Eskişehir-Ankara treninde kendisine hakarette bulunduğu iddiasıyla Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu hakkında şikayette bulunan Zahide Ceylan, hakkında komploculuk, provakotörlük, önceden tasarlayarak olay çıkarmak gibi yalan yanlış yazı ve haberlerin kaleme alındığını savundu.
Ceylan, avukatı Hayrettin Açıkgöz aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamada, “18 Haziran 2013’te Eskişehir’den Ankara’ya hızlı trenle dönerken ismini ve unvanını sonradan öğrendiği Metin Feyzioğlu ve arkadaşlarının hakaretlerine maruz kalmasının, yaklaşık bir ay sonra TBB internet sitesindeki basın açıklamasında ve bazı medya kuruluşlarındaki haberlerde yalanlar eşliğinde çarpıtılarak kamuoyuna aktarılması nedeniyle gerçekleri paylaşma zaruretinin hasıl olduğu” değerlendirmesinde bulundu.
“TBB sitesindeki basın açıklamasında, Feyzioğlu’nun olayı çarpıtarak, kendini aklamaya çalıştığını” öne süren Ceylan, Feyzioğlu’nun olay günü, basın açıklamasında iddia edildiği gibi sadece muhatabının değil, trendeki herkesin rahatlıkla duyabileceği yüksek sesle telefonda İngilizce konuştuğunu, yaptığının, Feyzioğlu’nun konuşmasına müdahale değil, sadece yüksek sesle konuşmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmekten ibaret olduğunu, basın açıklaması ile bazı haberlerdeki iddiaların aksine, Feyzioğlu’nun konuşmasını dinlemek için yer değiştirmediğini ifade etti.
Trenin hareketinden önce oturduğu yerin, gidiş istikametinin tersine olduğunu aktaran Ceylan, bu nedenle hareketten hemen sonra, aynı bölüm içindeki karşı koltuğa geçtiğini, kompartımanın da neredeyse tamamının dolu olduğunu belirtti.
“Dolayısıyla, daha önce tanımadığı Metin Feyzioğlu ve arkadaşlarını dinlemek için özel bir gayretinin kesinlikle söz konusu olmadığını” anlatan Ceylan, açıklamasında şunlara yer verdi:
“TBB basın açıklamasında, olayın hemen başında benim, Metin Feyzioğlu ve arkadaşlarına müdahale ederek, ‘Yalan söylüyorsun. Polis kimseye zarar vermiyor. Hem bunları söyleyeceksin hem de bizim yaptığımız hızlı trene bineceksin. Bunları söyleyeceksen kara trene bin’ dediğim ileri sürülmektedir. Bu iddia da gerçek dışıdır.
Gerçekte ise ben, muhataplarıma yüksek sesle konuşmalarından rahatsız olduğumu dile getirdiğim için hakarete maruz kaldım. Hatta Metin Feyzioğlu’nun yanındakiler hakaretle de yetinmeyerek üzerime yürümeye kalkıştılar; trenden derhal inmemi, görevliler tarafından indirilmemi istediler. Ben de bu koşullar altında savunma refleksiyle, muhataplarıma, ‘Trenden ben niye inecekmişim. Bu ülkeden ve devletten şikayetçi olan sizsiniz. O zaman devletin yaptığı trenden siz inin. Üstelik bu ülkede polis herkese ateş açıp öldürmüyor, yalan söylüyorsunuz’ biçiminde karşılık verdim. Hızlı trenden bahsederken de, bazı basın organlarının iddiasının aksine, ‘Bizim yaptığımız hızlı tren’ ifadesini asla kullanmadım.”
Ceylan, ilk defa olay günü gördüğü ve isimlerini de sonradan öğrendiği kişilerin, olayı çarpıtma uğruna kendilerine komplo kurulduğunu iddia etmelerinin trajikomik olduğunu dile getirdiği açıklamasında, “Sözde komploya en büyük delil olarak da yolcu listesinde adı geçen, ancak son anda seyahate katılmayan bir yönetim kurulu üyesinin de haberlerde isminin yer almasıymış. Bu iddianın kesinlikle tarafımızla ilgili olmadığını, polise verdiğim ifadede Metin Feyzioğlu dışında hiçbir ismin zikredilmediği ortadayken, bu isimlerin haberi yapan yayın kuruluşlarının haber kaynaklarınca bildirildiği anlaşılıyorken, böylesi boş dayanaklarla komik komplo teorileri üretmek basitliğine kaçmak, hakaretlerini ve hukuk tanımazlıklarını ortadan kaldırmayacaktır” ifadelerini kullandı.
Hakaret ve saldırılarla ilgili aynı gün suç duyurusunda bulunduğunu, olayın şimdi basına yansımasının kendilerinin dışında cereyan ettiğini ileri süren Ceylan, şunları kaydetti:
“Bu yaşananlar ve hakaretlere maruz kalmama rağmen hakkımda komploculuk, provokatörlük, önceden tasarlayarak olay çıkarmak gibi özellikle bazı basın kuruluşlarında birçok yalan yanlış yazı ve haber maalesef kaleme alınmış ve alınmaya devam etmektedir. Hatta sözü edilen kişilerin üstüme yürümeleri, trenden inmeye zorlamaları (Bu arada tren görevlisi araya girerek saldırıyı önlemeye çalışmıştır) ve hakaretlerine dayanamayan tanımadığım bir başka yolcunun ‘Siz ne yapıyorsunuz? Utanmıyor musunuz 3 adam tek başına bir bayana saldırmaya?’ şeklindeki uyarısı bile maalesef bazı köşe yazarları tarafından komplonun bir parçası olarak değerlendirilmiştir. Bu tür haber ve yazılarla ilgili de gerekli hukuki süreçler elbetteki işletilecektir.”