Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Adli Tıp Raporu’nda 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın zehirlendiğine dair bir bulguya rastlanılmadığını açıklaması, olayla ilgili tartışmaları daha da hararetlendirdi.
A Haber’de Duygu Leloğlu’nun sunduğu ‘Satırarası’ programında raporu değerlendiren Özal döneminin Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, olayın başından beri Özal’ın zehirlendiğine inanmadığını söyledi. Mezarı açılınca tıbbi raporu kabul edeceklerini bildiren Sungurlu, “Bir hukukçu olarak şunu söyleyebilirim: Bu rapor çok kesin bir rapor. Orta Asya’dan yorgun ve hasta dönmüştü o dönem. Daha evvel by pass da geçirmiş. Böyle bir ölüm normaldi. Ölüm sebebi meçhul deniliyor. Ölüm sebebi belli değil demek kalp krizinden öldüğüyle ilgili doktor raporunu ortadan kaldırmıyor. İddia ne? Özal öldürüldü. Nasıl öldürüldü? Zehirlenmemiş kesin, başka ne olabilir darbeye maruz kalmış olabilir. Darbe de yok. Zaten ölüm herkesin gözü önünde olmuş. Çok kesin bir rapor verilmiş burada tereddüt edilecek herhangi bir husus yok. Bundan sonra ne yapılırsa yapılsın netice değişmeyecek, fuzuli olur. Bu olay kapanmıştır. Bu kapanmış ama aslında yapabilsek yapılacak bir şey var. Bu mesele bir suç meselesi değil. Özal’ı öldürenleri cezalandırma amaçlı değil. Eğer Özal’a yapılan bir suikast varsa bu suikast niye yapılmış? Çünkü bu Türkiye’ye yapılmış bir suikasttır. Özal’a daha önce, herkesin gözü önünde yapılmış fiili bir suikast var. Biz onu kimin tertiplediğini bugün de bulabiliriz. Olaya ceza açısından değil, Türkiye üzerinde kimlerin oyun oynadığı açısından bakmak lazım.” şeklinde konuştu.
SUNGURLU: “ÖZAL KENDİ HAYATINI ÖNEMSEMEYEN VE KORUMAYAN BİR İNSANDI”
Turgut Özal’ın son derece rahat yaşayan, kendi hayatını önemsemeyen ve ihmalkâr olan bir şahıs olduğunu dile getiren Sungurlu, “Kendisini korumayan bir insandı. Tabi etrafındakilerin buna dikkat etmesi gerekirdi. Onun bu rahat hali etrafındakilere sirayet etmiş, ben bir kasıt olduğuna inanmıyorum. Bana göre, dün de bugün de cumhurbaşkanlarının başbakanların çok daha iyi korunması lazım geldiğine, çok daha özel şartlar altında olması lazım geldiğine inanıyorum. Özal çok sıradan bir hayat yaşıyordu. Etrafındakiler de ona uymuşlar. Ama bugün bunlarla bir cinayet iddiasını ortaya getirmek de söz konusu değil. O gün araştırılması gereken hususlardı.” dedi.
ŞIVGIN: “ADALET BAKANI’YDIN SUİKASTI NEDEN ARAŞTIRMADIN?”
Programa telefonla bağlanan Özal döneminin Sağlık Bakanı Halil Şıvgın ise raporun durumu iyice karmaşık hale getirdiğini dile getirdikten sonra, Oltan Sungurlu’ya yüklenerek “Suikast döneminde Adalet Bakanı’ydın neden araştırmadın?” dedi. Halil Şıvgın şunları söyledi:
“Bilim adamlarına ben saygı duymak isterim ama durumu son derece karmaşık hale getirdiler. Bu raporun yayınlanması sürecinde medyaya birbirine zıt bir sürü haber yansıdı. Bizde iyi bir kriz yönetimi yok. Zehirlenme ailenin iddiasıydı. Ben Özal’ın ölümündeki ihmalleri sıraladım. Cumhurbaşkanlığı köşkünde doktor yok, ambulans yok, Özal kriz geçirdi deniliyor. En yakın hastane yerine en uzak olan, Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ne yönlenmişler. Sonra Hacettepe’ye dönmüşler. En bütün bunları ihmal olarak gördüm, bu ihmallerden DDK raporu çıktı. Sayın Oltan Sungurlu’nun o raporu iyi okuması lazım, Adalet Bakanlığı yaptı, akıl tutulmaları var. Oltan Sungurlu’ya bu sözleri yakıştıramadım. Özal’ın ölümü birinci Suikastın devamıdır. Ardında şüphenilmesi araştırılması gereken hususlar vardır. Özal ihmalkârdır demek bu işi çözmez. Suikastçıyı da mı o getirdi, ihmalinden mi oldu? O zman Sayın Sungurlu adalet bakanıydı neden suikast örgütünü araştırmadınız?”
SUNGURLU: “NE POLİS ŞEFİ NE DE SAVCIYIM, ÜLKENİN ADALET BAKANIYIM”
Şıvgın’ın bu konuda taraf olduğu ifade eden Sungurlu ise, suikastın yapıldığı dönemde bir bakan olarak üzerine düşen görevi yerine getirdiğini ifade etti ve “Ben ihmali kabul ettim. Ama bu bir cinayet değildir, ihmaldir dedim. Kusur mudur? Çok büyük kusurdur. Adalet bakanı zabıta memuru değildir. Suikastta olay yerinde olaya el koyup şahitleri toplayıp, savcıları çağırdım. Savcılar geldikten sonra benim görevim bitmiştir. Ne polis şefi ne de savcıyım ülkenin adalet bakanıydım. O işten dolayı da hepimizin kusuru var.” şeklinde konuştu.