Sabah gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu bugün yine “dentansı” bir yazıyla kendi ifadeleriyle “Cihangir bolşevikleri”nin ve “Büyükada proletaryası”nın ikiyüzlülüğünü ve gerçek suratlarını gösterdi.
Babaoğlu “Onlar Berkin için de üzlmediler, Yasin için üzülmelerini hiç beklemeyin” diye yazdı.
İşte tokat gibi gerçekleri yüzlere aşk eden yazı:
İKİ YILDIR VİCDAN KAVRAMINI SALYANGOZA ÇEVİRİP PAZARA ÇIKARTANLAR
En iyisi onlara uymamak!..
Aldırmamak…
Ağızları köpürerek nefretlerini kusarken onlar, bir yolunu bulup önlerinden “çık çık” yapıp geçip gitmek…
Biliyorum zor ama belki uzaktan bakıp acımak en doğrusu…
“Gezi mahallesi“nden söz ediyorum. İki yıldır vicdan kavramını salyangoza çevirip pazara çıkartan ve Müslüman mahallesinde satamadan dönenlerden söz ediyorum.
CİHANGİR BOLŞEVİKLERİ VE BÜYÜKADA PROLETARYASI
Sıkıştıklarında kendilerini işe alan oligarşik medyaya toz kondurmadan özgürlük sloganları atanlardan… Cihangir “Bolşevikleri” ve Büyükada “proletaryası”yla devrim yapmayı hayal edenlerden söz ediyorum.
Onlardan bir şey beklemeyin!
Hele Yasin Börü’nün korkunç biçimde katledilmesine günün birinde mutlaka isyan edeceklerini hiç ummayın!
Etrafa hoş görünmek için takındıkları insancıl tavrı hakikat sanmayın, o marazi bir mızmızlık, o kadar!
ONLAR SADECE KENDİLERİ İÇİN ÜZÜLÜYORLAR
Kimse için üzülmüyorlar aslında.
Bunu anladığımda benim için de geç olmuştu ama ne yapalım ki, hakikat böyle.
Onlar sadece kendileri için üzülüyor; bu ülkede doğmanın kendileri için “yanlışlığı”na dertleniyorlar.
Başka bir “halk“ın çocukları olmadıklarına hayıflanıyorlar.
BERKİN İÇİN DE ÜZÜLMEDİLER
Bakmayın o kopardıkları patırtıya, Berkin için de üzülmediler.
Üzüldülerse eğer, kurguladıkları kampanyanın Berkin’e gerçekten üzülen sıradan insanları etkisi altına alamayışına üzüldüler.
İşte size bir test…
Cihangirlilerden, Büyükadalılardan, Gümüşlük tayfasından birini yakalayıp Okmeydanı’nda, Sancaktepe’de, Esenyurt’ta neler döndüğünü sorun…
Göreceksiniz, hemen suratı buruşacak, yüzü kararacak, cevap vermekten kaçınacaktır. Çünkü o kadar ağır siyasal ve sosyal problemlerle yüzleşmeyi kaldıramaz.
Bütün istediği iktidarı devirip rahatlamaktır! Karatani’yi, Agamben’i, Badiou’yu bilir ama hedefi TÜSİAD kadardır. O yüzden de Wall Street eylemlerinden, Rabia Meydanı’na dönüp bakmayacak kadar tiksinç İkinci Tahrir‘den, “Occupy London“dan ve pek şüpheli çevreci örgüt Greenpeace‘den uzun uzadıya söz etmeyi tercih edecektir.
Hatta samimiyetinize güvenirse, tatilde kumsala “her yer direniş” yazıp nasıl eğlendiklerini anlatacaktır.
BAKALIM BU PLANLAR DA DAHA ÖNCEKİLER GİBİ NE ZAMAN VE NASIL ŞAPA OTURACAK?
Biliyorum, diyeceksiniz ki, “iyi de, sonunda Kürt siyasal hareketini kendilerine benzettiler!”
Hayır!
“Gezi mahallesi“nin etkisi falan yok gerçekte!
Bu çok uzun vadeli bir stratejinin bugünkü aşaması…
Kürt siyasal hareketini barış sürecinden uzaklaştıranlarla iki yıl önce Gezi’yi planlayanlarla aynı odaklar.
Hani Kiev’i karıştırıp her şeyi eline yüzüne bulaştıranlar ve Kobane‘yi önce köşeye sıkıştırıp sonra havadan göstermelik paketler atarak bölgede kontrollü kaos durumunu sürdürenler…
Yaşayıp göreceğiz…
Bakalım bütün bu planlar da, daha öncekiler gibi ne zaman ve nasıl şapa oturacak?