Zaman Gazetesi’nin, 2010 yılındaki Kamu Personeli Seçme Sınavı’yla ilgili telaşı devam ediyor. Paralel yapının olaydaki sorumluluğunu perdeleme çabasına giren Zaman, konuyla ilgili, manşetten bir haber yaptı. Haberde sınavdaki şaibenin sorumlusunun halen TÜBİTAK Başkan Yardımcılığı yapan Abdullah Çavuşoğlu, olduğu iddia edildi. Çavuşoğlu, bu iddialara A Haber yayınında cevapladı. Soruşturma çerçevesinde şüpheli olarak ifadesine başvurulmadığını vurgulayan Çavuşoğlu, göreve başladığında, sınav çetesinin varlığını ortaya çıkardığını, kurumdaki paralel yapının, bu çetenin ortaya çıkmasını istemediğini söyledi.
NE ŞÜPHELİ OLDUM, NE SAVCI SORGULADI
‘Bu KPSS savcısı beni hiçbir zaman sorgulamadı. Ben hiçbir zaman şüpheli olmadım. Zaten orada geçen haber 19 Ocak’ta Today’s Zaman gazetesinde İngilizce olarak çıktı. Yargı kasıtlı olarak bu çetenin ortaya çıkmasını istemiyor, veya yargı teknolojiyi bilmediği için çok farklı mekandaki iki insanın birlikte kopya çekebileceğini fark edemiyordu.’
CEVAPLAR İÇİN ON BİN DOLAR ALIYORLARDI
TÜBİTAK Başkan Yardımcısı, sınav çetesinin çalışma yöntemini de deşifre etti.
‘O devirde bahsettiğim gibi birçok sınav şaibesi ortaya çıktığı vakit, ÖSYM’de Yürütme Kurulu Üyesi olduğum için ister istemez bize de bir takım ihbarlar, vs. geliyordu. Bana bir üniversitede öğretim üyesi olan bir arkadaşım ‘Böyle böyle bir çete var, on bin dolar verdiğin zaman sınavı geçmenizi temin ediyorlar.’ dedi. Mekanizmanın da şu şekilde işlediğini söyledi ‘Bir saatli cep telefonu veriyorlar siz sınava girdiğinizde, hangi kitapçık varsa o kitapçığı işaretleyip gönderiyorsunuz mesaj olarak, yarım saat bir saat sonra da cevaplar geliyor ve sizde işaretleyip geçiyorsunuz’ diye.
SINAV ÇETESİNİN ORTAYA ÇIKMASI İSTENMEDİ
‘Jandarma istihbaratı bu bahsettiğimiz, daha önceden soruları kendi bilgisayarına indirdiği söylenen Baki Saçı ile ilgili bilgisayardan bir imaj almış, bu imajı incelemiş ve demiş ki ‘ evet sınavdan 4 gün önce, 7 Temmuz’da bu sınavın soruları bu arkadaşın bilgisayarına kaydedilmiştir diye jandarma bir tespitte bulunuyor fakat ardından, aynı disk Emniyet İstihbaratına gidiyor. Emniyet İstihbaratı da böyle bir şey yok diyor.’
TEKRAR SINAVA BAZI ADAYLAR GİRMEDİ
‘İptal edilen Eğitim Bilimleri sınavının tekrar edildiğini biliyorsunuz o zaman. Tekrar edilen bu sınava birçok aday girmedi, peki ne yaptılar? Genel yetenek ve genel kültürden çözmüş oldukları yüksek puanlarla devletin başka yerlerine memur olarak yerleştiler.’
DİNLENİRKEN BİR FAKS GÜRÜLTÜSÜ DUYULUR
‘Burada TÜBİTAK, TİB ve Emniyet üçgeni kurulmasa bu telefonları dinleyemezsiniz. TİB’deki dinlemeye geri dönecek olursak, kriptolu telefonu TİB’de dinlediğiniz vakit bir faks gürültüsü duyarsınız. Normal bizim konuştuğumuz gibi bir konuşma söz konusu olmaz. Bunun sebebi görüşme kriptolu, şifreli olduğu içindir. Gayet doğal bu şekilde olması. Hatta kriptolu telefonu TİB’de başka şekilde dinlemenizde bir mahsur yoktur. O ses gürültüden ibaret olduğu müddetçe hiçbir sıkıntı yok. O gürültüyü çözecek bir mekanizma lazım. O zaman sıkıntı oluyor. Bu mekanizma da ancak TÜBİTAK’ta var, çünkü o telefonu yapan o yazılımı geliştiren, o kripto ile ilgili detayları bilen kişiler TÜBİTAK’ta.’
HİÇBİR TELEFONA NATO VERSİYONU YÜKLENMEZ
‘Bu telefonlar NATO uyumlu, bunları kimse dinleyemez, bunu dinlese dinlese bu teknoloji MİT’te var onlar dinler’ gibi bir takım şeyler ortaya atıldı. Bunlar tamamen yalandır. Kullanılan hiçbir telefona NATO versiyonu yüklenmemiştir. Biz oradaki bilgisayarlarda ayıklanmış bir NATO versiyonu , denemek için geliştirilmiş bir versiyon bulduk. Hiçbir telefonda bu versiyon yüklü değildi. O versiyon yüklü olsaydı zaten, bu dinlemeler gerçekleşmezdi.’
FARK EDİNCE 10-12 KİŞİYİ GÖNDERDİK
TÜBİTAK’ın paralel yapının etkisi altında olup olmadığına ise, Abdullah Çavuşoğlu, “Özellikle teknik hizmet konusunda usulsüzlükler belirledik” sözleriyle açıklık getirerek ‘Bu olayın farkında değildik biz. Bunu fark eder etmez, hepsini gönderdik. 10-12 kişiydi hepsini gönderdik. Ne zamanki oradaki defolu yaklaşımları, farklı bir takım unsurları yazılımların içine gizlediklerini gördük, hemen gereken tedbirleri aldık ve bahsettiğim o arkadaşları gönderdik. Mümkün mertebe yanlış insanlara ceza da vermemek kaydıyla biz elimizden geleni yapıyoruz.’ dedi.
‘Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekretaryası veya Başbakanlık, Genel Kurmay Başkanlığı, her kim kullanacaksa bunların hepsi kendi sertifikalarını üretip, yazacak bir birim kuracaklar. Dolayısıyla biz o kripto da şifreyi oluşturan unsurlardan bir tanesini biz bile bilmemiş olacağız.’
Ne zaman ve nerede bir zaman okuyucusu görsem psikolojisinin bozuk olduğunu müşahade ediyorum. Çoğu gelecekten ümitsiz, kaygılı, bedbin, şiddete eğilimli, en önemlisi de olup biten hadiseleri sağlıklı değerlendiremiyor. Yani muhakeme iptal.
Bu gözlemler ışığında diyorum ki:
Zaman gazetesi okumak ve diğer paralel zift medyasını izlemek ruh sağlığını bozar. Çünkü hakaretle yatıp iftirayla kalkıyorlar. Bedduayla yatıp lânetle kalkıyorlar. Hal böyle olunca sağlıklı bir yayın ve onları takip edenlerde dengeli bir ruh hali görmek mümkün olamıyor. Bu durumdan muzdarip kişilere öncelikli tavsiyem; tedavinin ilk adımı abonelik iptalidir. Bu ilk adımdan sonra kısa zamanda her şey düzelir. Kendi sağlığınızı düşünmüyorsanız ailenizi düşünün. Benden söylemesi.