MEDYAGUNDEM.COM- 12 yıl sigortasız çalıştırdığı Mazlume K. kendisini mahkemeye verip hakkını çatır çatır aldığında, toplumun örnek aldığı ve kendisini insan hak ve özgürlüklerinin yılmaz savunucusu olarak gösteren Gülse Birsel’in boyaları dökülmüştü. Daha yanında çalıştırdığı bir insanın hakkını vermeyen biri nasıl olur da insan hak ve özgürlüklerinden söz edebilirdi?
Maalesef Türkiye’de başını Doğan medyasının çektiği “medya tiyatrosu”nda oluyor.
Çünkü tam bir ikiyüzlülükler kumpanyasıdır orası…
Türkiye’de hak ve özgürlük kavramlarını ağzına en son alacak insanlar sınıfına düşen Gülse Birsel, utanmadan ve dahi yüzü kızarmadan hak ve özgürlüklerden dem vuran yazılar yazıyor.
Malum bugünlerde Hürriyet gazetesi liselerdeki başörtüsü özgürlüğüne taktı.
28 Şubat darbe sürecinden alışık olduğumuz manşetleri atıyor.
Hürriyet yazarı Gülse Birsel de kafayı başörtüsüne takanlardan.
Bugün Hürriyet’teki köşesinde “Git patlat bu kafayı şimdi!” deyip başörtüsü özgürlüğüne dair yine ağzına hiç yakışmayan hak ve özgürlük laflarını alarak meseleyi ele aldı. Elitist bir aşağılama dolu yazısında haktan en son söz edecek kişi olan Birsel, lise öğrencilerinin başörtüsüne takıldı, yazısında ince ince başörtüsünü aşağıladı.
Gülse Birsel’de “hak” kavramı öyle sakil öyle pespaye durdu ki, akla hep yanında yıllarca çalıştırdığı bir işçinin hakkını ödemeyip de mahkemelik olan biri geliyordu.
“Birsel’in adaleti”ni ise Sabah gazetesinde geçtiğimiz aylarda Mevlüt Tezel şu çarpıcı yazıyla gündeme getirmişti:
Mazlume K., kendisini 12 yıl sigortasız çalıştırıldığı iddiasıyla iki yıl önce Gülse Birsel’e açtığı davayı kazandı. Birsel, Mazlume K.’yı yanında çalıştırdığı süre boyunca ödemediği tüm primleri SGK’ya yatıracak.
Toplumun örnek aldığı, sevilen bir sanatçının suçlu bulunması ne kadar acı. Üstelik dava iki yıl sürdü. Birsel, bu süre zarfında çalışanının hakkını ödeyebilirdi ama ödemedi. İnatla davayı kazanmayı bekledi. Yazık!
ELEŞTİRİLİNCE KOVDU
Oysa Gülse Birsel, köşe yazılarında insan hak ve özgürlüklerinin yılmaz bekçisiydi. Yapılan hak ihlallerini zekice yazılarla eleştiriyordu. Senaryosunu yazdığı dizilerde toplumsal olaylara yaptığı göndermelerle büyük alkış alıyordu.
Elbette Birsel, çalışanının hakkını gasp eden ilk insan değil ama haktan, adaletten bahsedip sonra da en yakın çalışanına kazık atması düşündürücü.
Birsel, senaryoyu geciktiriyor diye kendisini eleştiren Hümeyra’yı da ‘Yalan Dünya’nın kadrosundan çıkarmış. Demek ki Birsel’in eleştiriye de tahammülü yok!
DÜRÜST İNSAN OLMAK
Eleştiride sanatçılar genelde ön saflarda yer alır ama açın bakın üçüncü sayfa haberlerini, bütün usulsüzlükler hep onlardadır. Türk insanının temel sorunlarından biri de kendine karşı dürüst olmaması. Sosyal medyada, eş dost arasında vs. çoğumuz haktan, adaletten bahsederiz. Yapılan hak ihlallerini kıyasıya eleştiririz ama kendi kapımızın önünü süpürmeyi hep unuturuz!
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün araştırmasına göre; Türkiye’de her beş kişiden biri rüşvet veriyor. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) araştırmasına göre de; Türkiye işçi haklarını en fazla ihlal eden ülkeler arasında Kolombiya, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle birlikte aynı kategoride ve üst sıralarda yer aldı.
Birbirimizi kandırmayalım; dürüst, iyi, adil insan yetiştiremiyoruz ama eleştiriye gelince üstümüze yok!
bunlar zorla baş açmayı kendilerine hak gördükleri için, baş örtüsü özgürlüğünü anlayamıyor ve “zorla baş örtme” zannediyorlar mevzuyu, e tabi küfrün tek millet olma meselesi de giriyor devreye ve başlıyorlar veryansın etmeye,
asıl sorun şudur; küfür her durumda kenetlenebiliyor da biz neden yapamıyoruz bunu?