MEDYAGUNDEM.COM- Öyle sahtekarlar, öyle alçaklar ki, faşist niyetlerini, antidemokratik yüzlerini maskelemek için “diktatör suçlaması”nı bir psikolojik operasyon olarak kullanıyorlar. Menderes’e de aynısını yaptılar, milletin bağrından çıkan milletin adamı bir Başbakanı “diktatör” deyip astırdılar. Oysa “diktatör” suçlaması aslında onların diktatör düzenlerinin devam etmesi için ortaya attıkları bir yalan ve kara propaganda. Aslında dertleri şu; “Bizim diktatörlüğümüz yıkılıyor, bunu yıktırmamak için her türlü hile ile gerekirse diktatör kara propagandası ile direnelim.”
Aynen onu yapıyorlar.
Her gün küfrediyorlar, her gün istedikleri gibi hakaret ediyorlar, her gün diledikleri gibi saldırıyorlar. Sonra da “diktatörlük var” diye yalan söylüyor, “medyada özgürlük yok” diyorlar ama özgürce küfrediyorlar.
İşte Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil.
O kadar özgür ki, başkalarının kutsalına, inancına dilediği gibi küfretmekten, faşist bir Türkiye dilemekten imtina etmiyor, sonra da “özgürlük yok” diye yalan söylüyor.
Bugünkü yazısı…
Başörtülü insanlara hakaret dolu… Aşağılayan, nefret saçan ve bu anlamda suç işleyen bir yazı…
Kimse “Hooppp dur orada, bu özgürlük değil, sen faşistçe özlemlerini ve nefretlerini başka insanların hayat haklarını aşağılayarak gösterip bir de özgür basın diyemezsin” diyemiyor.
Şun satırları bu ülkede yazan bir adamın “basın özgür değil” diye bağırması nasıl da büyük bir sahtekarlık:
“Atasın göbecikleri. Takasın türbancıkları. Kapasın tokicikleri. Özetle… Havayi fişeklerle, davul zurnayla açtığın paketten, çıka çıka gene türban çıktıysa… Sarıla sarıla gene türbana sarıldıysan… Hiç olmazsa bir mebus fazladan alabilmek için, seçim sistemini değiştirelim, dar bölgeye çevirelim, oval yapalım, baraj üçgen olsun gibi, sinekten yağ çıkarma taktiklerine başvuruyorsan… Sık sık yaptırdığın anketlerdeki oy kaybın, tahminimizden de büyük demektir.”
