapılan çirkin baskını da Türk halkı unutmadı.
ZEKERİYA ÖZ İFADEYE ÇAĞRILDI
Başbakan Tayyip Erdoğan’a twitter hesabından hakaret içerikli mesajlar atan eski Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, ifadeye çağrıldı. Başbakan Erdoğan, twitter’deki paylaşımlarıyla kendisine yönelik tehdit, hakaret ve iftira suçlarını işlediği gerekçesiyle Bolu Cumhuriyet Savcısı Öz hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile HSYK’ya ayrı ayrı şikayette bulunmuştu. Başbakan Erdoğan’ın şikayetini HSYK incelemeye alırken, Düzce Cumhuriyet Başsavcısı Akif Celallettin Şimşek soruşturma başlattı. Oluşturulan dosya kapsamında Öz’ün ifadeye çağrıldığı öğrenildi. Başsavcı Şimşek, “Suç duyurusunda bulundum ve gerekli açıklamayı 3 gün önce basın duyurusuyla yaptım” diyerek başlattığı soruşturmayla ilgili görüş belirtemeyeceğini dile getirdi. (SABAH)