Sabah gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu’nun bugünkü yazısı 2015 için “alarm” derecesinde bir önem arzediyor. Oligarşik medyanın yeni “adam devşirme operasyonu”na dikkat çeken Babaoğlu, “Oligarşik medyanın elbette muhafazakâr gazeteciler için de bir paket programı var ve hiç sektirmeden uyguluyor. İtilmişlik duygusunu ortadan kaldıran sırt sıvazlamalar…” ifadesiyle çok önemli bir gerçeğin altını çiziyor. MEDYAGÜNDEM de geçtiğimiz gün “Kafamızda deli sorular” diyerek Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi’nin durumuna dikkat çekmişti. Babaoğlu işte önümüzdeki tehlikeyi çarpıcı biçimde ele aldı. Yazısı şöyle:
2015’E ADAM DEVŞİREREK Mİ HAZIRLANIYORLAR?
Öyle şeyler olmaya başladı ki, şu soruları kafaya takmamak imkânsız… Sermaye ve medya oligarşisi 2015 sonrası Türkiye’ye karşı cenahtan “adam devşirerek” mi hazırlanıyor?
Politik doğruculuk ve yapay bir Batıcılık çizgisi üzerinden yeni bir ekip mi oluşturulacak? Görünürde “Yeni Türkiye”yi savunan fakat eski menfaatlere hizmet eden bir ekip mesela…
Ama cevap aramadan önce arka plana ve insan ruhuna bakmamız gerekiyor.
Çünkü oligarşi zekidir.
Zengin bir hayat kültürüne sahiptir.
Sabırlıdır.
İnsanı tanır.
İNSAN PARADAN ÇOK SEVİLMEZ DUYGUSUNA YENİLİR
Hizmetine alacağı insanları (gazetecileri, kurum yöneticilerini, kanaat önderlerini ve yüksek bürokratları, vd.) önce şöyle bir tartar, tanır. Sonra çoğu zaman fazla zahmete girmeden överek ve severek diz çöktürür.
Bin kez yazıp çizdim: İnsan sanıldığının aksine, paradan çok sevilme duygusuna yenilir.
EN SEVDİKLERİ TİP BİRAZ ALKIŞLANINCA KENDİNİ KAYBEDENLERDİR
30 yıldır medyadayım.
Hep Cumhurbaşkanlarının ve Başbakanların uçaklarında seyahat etmek, davetlerinde boy göstermek sorun olarak gösterilmiştir.
Bu gazetecilerin işlerinin kamuoyunu etkilediği yolunda bir algı yaratılmıştır.
Böylece bir başka “seçilmiş gazetecilik” olayı gözlerden kaçırılır.
Kimse büyük sermayenin sunduğu beleş gezilerden, hizmete özel tatil programlarından, gurur okşayan davetlerden ve arkadaşlık tekliflerinden söz etmez.
Oysa kritik olan…
Ve on yıllar boyu ana akım medyanın zihniyetini inşa eden, gazetecileri sürekli kontrol altında tutmaya yarayan esas “operasyonlar” bunlardır.
İyi bilirim…
En huylandıkları tip onlara aldırmadan hayatın tadını çıkartan; onların havaalanı kitapçılarından edindikleri kültürel heyecana yüz vermeyen medyacılardır.
En sevdikleri tip de biraz alkışlanınca kendini kaybedenlerdir.
OLİGARİK MEDYANIN MUHAFAZAKAR GAZETECİLER İÇİN PAKET PROGRAMI
Şimdi gelelim esas güncel olana…
Oligarşik medyanın elbette muhafazakâr gazeteciler için de bir paket programı var ve hiç sektirmeden uyguluyor. İtilmişlik duygusunu ortadan kaldıran sırt sıvazlamalar…
“Hayat tarzı kültürü”nden tadımlıklar, yüksek mevkide görev imaları, “bu günler de geçecek, sonrası önemli” duygusu yaratmalar…
Tabii bir de fırsatı bulundu mu, tam sayfa bir söyleşi yapılır.
Gurur okşanır, nefs pohpohlanır.
O zaman gelsin muğlak bir demokratlık (!) çizgisinde paralelcilerle el ele tutuşmalar…
Hatta Gezi’ye çaktırmadan selam çakmalar falan…
Neyse, yazımı burada keseyim.
Siz söylediklerimi bir yana not edin, bakalım daha neler göreceğiz?
bunların cazibesine kapılan beyinsizdir. beyinsizlerin bize zaten faydası yok