Oyunun kralını oynadı ‘oyuna çekilmek isteniyorum’ diye açıklama yaptı!

14 gündür devam eden Gezi Parkı eylemlerine destek veren Mehmet Ali Alabora, bugün bir basın toplantısı düzenleyerek Yeni Şafak Gazetesi’nin “Mi Minör” oyunu ile alakalı iddialarına yanıt verdi. Alabora, tehdit edildiğini ve can güvenliği olmadığı için koruma talep ettiğini söyledi.

İşte Alabora’nın açıklamasından satır başları:

(…)

Gezi Parkı olaylarıyla ilgili gelişen süreçte sistematik bir şekilde hedef gösterilmemin sonucunda, bugün Yeni Şafak gazetesinin Mi Minör oyununu yaşanan olaylarla ilişkilendirmesiyle ilgili olarak bu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum. 27 mayıs pazartesi gecesi Twitter’da Gezi Parkı’nda ani bir yıkım yapıldığı haberini alınca haberi yaymaya çalıştım ve o gece Gezi Parkı’na gittim. Oradan haberler vermeye ve fotoğraflar paylaşmaya başladım. 29 Mayıs çarşamba akşamı tekrar parka gittim.Kalabalık 1000 kişi üzerindeydi. O gece de orada kalmadım, gece yarısı ayrıldım. Fakat 30 Mayıs perşembe sabahı çadırlara yapılan müdahale haberini aldım. Saat 7.30’da tekrar parka gittim. Her şey yoluna girdikten sonra geri döndüm. 30 Mayıs Perşembe akşamı 10.000 kişi olduğunu tahmin ettiğim bir kalabalık vardı. Gezi Parkı’nda ağaçları korumak için başlamış olan nöbet, sabah yapılan ağır polis müdahalesinin de etkisiyle katılanların farklı fikirlerini de dile getirdikleri bir hale dönüşmüştü. O gece, daha sonra beni hedef haline getirmek için kullanılan şu tweet’i attım, ‘Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş. Sen hâlâ anlamadın mı? Hadi gel. Geziparkı’

Bu tweet’im kullanılarak sürekli hedef haline getirildim. Bu tweet’le ilgili olarak tehdit mesajları alıyorum. Ben Gezi Parkı’na 28 Mayıs’ta ilk gittiğim gün, ağaçları ve İstanbul’un kültürünü korumak için gittim. Üst üste uygulanan şiddet sonucunda, mesele ifade özgürlüğüne karşı uygulanan şiddeti protesto etmek haline dönüştü. Devamında da oraya gelenler, kendilerini ifade edemediklerini düşündükleri diğer meselelerde kendilerini ifade etmeye başladılar. Benim için mesele, Gezi Parkı kadar, Emek Sineması’nın yok edilişi, devlet tiyatrolarının kapanmak üzere oluşu, Haydarpaşa Garı kadar birçok meselenin dile getirilmesi oldu. Ben mesele sadece Gezi Parkı değil derken bunu kastediyordum.  O gece yaşanan ve tamamıyla barışçıl ve demokratik bir atmosferde gerçekleşen protestonun sabahında polis, öncekilerden daha ağır bir müdahale gerçekleştirdi.

1 Haziran’dan beri tansiyonun düşmesi ve diyalog ortamının oluşabilmesi için elimden geleni yaptım. Hemen herkes 31 Mayıs sabahı gerçekleşen polis baskını olmasa olayların bu duruma gelmeyeceğini vurguluyor. O zaman nasıl oluyor da benim baskından önce atmış olduğum tweet, kimilerince olayın tek sorumlusu haline getiriliyor. Bugün Yeni Şafak gazetesi, ‘ Bu Ne Tesadüf’ manşetiyle, yönetmeni ve başrol oyuncusu olduğum içinde uzaylıların dahi yer aldığı, Türkiye’yle hiçbir bağlantısı olmayan tamamen kurmaca olan Pinima’da geçen Mi Minör oyunuyla Gezi Parkı olayları arasında bağlantı kurmaya çalışmıştır. Bu manşet beni dehşet içinde bıraktı.Sadece İstanbul’da olmak üzere 23 kez oynanmış, resmi makamlardan izin alınmış bir oyundan böylesine aklı zorlayan bir sonuç çıkarmak ancak bir kasıtla açıklanabilir. Yeni Şafak’ta Mi Minör’ün İngiltere merkezli bir ajansın desteğiyle yapıldığı iddia ediliyor. Adı geçen ajans, oyunun sosyal medya yönetimine destek vermiş olan bir iletişim ajansı.Sahibi de tiyatro camiasında çok iyi tanınan biri. Bu ajans, Twitter ve Facebook’ta oyunun tanıtımı için çalıştı.

Bu gelişmeler yaşanırken, yurtdışından bilmediğim adresten,  tanımadığım bir isimle gönderilen, benimle bir yerde buluşmak istediğini belirten İngilizce yazılmış 2 e-posta aldım. Bu e-postaları hukuken gereğinin yapılması için avukatıma bildirdim. Bugün Yeni Şafak’ta yayınlanan haber için de avukatım süreci başlatacak. Ayrıca medya ve sosyal medya aracılığıyla hedef gösteren, tehdit edenlerle ilgili de hukuki takibi yapıyoruz. Can güvenliğim olmadığı için de avukatım yetkili makamlara koruma talebinde bulunacak. 12 Haziran’da Strasburg’da gerçekleşecek ve Gezi Parkı’nın konuşulacağı bir konferans için bugün yola çıkacaktım fakat olayların bu noktaya gelmesinden dolayı seyahatimi iptal ettim.

Anlaşılıyor ki, Gezi Parkı’nın korunmasıyla başlayan süreç bir komployla açıklamak istendiği için, ben bir oyuna çekilmeye çalışıyorum. Gezi Parkı direnişi benim için ağaca ve kente sahip çıkmakla başlayıp, kendimi özgürce ifade etmemle devam eden süreçtir.

Yeni Şafak gazetesine bir teşekkür borçluyum. Tiyatroyu bu kadar ciddiye aldığınızı gösterdiğiniz için teşekkür ediyorum. Çağımızda tiyatro ile toplumsal olaylar yaratmak artık mümkün değil ama Yeni Şafak gazetesi 1873 yılında 2 sokak arkamızda sergilenen Vatan Yahut Silistre’den beri ilk kez bir tiyatro oyununun bu kadar etkiliği olduğunu iddaa ederek Mi Minör oyununa fevkalade bir önem atfetmiştir. Kendileriyle istedikleri zaman tiyatronun toplumsal olaylara etkisini tartışmak isterim.

(…)