Derin operasyonun planlayıcılarının hedefleri tek tek ortaya çıkıyor. Paralel yapı elemanları ülkede Gezi benzeri olaylar çıkarıp ‘Teknokratlar Hükümeti’ kurmak istedi. Darbe fark edilince plan suya düştü.
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bazı şeyler yeni dökülmeye başladı” diye işaret ettiği “kumpas” harekatında, yeni ayrıntılar ortaya çıktı. İstihbarat birimlerine ulaşan bilgiler, AK Parti üzerinden hareketle ülkeyi ve milleti hedef alan yapının ihanet planının, bilinenden çok daha derin olduğunu su yüzüne çıkardı. Kamuoyuna “rüşvet” ve “yolsuzluk” kılıfıyla sunulan operasyonun kısa ve orta vadeli hedefinin, genellikle demokrasilerin kesintiye uğradığı ve ekonomik krizlerin yaşandığı süreçlerde örneklerine rastlanan “Teknokratlar Hükümeti oluşturmak” olduğu öğrenildi. Teknokratlar hükümetinin başbakanının bile hazır olduğu belirtiliyor.
BAKANLIK RÜŞVETİ
Bu noktada medya yeniden devreye girerek, “krizden çıkış reçetesi” olarak “partiler üstü milli mutabakat hükümeti” formülü sunulacaktı. Muhalefet partilerine, “Ülke elden gidiyor” çağrıları yapılarak, olası hükümet senaryolarında yer almaları istenecekti. Böylece kamuoyunda, “Teknokratlar Hükümeti” tartışması başlatılacaktı. Yeni hükümetin güvenoyu almasının sağlanması için AK Partili bazı vekillere yakın markaj uygulanıp, “bakanlık” rüşvetiyle partilerinden istifa etmeleri istenecekti.
‘KURTARICI BAKAN’ FORMÜLÜ
Şubat kıyamet planıyla yerle bir olan ekonomi ise tıpkı 12 Mart 1971 muhtrasından sonra Nihat Erim’in Başbakanlığı’nda kurulan hükümette ve DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümetinde olduğu gibi, ABD’den gelerek kabineye dışarıdan katılacak “kurtarıcı bakan” formülüyle dizayn edilecekti.Teknokratlar Hükümeti’nin güvenoyu almasından sonra, 2014 sonbaharı için erken seçim kararı alınacaktı. Böylece Türkiye, 30 Mart yerel seçimleri ve ağustostaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine, son derece gergin bir atmosferde girecekti. Paralel yapının hesaplarına göre bu gelişmelerin ardından Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkışı zora girecek ve AK Parti dağılarak küçülecekti.
DEFAKTO GİRİŞİMİ
Paralel yapının planları tutsaydı, başta Halkbank olmak üzere Türkiye’nin elinde kalan devlet bankaları özelleştirme ya da halka arz yöntemiyle, sessiz sedasız yabancı fonların kontrolüne geçecekti. Kuzey Irak yönetimiyle petrol ve doğalgaz konularında sürdürülen çalışmalar askıya alınacak, İran ile köprüler atılacak ve Türkiye içe döneceği için Suriye ile ilgili tüm tezlerinden vazgeçecekti. Bu arada, Kıbrıs çevresindeki doğalgaz parselleri üzerindeki Türkiye iddiası da Defakto girişimlerle ortadan kalkacaktı.
VEKİLLERE İSTİFA BASKISI
Çok ayaklı planlama ile harekete geçen paralel yapı, 25 Aralık tarihinde kalkıştığı ikinci dalga operasyonda başarıya ulaşsaydı, çapı giderek büyüyen bir dizi operasyon da peşinden gelecekti. “İtibarsızlaştırma” algısı üzerinden devreye sokulan plan uyarınca, paralel yapının elemanları tarafından üretilen bazı ses kayıtları ile belgeler de aynı süreçte, internet üzerinden servise konularak, tahribat artırılacaktı. Ekonomik dengeleri altüst edecek girişimler sürerken, paralel medyada “yolsuzluk” ve “rüşvet” haberleri körüklenerek hükümet üzerindeki baskılar yoğunlaştırılacaktı. Bu süreçte, 12 Haziran seçimlerinde AK Parti’ye sızmayı başarmış az sayıda vekilin toplu istifası sağlanarak, “Hükümet dağılıyor” görüntüsü verilecekti. (AKŞAM)