Başbakan Binali Yıldırım, Kanal D ve CNN Türk ortak yayınında Hakan Çelik’in sorularını yanıtladı ve gündeme dair açıklamalarda bulundu. Başbakan Yıldırım’ın açıklamalarından öne çıkan satır başları şu şekilde;
TEK ADAM TERANESİ TUTTURMUŞLAR
(CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, “gücün tek adamın eline geçmesiyle Türkiye yeni bir darbe sürecine giriyor, bir kişiyi ikna ederseniz Türkiye’yi ele geçirirsiniz” savına karşılık) Nasıl ikna edeceksiniz, bu bir kişi dediğiniz insan halkın yüzde 50’sinden fazlasının oyuyla iş başına geliyor. Tek adam nerede oluyor. Tek adam padişahlıkta, monarşide, diktatörlükte olur, orada da zaten halkın oylarıyla gelmiyor. Ya soydan ya darbelerle geliyor, parlamentoyu ortadan kaldırıyor, bir takım güçleri kullanarak, silahlı güçleri vesayet odaklarını kullanarak iktidarda olmaya devam ediyor. Kılıçdaroğlu darbeyle bunu karıştırıyor. İlk defa sivil bir anayasa değişikliği yapılıyor. İlk değil ama yönetim sistemi değişikliği milli iradenin eliyle yapılıyor. Tek adamlık teranesi tutturmuş gidiyor CHP. Her halde kendi partilerinin geçmişini hatırlıyorlar. Demokrasilerde tek adam yok, seçimle gelen seçimle gider. Bu sistemde bırakın tek adam olmayı sınırlama var, 10 yılla sınırlanıyor. 10 yılın ötesinde artık çok istenseniz, vatandaş aman gitmesin devam etsin dese bile olamıyor. Cumhurbaşkanının fesih yetkisi yok. Fesihler darbe anayasalarında olur, ama bir şey var, o da seçimlerin yenilenmesidir. Bu da tıkanmaya karşı. Fesih, Meclis’in kapatılmasıdır.
YANLIŞ KARDEŞİM DER İPTAL EDER
Şu anda cumhurbaşkanına verilen yetkiler mevcut yetkilerden farklı değil. Fark, artık bakanlar kurulu kaldırıldığı için burada cumhurbaşkanı kararname çıkarıyor. Ama anayasada zikredilen konularda çıkarılamıyor. Eğer çıkarırsa yargı konusu olacak, kardeşim bu yanlış diyerek iptal edecek. Eğer cumhurbaşkanı kanuna uymadı, kafasına göre iş yaptı, Meclis’in Anayasa Mahkemesi’ne götürme yetkisi var. Çıkarılan kanun elini kolunu bağlıyorsa cumhurbaşkanının da götürme yetkisi var. Bu mudur geniş yetki?
BAKANLIK SAYISI AZALACAK
Türkiye’nin gelenekleri var, bu güne kadar yüz tane bakanla yönetildiğini gördünüz mü, böyle yaparsanız millet sizi cezalandırır. Ama ihtiyaçlar da var, öyle bir alan oluşuyor ki, mesela sosyal medya, siber, araştırma geliştirme, teknoloji, buralarda yeni bakanlıklar kurmak, bazılarının adını değiştirmek gerekebilir. Ama bakan sayısı azalacak.
MECLİS ALAŞAĞI EDER
(Seçimle gelmemiş yardımcıya güven konusu) Bakanlar da atanıyor, onlar da bir şey yapabilir. Cumhurbaşkanının başına bir iş geldi Allah göstermesin, yardımcısı 45 günde seçime götürecek. Götürmüyorum deme şansı yok, derse Meclis toplanır alaşağı eder. Anayasayı ihlal etmenin suçuna Meclis denetim mekanizmasını kullanarak gerekli cezayı verir. Cumhurbaşkanı 3-5 günlüğüne bir yere gitti diye yardımcı ne yapacak, ülkeyi sınırdan dışarı mı kaçıracak, bunlar deli saçması şeyler.
Seçimle gelen yardımcı hiçbir yerde yok, ABD’de sadece ilan ediyor, seçimle gelmiyor ki.
KAZA DA YAPSA CEZALANDIRILIR
Bir yalan da, ömür boyu hesap veremez hale geliyorlar deniyor. Diyelim ki 10 sene cumhurbaşkanlığı yaptınız, bitti göreviniz, sonra bir trafik kazası işleyip ölüme sebep oldunuz, normal bir vatandaş gibi cezanızı alırsınız. Ama görev sürenizle ilgili konular aynı değil, orada koruma var, yoksa görev yapamazsınız. Ama göreviniz bittikten sonra koruma yok, aday olurken de koruma yok. Bugünkü sistemden daha az güvence var.
SANA MI KALDI BENİ KORUMAK
(CHP’nin “başbakanı korumak istiyoruz” söylemi için) CHP’ye bak. Bugüne kadar neredelermiş. Acımasız şekilde bize her şeyi söylüyorlardı. CHP kuzu taktiği uyguluyor. Sakin, sinirlenmiyor, cevap vermiyor, gören de zanneder ki CHP değişti. Değişmedi, CHP şimdi vatandaşa mağdur masum rolü oynayarak… Bu strateji, akıl. Biz başbakanı koruyoruz diyor, kardeşim sana mı kaldı başbakanı korumak. Beni koruyacağına çalış da yeni sistemde sen de iktidar olmanın yoluna bak. Hiç ihtiyacımız yok, bizi koruyan millet. Ben hararetle bu değişikliği istiyorsam bu çok faydalı bir şey. Ben şahsımın ihtirasını, koltuğu bırakmak istiyorsam, böyle bir karara rıza gösteriyorsam, bunu zevkle, istekle yapıyorsam bu ülkemin geleceği için önemli bir şeydir. Bu kayıp değil şeref benim için.
GÜL’ÜN OYU YORUMU
(Abdullah Gül’ün oyu ne olur tartışması) Benim başkasının oyuyla ilgili tahminde bulunmam nezaketsizlik olur. Kimseye oyunu sormadım. Ahmet bey (Davutoğlu) Meclis’te destekledi, biz yol arkadaşıyız, Ahmet bey sonradan dahil oldu ama Abdullah bey bu partinin kurucularındandır, dolayısıyla bizim yol arkadaşlığımız belirli bir süreye görev değildir, bu yol arkadaşlığı ahirete kadar gider, ahirette de yine yol arkadaşıyız. Zaman zaman hepimizin hataları yanlışları olur, ama hiçbir arkadaşımız bu yol arkadaşlığına bilerek ihanet etmemiştir, etmez de.
ÇÖZÜM PKK’NIN YOK OLUP GİTMESİDİR
(Kürt sorununda adım atılıp atılmayacağı) Bunu referandumla alakası yok. PKK’nın bölgedeki vatandaşlarımızın üzerindeki tehdidini, korkutmasını kaldırdık, vatandaş rahatladı. Eskiden de gidiyorduk, bırakın bayrağı dalgalandırmayı, bizi görünce içeri girip kapıyı kapatıyordu, onların şirretinden saklanacak yer arıyordu, bunlar bitti. Vatandaş bayrağı elinde teröre lanet okuyor. Onlara gelmeyin diyor. Çözüm nedir, terör örgütünü vatandaşımızla devletin arasından çıkarmaktır. Terör diye bir korkuyu hissetmemesidir. (Özgürlük alanlarının açılması) bunlar yapıldı zaten. HDP, Türkiye partisiyiz dedi, millet de destek verdi, ama ne oldu, hemen seçimden sonra biz sırtımızı Kandil’e yasladı, PKK sizi tükürükle boğar dedi, iki polisimiz şehit edildi, ondan sonra her şey değişti. İradeleri kendilerinde değil, dağın emrinde. Dağ karar verdi. Dağ ne diyorsa onu yaptılar. Eğer özgür iradeleriyle hareket etselerdi siyaset yaparlardı. Şimdi kendi iradeleri olmayınca, terör örgütünün bir anlamda esareti altına girince Türkiye’de siyaset yapamazlar. Belediyelerde hizmet için harcanacak paraları dağa gönderdiler. Onun için çözüm PKK’nın, her türlü terör örgütünün yok olup gitmesidir.
BURASI HRISTİYAN KULUBÜ MÜ?
(AB için referandum) Önce değerlendirilecek, konuşulacak referandumdan önce. Bu yol yol değildir, siz gerçekten AB’ye Türkiye’yi almak istiyor musunuz, istemiyor musunuz, bu konuşulacak, açık seçik. Burası bir Hrıstiyan kulübü mü, Müslüman bir ülkeyi bünyenize almak istiyor musunuz. Hepsi Papa’nın huzurunda uslu çocuklar gibi oturmuş dinliyorlar, bu görüntü bize uymaz, bizde laiklik var. Dini değerler eğer her şeyin üzerindeyse yönetimlerde bunun adına ne denir. Bizim de dini değerlerimiz başımızın üstünde ama dini değerlerle siyaset yaptığımız zaman işin içinden çıkamayız. Laikliğin özü budur. İnsan Müslüman olur, az inançlı çok inançlı olur, beş vakitini kılar kılmaz, inanmaz, bunların hepsi mümkün, bunlar bizim zati meselelerimizdir, bunu dayatmaya çalışırsak, toplumda huzur bozulur. Dini, mezhep konuları asla asla yönetim meselesi olmamalıdır. Böyle bir görüntü verilmemelidir. FETÖ bunun için başımıza geldi. Dini duyguları sömüre sömüre maalesef elde ettikleri bütün kaynakları ülkemizin düşmanlarıyla birlikte bu planları kurdular.
YÖNETMEYE HEVES ETMEYECEKLER
(Başka cemaat ve tarikatların güçlenmesinin tehlike oluşturabileceği sorusuna karşılık) Sonuna kadar katılıyorum. Biz mutlaka ve mutlaka bu acı tecrübeyi dikkate alıp gerekli tedbirlerimizi alıyoruz. Mecburuz almaya. Aksi halde başka bir alanda bu tekrar zuhur edebilir. Bunlar olacak ama meşru şekilde faaliyetlerini sürdürecekler, ülke yönetmeye heves etmeyecekler, çok güçlenince vay ben neymişim her şeyi yaparız hallederiz iktidarları değiştiririz, bir zamanlar medya yapıyordu, bunların olmamasının yolu güçlü iktidar ve istikrar, güven. Onun yolu da tek başına iktidardır.
KERKÜK’TE IRAK YÖNETİMİNİN YANINDAYIZ
Kerkük Türkmen yurdudur, Arapların Türkmenlerin itirazına rağmen bu kararı aldılar, bu kararın bir anlamı yok. Irak merkezi yönetimi karar aldı tanımıyoruz dedi. Burada bir alan genişletmek kabul edilebilir bir şey değil. Bu karar alınmadan önce de gerekli uyarılarımızı yaptık, sonra da yaptık, bu konuda Irak yönetiminin yanındayız ve bu alınan kararı doğru bulmuyoruz, düzeltilmesi gerektiğini söylüyoruz. Gerekirse başka araçlar da, BM falan da devreye girebilir. Irak başbakanıyla da konuştum, bu konuda Bağdat ile tamamen görüş birliği içindeyiz, yanındayız, bu oldu bittiyi, fiili durumu kabul etmiyoruz, Kerkük’ün demografik yapısını değiştirecek böyle bir kararı doğru bulmuyoruz. İran’ın da bu konuda gerekli net tavrı göstermesi gerektiğini düşünüyorum.
İZİN ALACAK DEĞİLİZ
Bölgede oldubittilere razı değiliz. Bu sorunu daha da azdırır. Parça parça olmuş bölge, oradan hayır gelir mi. Türkiye hiçbir zaman yalnız kalmaz, en büyük gücü kendisidir, coğrafi konumudur, biz bölgenin sigortasıyız. Türkiye izleyen değil, aktif olarak pozisyon alan, karar süreçlerine katılan bir ülke. . Hiçbir oldubittiye izin ermeyiz. Türkiye’ye gelecek tehdit ister içerden ister dışardan olsun gereken cevabı veririz. Kim kimi desteklelerse desteklesin fark etmez. Bizim canımızı yakacak, tehdit olacak her türlü unsurla baş edecek gücümüz var, kimseden izin alacak da değiliz. Fırat Kalkanı, 2 bin kilometrekarelik bölgenin teminat altına alınması ve sınırlarımızın güneyinde yeni bir terör oluşumunun önüne geçilmesiydi, onu tamamladık. Şu anda 60 bin Suriyeli gitti. Tabi oranın kapasitesi sınırlı. Tam bir siyasi çözüm olmadan çok insanın gitmesini beklemiyoruz. Astana ve Cenevre görüşmelerinde siyasi çözüm olması için BM’yi, diğer ülkeleri bir araya getiriyoruz. Bir çözüm oluşması için gayret ediyoruz
KILIÇDAROĞLU BİLİYORSA AÇIKLASIN
FETÖ’nün siyasi ayağı yok. Olanlarla ilgili temizliği yaptık, bizim bilmediğimiz bir şey var da Kılıçdaroğlu biliyorsa açıklasın. Üzülmez, kızmayız, ben yok diyorum, var diyorsa buyursun açıklasın, milletin kafasını karıştırmasın. Kimseyi korumayız, ister milletvekili olsun, ister babamın oğlu olsun, FETÖ’nün yanında olan kimseyi korumayız.
ÖLÜSÜ YA DA DİRİSİ BULUNACAK
(Adil Öksüz’ün bir diplomatik temsilcilikte olduğu iddiası) Aranıyor, bulunamayınca böyle iddialar gündeme geliyor, nerede olursa olsun bulunacak, ölüsü ya da dirisi.
FETÖ’NÜN TEZGAHI VAR
“Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın ABD’de tutuklanması) İlginç bir durum. Çok anlaşılır bir şey değil. Bu arkadaş 2014’den beri 7-8 kez gidip gelmiş, Rıza Zarraf davası başladıktan sonra da gidip gelmiş, o vakte kadar bir şey olmuyor, bu kez tutuklanıyor. Gerekçesi de Zarraf davası, İran’a para transferlerinde imzası olması, bu yeni bir şey değil ki, o zaman niye bir şey yapmadınız, burada da FETÖ’nün tezgahı var. Avukat tutuldu hukuki destek veriliyor. Biz de siyasi, diplomatik olarak ilgili makamlara bu işin yanlış olduğunu, dolayısıyla düzeltilmesi gerektiğini söylüyoruz.
YERSİZ, ANLAMSIZ, TALİHSİZ REKLAM
Yersiz anlamsız, insanları bir anlamda darbe günlerini hatırlatan bir takım ifadeler varmış, bir hesaplaşmadan söz ediliyormuş, abiler ablalar diye, bir takım yersiz laflar içeren ve zaten toplumda bir tedirginlik var, bunu tetikleyen maalesef talihsiz bir reklam. Hakikaten 1 Nisan şakası gibi geliyor insana. Ülker de yanlış olduğunu açıklamış. Bunlara herkesin bugünlerde daha sorumlu davranması lazım. Milletin duyarlılığına saygı duyulması lazım. Milletimiz çok diri, uyanık, en ufak bir hareketlenmede hemen arıyorlar, bizim birlikte izinler kaldırıldı aman dikkat edin. Bu da iyi bir şey değil. Acaba bu gece bir şey mi olacak korkusuyla insanları tedirgin etmeye hakkımız yok. Pensilvanya’dan mesajlar geliyor deniyor, kahve falı gibi bir şey. Bunlarla milletin kafasını yormaya gerek yok, bunların hepsi züğürt tesellisi. Biz nöbetteyiz, görevdeyiz, ama buna rağmen çılgınlığın bir mevzuatı, tarifesi yok, yapan olursa da karşılığını alır.
KILIÇDAROĞLU İLE KONUŞURUZ
(Kılıçdaroğlu ile bir araya gelip tartışır mısınız sorusuna karşılık) CHP bozuk plak gibi. Bunun bilinmeyen bir yönü yok ki, neyi konuşacağız. Ama 2023 hedeflerini, memleket meselelerini oturup konuşuruz. Hiç problem yok.