Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı Hatip Dicle, Cizre’de PKK yanlıları ile Hüda-Par yanlıları arasında çıkan ve 3 kişinin öldüğü olaylarla ilgili iddialarını sürdürüyor: “Paralel devlet, Cizre’de 90’ların senaryosunu canlandırmaya çalıştı.”
İMC TV’de Banu Güven’in sorularını yanıtlayan Hatip Dicle, Cizre’deki Olayların, Hüda-Par ile YDGH’lilerin görüştüğü gece meydana geldiğini, o gece kullanılan silahların A4 tipi ağır makinalı silahlar olduğunu, bu silahların ne Hüda-Par’lılarda ne de YDGH’lilerde olduğunu, soruşturmanın silahlar üzerinden de yapılması gerektiğini belirterek Gülen Cemaatinin Cizre olaylarının arkasındaki güçlerden biri olduğunu işaret etti. Dicle, “Doksanlarda dönemin başbakanı Tansu Çiller’in başdanışmanı kimdi? O zat bugün cemaatin beyin takımındakilerden birisidir. Onlar, çözümün düşmanıdır” dedi. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın ‘Kandile nanik yaptılar’ sözünü de değerlendiren Dicle, “Bu değerlendirme afakidir. Tanıdığımız KCK’nın organları arasında böyle bir şey olmaz iddiasında bulunarak, o gece 03:00’te bu karanlık tezgahı kim kurdu? bütün boyutlarıyla açığa çıkarılsın” çağrısında bulundu.
O DANIŞMAN MÜMTAZER TÜRKÖNE Mİ?
Dicle, Çiller’e danışmanlık yapan o ismi vermedi, gazetecilerin araştırmasını istedi. Hatip Dicle’nin anlatımları, akıllara bir dönem Tansu Çiller’in siyasi danışmanlığını yapan Zaman Gazetesi yazarı Mümtazer Türköne’yi getirdi. Ülkücü kökenli Türköne, o dönemde Abdullah Çatlı’ya yakınlığıyla bilinen bir isimdi.
(HABER 10)
Bu Mümtazer Türköne, hayatında çok sayıda kırılma noktası yaşamış bir şahıstır. Önceleri MHP’deki ideolojik zemin kaymasından, mhp’nin davadan uzaklaşıp ulusalcı, kemalist bir yol tutturduğu, bazen faşizme kaydığı minvalinde, haklı sayılabilecek yazılar yazardı. Yazdığı yazılar, bir nebze akl-ı selim emareleri taşır, demokrasi savunuculuğu falan yapardı. Ta ki fethullahçıların 60 milletvekilliği isteyip te alamadığı, dolayısıyla kendisinin aday da yapılmadığı genel seçime kadar.
İşte o vakit, hileli bakkal terazisi misali, bizimkinin vicdanı ve muhakemesi arıza yaptı. Hele bir 17-25 aralık dönemi var ki, o vakitten sonra iflah olmadı. Bütün meselelere diğer paralelci yoldaşları gibi, akıl, mantık, muhakeme ve vicdan penceresi yerine, “kalbin zümrüt tepeleri”nden bakmaya başladı. Eh, bir insan hem kifayetsiz bir muhteris olur, hem de maklube, ananas türü şeyleri fazla tüketir, üstelik nafakasını sadece peralellerin lûtuf ve ihsanına, himmetine bağlarsa olacağı budur. Allah selamet versin.
O danışman mümtazer türköneydi. Bu kesin ve net bilgiyle söylüyorum.