Yeni Şafak yazarı Ömer Lekesiz bugün çarpıcı bir yazıyla paralel şebeke yazarlarının özelliklerini bir rehber kıvamında sıralamış. “Zamanenin militan yazarları” başlıklı yazısında özellikle isim vermeden Zaman gazetesi yazarlarının nasıl artık insanlıktan çıkmış temek özelliklerini listelemiş.
İşte yazısı:
ARTIK HAYA VE EDEBE DAVET ETMENİN BİLE KARŞILIĞI YOK
Yaşadığımız şu son altı ayda zamane yazarlarının azgınlaşan retorikleri, diskurları karışında onları artık haya ve edebe davet etmenin bile bir karşılığı kalmadı.
Kalemlerinden damlayan kibir ve küfür ayyuka çıkarken, ‘darbe yapmak istedik ama başaramadık artık bırakın peşimizi ki, yeni kalkışmalar için güç toplayalım, daha olgunlaştırılmış kumpaslar kuralım’ pişkinliğiyle, malum kalkışmada hangi kelimelere tutunmuşlarsa yine aynı kelimelere -bu kez mağdur pozları takınarak- tutunmaya devam ediyorlar.
ZAMAN YAZARLARINDAN ÖRNEKLER
Örnek mi gerekiyor, işte örnek: Zamanelerin dünkü yazılarında yer alan kimi kelimeler:
‘Adaletsizler, ahireti hesaba katmayanlar, bangır bangır bağıranlar, bela ve musibete davetiye çıkaranlar, cadı avcıları, caniler, cinnet geçirenler, çapsız muhabirler, deniler, fişlemeciler, günahsızların ekmeğiyle oynayanlar, hokkabazlar, hukuksuzlar, ikaz-ı ilahiden ders çıkarmayanlar, inançsızlar, ispiyoncular, işgüzar tetikçiler, istismarcılar, kayıtsız-şartsız itaatçiler, meczup, muhbirler, müfteriler, nadanlar, pervasızlar, sıkılmazlar, şakşakçılar, tabasbus edenler, tehditçiler, utanmazlar, yaftacılar, yalan-dolanla uğraşanlar, yalancılar, yandaşlar, zulme ortak olanlar, zulümden sakınmayanlar…’
BUNLARA MERHAMETLİ OLMANIN, HİDAYET DİLEMENİN BİR KARŞILIĞI YOK
Altı aydır çiğnemekten usanmadıkları, usanacak gibi de görünmedikleri pis sakızlardan bazıları bunlar…
Evet, ‘haya ve edebe davet etmenin bile bir karşılığı kalmadı’ diyorsam bundan diyorum.
Çünkü bu vb. kelimelerden oluşan bir dili kullananlara karşı aklı-selim davranmanın, merhametli olmanın, hidayet dilemenin gerçekten bir karşılığı yok artık; alışmış kudurmuştan daha beterdir sonuçta…
Bunu hatırlatma vesilesiyle, azgınlaşmış kalem şerlilerinin şerlerinden Allah’a sığınıp, onların militan yazarlıktaki inatlarına göre, zararlarını asgariye indirebilmek için ilk bakışta tanınmalarını sağlayabilecek kimi özelliklerini belirlemenin yararlı olacağına inanıyorum:
İŞTE ZAMAN YAZARLARININ ÖZELLİKLERİ
1-Kendi maruf ve sabit alçaklıklarını gizleyebilmek için, şahsiyetli insanlara ‘alçak’ diye bağırmayı maharet bilirler; yukarıda alıntıladığım kelimelerin çok daha fazlasını kendi özlerinden devşirip başkalarına yöneltmeleri de yine bu tutumlarından kaynaklanır.
2-Lider belledikleri bir meczubun kin ve hırsla ülkeyi darbenin eşiğine getirmesini normal görecek kadar sapkın birer itaatkardırlar ve ettikleri, eyleyecekleri her şeyi onun dünya ile ahiret masumiyetini ispat etmeye ayarlı tutarlar. Metafizik düşünceden yoksun oldukları için maddeye tapar, meczup liderlerini ‘doğal afet yaratabilen’ biri olarak görüp, onu Tanrı’nın katına oturtmaya kalkışırlar.
3-Takiyyecidirler. Dolayısıyla sözün namusunu bilmezler; mertlik gösteremezler. Bir sünepenin mütebessim kellesiyle, sinameki tipler olarak ortalıkta gezinirler.
4-Yılan deliklerini iyi bilirler ve hangi deliğe ne zaman akacaklarını iyi planlarlar. Çünkü tabiatları tutumlarıyla uyumludur; eğitimleri asıl bunun üzerinedir.
5-Takiyecilikleri ve yılan tabiatları nedeniyle ifşa edilmesi zor olan kötülüklerinin önünü her yola baş vurarak kapatıp, ‘Hadi ispat ediniz’ şımarıklığıyla sırıtırlar; enselerine çökülünce de ‘Cadı avı vaaar’ diye kızgın saca düşmüş fareler gibi ciyaklarlar.
6-İT (İttihat ve Terakki) artığı ne kadar şerli iş varsa üstlenir ve kendilerini onların tamamlayamadığı pis işlerin tamamlayıcıları olarak görürler; ‘Sultan Abdülhamid’in Hal’i’ tablosunu günümüzde canlandırmanın hayaliyle mest olarak yaşarlar.
7-Haşhaşidirler. Allah’ın kitabındaki kimi hükümleri işlerine geldiği gibi yorumlar; onları kendi yalanlarına şahit tutmaya, ilgili foyaları ortaya çıkınca da suçu onların üzerine atmaya yeltenirler.
8-Şerli işlerini Batılı terimler, olaylar, olgular, mekanlar üzerinden savunurlar. İslam tarihini kibirlerinin belgesi olmak bakımından özel, Batı tarihini ise güya mağduriyetlerinin ispatı bakımından genel durumlar olarak istismar ederler.
9-Kendilerinden başka mümin, kendi işlerinden başka iş, kendi çıkarlarından başka çıkar, kendi yanlış doğrularından başka doğru tanımazlar.
10-Düellocu değil pusucudurlar. Suikast, karalama, mahremiyetlere tecavüz, tapecilik, işbirlikçilik, güçlüye karşı kedi olma, zayıfa karşı arslanlık taslama zevk duydukları haller cümlesindendir. Bir açık, bir eksik yakalamak için ellerinde kameralarla deli divane gibi dolaşırlar; bugün TIR’ların, yarın kimi kazaların gerçekleştiği alanların, baykuşlara mahsus mekanların sadist müdavimleridirler.
11-Yedisinden yetmişine, yazarından bekçisine sülük gibidirler. Bir paçavra abonesi için bile bir eşiği kırk kere yalarlar, sonuç alamasalar bile bir kesme şekeri olsun kapmadan o eşiği bırakmazlar.
12-Paralelcidirler. Bu yüzden ‘p’ harfi içeren her şeye karşı duyarlıdırlar; onları sahiplenmekte, kendilerine yakıştırmakta yarışırlar ve paralele ilişkin her durumu her haberi, herkesten önce reddetme yoluyla üstlenirler.
Zamanenin militan yazarlarını tanımanız için, işte onlara mahsus bir düzine özellik…
Tekrar vurgulamalıyım: Şerlilerin şerrinden emin olmanın yolu Allah’a sığınmak ve onları tanımakla mümkündür.
Ben bana düşeni yaptım, siz de size düşeni yaparsınız artık.
Ömer Bey, Haşhaş+Kolonya+İspirto bağımlılığını unutmuşsunuz. Zamanı geldikçe eksiklerini gidereceğimden hiç şüpheniz olmasın.