Bir dizide mahkeme salonlarının duvarlarında yazan “Adalet mülkün temelidir” sözünün altında Atatürk’ün imzası görünmeyince kıyametler kopmuş. Kınayanlar mı istersiniz, twitter’da cikleyenler mi, “Eyvah! Ulu Önder’in bir sözü daha silindi” feryadını basanlar mı! Bir gazetemiz de üşenmeyip bunu manşetine taşımış.
Ne diyelim: Bu kadar cahillik ancak 2013 Türkiye’sinde olur.
Cahillik, çünkü bu sözün Atatürk’le hiçbir alakası yok. Kaldı ki Atatürk’ün de sahiplendiği yok. Nitekim kendisinden yaklaşık 1.300 (bin üç yüz) yıl önce söylenmiştir ve birazdan ispatlayacağımız gibi kesin olarak Hz. Ömer’e aittir. Üstelik de yanlış bir çeviri…
Sözün Arapça aslı “El-‘adlü esâsü’l-mülk”tür Türkçede ‘mülk’ kelimesi “Mahkeme kadıya mülk değil” deyiminde olduğu gibi genellikle taşınmaz (gayrimenkul) anlamında kullanılır. Oysa Arapçada devlet, düzen, ülke, egemenlik, iktidar, saltanat anlamlarına da gelir.
Dolayısıyla “Adalet mülkün temelidir” sözüyle kastedilen şey şudur: “Devletin veya düzenin esası adalettir.”
‘Esas’ kelimesi için seçilmiş olan ‘temel’ de yanlış bir karşılıktır. Bir devletin adalet temelinde kurulmuş olması önemli ama adalet sadece devlet binasının temel kısmında bulunmaz ki! Sözün sahibi olan Hz. Ömer’in anlayışına göre adalet bir devletin temelinde olduğu gibi çatısında da, yani her zerresinde vücut bulmalıdır. Temelinde adalet olup da çatısında zulüm yaşanırsa o binada adaletin varlığından söz edilebilir mi?
Şimdi bakalım “Adalet mülkün temelidir” sözü Hz. Ömer tarafından nasıl ve hangi bağlamda söylenmiş?