Lav silahının menşei
Ankara’nın merkezi… Hemen önünde otobüs ve minübüs durakları var. Adalet bakanlığına saldırının gerçekleştiği saatler kalabalığın görece azalmaya başladığı bir zaman dilimi.
Olayın meydana geldiği kapının duvarı, yan tarafta bulunan Başbakanlık binasına doğru uzanıyor. Yani 50 metre yukarıda Başbakanlık C kapısı bulunuyor. Erdoğan’ın kullandığı makam kapısı ile personelin giriş çıkış yaptığı A ve B kapıları binanın diğer tarafında, olay yerinden uzakta bulunuyor. Olayın meydana geldiği yerde Başbakanlık korumalarına, polislere rastlamanız her zaman mümkün. Aynı zamanda bir başka bombalı saldırıyla gündeme gelen Kumrulara uzanan yol kameralarla da izleniyor.
Olayın meydana geldiği yerin hemen çaprazında yer alan kritik bir kurum daha var. Genelkurmay Başkanlığı… Genelkurmay başkanlığının olay yerine yakın olan bahçe çitlerinin hemen arkasında muhafız birlikleri 7/24 nöbet tutuyor.
Adalet Bakanlığı’na bombalı saldırı işte burada yapılıyor. Saldırgan bakanlığa parça tesirli el bombasını atıp kaçıyor.
AK Parti genel merkezinin bulunduğu yer günün akşam saatlerinde tenhalaşıyor. Genel merkez binasının etrafı açık. Erdoğan AK parti’deyken üst düzeye çıkarılan güvenlik önlemleri, Erdoğan yokken normalleşiyor. Saldırı Başbakan AK parti’de değilken, yurtdışındayken gerçekleştiriliyor.
AK Parti’ye saldırı kullanılan silah ve verilen mesaj anlamında daha grift. Saldırıda lav silahı kullanılıyor. Saldırgan Erdoğan’ın makamının bulunduğu sekizinci katı hedef alarak lav silahını ateşliyor. Yedinci katı vuruyor. Daha sonra kaçmaya başlıyor. Kaçarken silahın ateşleme mekanizması ile bez parçaları bırakıyor. Bezlerin üzerinde DHKP-C yazıyor.
Yukarıda anlatılan detayların tümü şunu göstermeyi amaçlıyor: Çok güvenlikli bir yerde, Erdoğan’ın makam katına, çözüm sürecinde aktif rol oynayan Adalet Bakanlığına göstere göstere saldırıldı. Geride örgüt ismi yine göstere göstere bırakıldı.
Bunun mesajı açık.
Erdoğan’ın konvoyuna Kastamonu’da saldıranlar da makam odasına böcek koyanlar da lav silahıyla makam odasını hedef alanlar da aslında aynı şeyi söylemeye çalışıyorlar. “Güvende değilsin”, diyorlar. “Buraya kadar uzanabiliyoruz” diyorlar.
Adalet Bakanlığı’na saldırarak da “çok ileri gidiyorsunuz” mesajı veriyorlar. Çözümü, huzuru, demokrasiyi hedef alıyorlar.
“PKK susacaksa biz konuşmaya başlayacağız” mesajını da okumak gerekiyor.
Bununla ilintili kritik bir nokta var.
DHKP-C’nin son zamanlarda saldırılarını artırmasının nedenini sorgulamak gerekiyor.
Aslında bu Öcalan’ın neden çözüme yanaştığını da açıklıyor.
Bazılarının zannettiği gibi Öcalan’la yapılan bir pazarlık yok. Öcalan, kendisine bir şeyler vaat edildiği için çözümü istemiyor. Bir gizli gündem yok.
Aksine…
DHKP-C neden saldırılarını artırıyorsa Öcalan da aynı nedenle çözümün başarıya ulaşması gerektiğine inandı. İmralı, çözüm başarıya ulaşmazsa PKK’yı, bu yüzden her şeyini kaybedeceğini düşünüyor.
Çünkü başta Avrupa merkezli aktörler olmak üzere, üçüncü aktörlerin, PKK’yı dışarıdan dizayn ettiğine, iç dengeleri değiştirdiğine, örgütün kendi kontrolünden çıkmakta olduğuna, Suriye etkisinin örgüt içinde her geçen gün “arttırıldığına” şahit oluyor.
Öcalan bu yüzden çözüm fikrini kabullendi.
Bu yüzden PKK’nın silahsızlandırılması sürecine olumlu bakıyor.
DHKP-C de işte bu yüzden saldırılarını artırıyor.
PKK’yı yeniden dizayn eden yapılar, çözüm süreciyle birlikte PKK’nın devre dışı kalma ihtimalini göz önüne alıyor… DHKP-C’ye yöneliyor.
Adalet bakanı Ergin, saldırıda kullanılan bombaların menşeini tespit ettiklerini söyledi. Bombaların teknik menşei önemli değil, siyasi ve ekonomik menşei önemli.
ABD elçiliğine saldıran canlı bomba, boşuna Avrupa’dan gelmedi… Değil mi?
YAHYA BOSTAN/aktuel.com.tr