MEDYAGUNDEM.COM- Paralel ihanet ve casusluk örgütünün binlerce insanı illegal biçimde ve sahte isimlerle nasıl dinlediğinin çarşaf çarşaf belgeleri yayınlanıyor bugünlerde…
Paralel çete tarafından illegal biçimde dinlenen isimler arasında Aydın Doğan ve ailesi de yer alıyor. Öyle bir dinleme vakası ki, Aydın Doğan’ın vergi davasına bakan hakimi bile dinledikleri ortaya çıktı.
Oysa Aydın Doğan Gezi kalkışmasından bu yana tüm medyasını paralel örgüte teslim etti. Nerdeyse tüm kritik kadroları paralel örgüt elemanlarıyla doldurdu.
Belli ki Aydın Doğan o dinlemeler sonucunda paralel örgütün şantajıyla kucağa oturtulmuştu.
Aydın Doğan özellikle Radikal gazetesini resmen paralel ihanet çetesine tahsis edip, tetikçi gibi kullandırttı. Gazetenin başına da paralel tetikçi Eyüp Can’ı oturttu. O da gazeteyi milyonlarca dolarlık zararla batırdı.
Ancak Aydın Doğan tüm bunlara rağmen Eyüp Can ve onun doldurduğu paralel kadroları korumaya devam ediyor.
Eyüp Can terfi etmiş biçimde Doğan’ın gözde elemanı… Bülent Mumay isimli paralel tetikçi de aynen konumunu koruyor.
Aydın Doğan paralel çete tarafından dinlendiği de ortaya çıkmasına rağmen hala neden paralel örgüt kadrosuyla devam ediyor, merak ediliyor.
İşte tam da Aydın Doğan’ın dinlendiğinin ortaya çıkmasının ardından Doğan medyası cephesinden ilginç bir hamle geldi.
Paralel örgüte tetikçilik yapan Radikal’in internet sitesinde bugün resmen paralel örgütü infaz eden iki haber yayınlandı.
Haber paralel çetenin illegal dinlemeleriyle ilgiliydi.
İsmail Saymaz imzalı haberlerle paralel çetenin ipini paralel çetenin tetikçisi gazete çekti.
Tabii bu detay Aydın Doğan’ın paralel örgütle bağını kestiği şeklinde yorumlanabilir mi?
Bizce hayır.
Eyüp Can, Bülent Mumay ve diğer paralel kadrolar Doğan medyasında çalışmaya devam ettiği sürece Aydın Doğan “paralel örgüt medyası” yaftasından kurtulamaz.
İşte Radikal’deki “yetmez ama evet” dedirten haberler:
Müge Anlı ‘okul önünde uyuşturucu sattırmaktan’ dinlenmiş
Paralel operasyon’ kapsamında ortaya çıkarılan yasadışı dinleme kayıtları arasında ilginç bir detay göze çarptı. Müfettiş raporuna göre TV programcısı Müge Anlı önce “silahlı örgüt üyesi” olarak sahte bir isimle dinlenmiş. Anlı ikinci seferde ise “sokak satıcıları vasıtasıyla ilkokul önlerinde uyuşturucu sattıran bir çetenin üyesi” olarak dinlenmiş.
İstanbul Emniyeti’nde 2008-2013 yılları arasında yapılan hukuk dışı dinlemelere ilişkin hazırlanan polis müfettiş raporuna göre; tele-kulak mağduru isimler arasında, TV programcısı Müge Anlı da girdi.
Tutuklanan Emniyet Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in radarına yakalanan Anlı, 2009 yılında “Müge Öztekin” sahte adı ve IMEİ numarası üzerinden dinlendi. Dinleme gerekçesinde Anlı’nın “silahlı suç örgütü üyesi” olduğu ileri sürüldü. Üç ay sonraki uzatma kararında bu kez de, “sokak satıcıları vasıtasıyla ilkokul önlerinde uyuşturucu sattıran bir çetenin üyesi olduğu” ileri sürüldü. Bu evrakın altında da, Yılmazer’le birlikte tutuklanan Erol Demirhan’ın adı yer aldı.
ANLI’NIN ÖRGÜTÜ, SİLAHLI EYLEM YAPACAKMIŞ!
TV programcısı Müge Anlı hakkındaki ilk dinleme işlemi, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in 30 Haziran 2009 tarihli talebiyle gerçekleşti. Talep evrakında Anlı’nın adı “Müge Öztekin” şeklinde yazıldı. Anlı’nın ‘Şeref’ kod adlı O.K.’nin liderliğini yaptığı organize suç örgütünün üyesi olduğu örgüt içerisinde iki kişiyle bağlantılı olduğu iddia edildi. “Başta kamu personeli olmak üzere farklı bürokratik çevrelerle ilişki arayışına girdikleri” ileri sürülen bu suç örgütünün, “Kamu yararına hizmet eden dernek ve vakıfları da suç faaliyetlerinin ve gelirlerinin aklanmasında perdelemede kullanmaya çalıştıkları” savunuldu. Gelişimini tamamlamakta olduğu iddia elden bu suç örgütünün “Önümüzdeki dönemde kamu güvenliği ve huzurunu sarsacak silahlı eylemlere girişebilecekleri” öne sürüldü.
Yılmazer’in bu talebi, aynı gün işleme kondu ve İstanbul 14. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Rüstem Eryılmaz tarafından onaylandı.
ÜÇ AY SONRA UYUŞTURUCU SATICISI OLDU
Dinleme işlemi üç ay sonra bir daha uzatıldı. Bu kez Yılmazer’in yerine atanan İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan talep evrakını hazırladı. Yılmazer’in “silahlı suç örgütü üyesi” olduğunu iddia ettiği Anlı’yla ilgili suçlama, üç ayın bitiminde “uyuşturucu madde kaçakçılığı” iddiasına dönüştü. Demirhan’ın, yine “Müge Öztekin” sahte adıyla hazırladığı evrakı, yine Hakim Rüstem Eryılmaz onayladı. Anlı hakkındaki 29 Eylül 2009 tarihli talepte şu suçlama yöneltildi:
“Müge Öztekin ile irtibatlı oldukları, kimlikleri tespit edilemeyen başkaca şahısların, teşekkül halinde uyuşturucu nitelikli madde kaçakçılığı faaliyetleri içerisinde bulundukları, uyuşturucu maddelerin üretimi, sevkıyatı, dağıtımı ve satışı yoluyla elde ettikleri gelirleri aklamaya çalıştıkları ve sokak satıcıları vasıtasıyla ilköğretim ve lise çağındaki gençler ile çocuklara dahi ulaştırıldığı.”
‘ŞİKAYETİM YOK ANCAK MAĞDURUM’
Polis müfettişleri tarafından yapılan incelemeler sonucunda Müge Anlı’nın sahte isimle ve gerçek dışı bir suçlama ile dinlendiğinin belirlenmesi üzerine soruşturma başlatıldı. Savcı Okan Özsoy, 25 Mayıs’ta Müge Anlı’nın ifadesini aldı. Anlı, ifadesinde, “Öztekin” diye bir soy isminin hiçbir zaman olmadığını, suç örgütü lideri diye adı geçen O.K. ve iki kişiyi tanımadığını belirterek, şöyle dedi:
“Geçmişte de suç örgütleriyle irtibatım olmadı. Polisle herhangi bir dostluğumu ya da düşmanlığım bulunmamaktadır. Ancak yaptığım iş itibariyle polisi ve adliyeyi ilgilendiren konuları içerdiği için olabilir diye düşünüyorum. Başka da bir sebep aklıma gelmiyor. Ali Fuat Yılmazer’i tanımam. Ben kamuoyuna mal olmuş, Türkiye ’de en çok izlenen on programdan birini hazırlıyorum. Ben telefonumun neden sahte kimlik ve sahte isimle IMEİ numarası üzerinden dinlendiğine bir anlam veremedim. Şahsi bir şikayetim yoktur ancak mağduriyetim de söz konusudur.
Hakimler anlamasın diye IMEİ üzerinden 4891 kişi dinlendi
İstanbul Emniyeti’nde 2008-2013 yılları arasında hukuk dışı telefon dinlemelerini ele olan ek müfettiş raporu, bir skandalı ortaya çıkardı. Emniyet’in “hakimler kimin dinlendiğini anlamasın diye’ telefonların IMEİ numaraları üzerinden dinleme talebinde bulunduğu anlaşıldı.
İstanbul Emniyeti’nde 2008-2013 yılları arasında hukuk dışı telefon dinlemelerini ele olan ek müfettiş raporu, IMEİ skandalını ortaya çıkardı. Yapılan belirlemeye göre Emniyet, “hakimlerden gerçek kişilerin kimliğini gizlemek suretiyle yargıyı yanıltmak için” telefon makinelerinin kod numaraları üzerinden dinleme talebinde bulundu.
Bu şekilde, son beş yılda 4891 telefon numarası takip edildi. Bu kişiler arasında yer alan işadamı Aydın Doğan’ın da kullandığı telefon ‘Ahmet’ ve ‘Ahmet Doğan’ adlarıyla, Prof. Mümtaz Sosyal ise ‘Osman’ sahte adıyla, bugün polislere ilişkin operasyonu yürütmekte olan İstanbul TEM Şube Müdürü Mustafa Çalışkan ve TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ise sadece ön adıyla dinlendi. AKP Kayseri Milletvekili Sadık Yakut’un ise milletvekiliyken telefonlarının dinlendiği belirlendi.
‘AMAÇ, KİŞİYİ HAKİMLERDEN GİZLEMEK’
A. Turgay Alpman ve Selim Kutkan tarafından hazırlan Ek Tevdi Raporuna göre; yürütülen araştırmalar kapsamında İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi’nin 2008 yılından bu yana aldığı bütün dinleme kararları taranarak, Exell dosyası haline getirildi. İlk bakışta, çok sayıda vatandaşa ait telefonun İMEI numarası üzerinden dinlendiği tespit edildi. İstihbarat görevlilerinin, “İstihbarat programları kullanılarak, IMEİ numaralarının kimlere ait olduğu rahatlıkla öğrenilebilir” diye uyarması üzerine bir test işlemi yapıldı. Rapora göre; “Örnek birkaç karar aralığında bulunan iletişim numarası ile, İstihbarat personelince kullanılan program marifetiyle yapılan testte, kod adı verilerek IMEİ numarası üzerinden alınan mahkeme karar taleplerinin aksine, kararda geçen makine numarasında dinlenen şahsın numara, abone ve kimlik numarası bilgilerine rahatlıkla ulaşılabileceği” görüldü. Fiziki müdahale olmaksızın bir kişinin IMEİ numarasının tespit edilemeyeceği belirtilen raporda, “Mahkeme kararlarının alındığı dönem itibariyle mevcut istihbarat sorgulama programlarının kullanıldığı göz önünde tutulduğunda, kod adı verilerek gerçekleştirilen işlemlerin hakimlerden gerçek kişinin kimliğini gizlemek suretiyle yargıyı yanıltma amacı güdüldüğü” iddia edildi.
BEŞ YILDA 4891 KİŞİ
IMEI numaraları üzerinden yapılan 2008-2009 yıllarında arttığı ve 2010 yılından itibaren azaldığı ifade edildi. Verilen şemaya göre, 2008’de 805, 2009’da 1231, 2010’da 933, 2011’de 828, 2012’de 814, 2013’te de 280 kişi İMEI numarası üzerinden dinlendi. Toplamda 4891 kişi bu şekilde takibe alındı.
AKP’Lİ YAKUT VEKİLKEN DİNLENMİŞ
Yapılan inceleme sonunda ulaşılan diğer usulsüzlükler şöyle:
– GSM, sabit telefon, IMEI, ADSL ve elektronik posta adresleriyle ilgili iletişime müdahale talep ve karar yazılarında gerçek isimler yerine yargıyı yanıltmaya yönelik yanlış ve eksik isim bilgilerinin kullanıldığı, belirtilen tarihlerdeki teknolojik imkanlar ve istihbari veriler göz önüne alındığında şahısların gerçek kimlik bilgilerinin tespitinin kolayca mümkün olmasına rağmen iletişime müdahalenin yanlış ve eksik isim bilgileriyle müteaddit defa uzatılmasına devam edildiği saptandı.
– Mevcut İstanbul Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Mustafa Çalışkan, eski emniyet müdürleri Cevdet Saral, Avni Atilla ve Gürsel Fırat’a yönelik dinleme talep ve kararlarında gerekçe gösterilen suç faaliyetlerinin, “Ergenekon Terör Örgütü, Organize Suç Örgütü ve uyuşturucu madde kaçakçılığı” gibi farklılıklar göstermesi ve örtüşmemesi nedeniyle bu konuda tutarsızlık ve keyfilik olduğu saptandı.
– Bu taleplerde imzası olan personelin, “taleplerin içeriğindeki bilgileri bildikleri halde gerçeğe aykırı belge düzenledikleri ve uzatma karara talepleri de dikkate alındığında gerçeğe aykırı belge düzenlemeye devam ettikleri” belirlendi.
– AKP Kayseri Milletvekili Sadık Yakut’un dinlendiği dönem içerisinde milletvekili olduğu anlaşıldı.
– AKP Milletvekili Sadık Yakut ve eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden’in gerçek isimleriyle dinlendiği, fakat “bu şahıslar hakkında Ergenekon Terör Örgütü ile teknik takibe gerekçe teşkil edecek herhangi bir bilgi ve belgenin olmadığı” belirlendi. Aynı şekilde, aralarında gazeteci İbrahim Karagül’ün de olduğu üç kişi için “İllegal alanda faaliyet gösteren şahıslarla irtibatlı” olmak suçlamasına yeterli delil olmadığı ifade edildi. Keza araştırmacı Gareth Jenkins’in ADSL aracını Ergenekon iddiasıyla takibe yetecek bilgi ve belge bulunmadığı vurgulanırken, Jenkins’in Ergenekon soruşturmasına ilişkin operasyonların arkasında Fethullah Gülen Hareketi’nin olduğuna ilişkin rapor sunduğu iddia edildi. PKK üyesi iddiasıyla takip edilen E.B.’nin de MİT personeli S.B.’nin eşi olduğu kaydedildi. Raporda, “Şahısların yukarıda belirtilen eksik, yanlış veya uydurulmuş gerekçe ve bilgilerle alınan kararlar doğrultusunda iletişimlerine müdahale edildiği, telefonlarının dinlendiği, kayıt altına alındığı ve kamu görevlileri tarafından incelendiği” kaydedildi.
Sapık Gargamel Ali Fuat bunu ne diye dinledin! Hıı! Nazlı sence niye dinlemiş olabilir? Film izletmek bıkmadın mı lan! Gözüne kestirdiğini örgüt mensubu diye dinlemeye dinlemişte, hayatına girmiş mi onu tespit etmek lazım. Şu dinlenenlerin listesine bakım bay-bayan istatistiğini ortaya konsa belki bunun sapıklığı da ortaya çıkar. Bu işlerin sadece dinlemeyle kalmadığı belli, insanların hayatına girmeyi kendine görev edinmiş birinin sadece dinlemeyle yetineceğini tahmin etmiyorum. Nazlı sen diyorsun? Dinledikleri seçmece, yanlışlık yapma ihtimali 0!
Tabi bu arada hakimlerin önüne hep IMEİ numaraları gelmesi karşısında, yav bunların kolayca bilinen tlf numaraları varken, tespiti daha zor olan IMEİ numaralarını ned iye önümüze getiriyorsun dememeleri de çok ilginç değil mi?