MEDYAGÜNDEM- Can Dündar, bugün Milliyet’teki köşesinde, bir gazetecinin nasıl “kalemşör”, nasıl bir “manipülatör” ve nasıl bir “psikolojik harp elemanı”na dönüştüğünün çarpıcı örneğini sergiledi.
Dündar, bugünkü yazısında “çarpıtma”nın, “malum medya”nın bugüne kadar yaptığı en büyük meziyet olan bir sözün başını kesip, bağlamından kopararak başka bir amaca alet etme müptezelliğini tüm pervasızlığıyla ortaya koydu.
Can Dündar gazetecilikte ne kadar alçalabilineceğini bir kez daha kanıtladı.
Yazısına Dündar şöyle başladı:
***
Başbakan, tırmanan şiddetin sorumlusunu buldu: Basın! Diyor ki:
“Biliniz ki yazdığınız her cümle onların (yani teröristlerin) arayıp da bulamadığı bir propaganda unsurudur. Ve bilesiniz ki biz de kendi defterimizin notları arasına bunları düşüyoruz.”
İlk cümle, bildik terane:
“Hükümetin işine yarayacak cümleler kurmuyorsan, teröristin safındasın demektir.”
O halde Şemdinli’de çatışmaların 40 kilometrelik alanda, 20 gündür devam ettiğini, devletin bölgede bir türlü hâkimiyet kuramadığını, çok sayıda yerleşim yerinin boşaltıldığını, valiliğin ilde 7 bölgeyi geçici askeri yasak bölge ilan ettiğini, Başbakan TV’de “Olağanüstü Hal’i kaldırdık” diye öğünürken orada olağanüstü bir savaş hali yaşandığını yazmayacağız, öyle mi?
Örgüt yararlanır diye hükümetin hatasını sergilemeyeceğiz, iktidar yandaşı kalemşorlar gibi “iliştirilmiş gazetecilik” yapacağız, göze girmek için pembe gazete basacağız öyle mi?
***
O CÜMLENİN BAŞINI NİYE KESTİN DÜNDAR?
Can Dündar’ın Başbakan Erdoğan’a atfettiği cümlenin bir başı vardı. Dündar o cümlenin başını belli ki bilerek alıntılamayarak, işine geldiği gibi yorumlamak için “karanlık kurgusu”na malzeme yarattı.
Oysa Başbakan Erdoğan, iki gün önce AK Parti Ankara İl Başkanlığı’nın Altınpark’ta düzenliği iftar programında yaptığı konuşmada, o cümleyi tam olarak şöyle kullanmıştı:
“Eğer şu güzel ülkemizde, şu 75 milyon vatan evladının, sorumluluğunu, mesuliyetini taşıyorsanız bölücü terör örgütünün propagandasını yapmayı bırakın ve onlarla ilgili yazdığınız her cümle, bilesiniz ki onların arayıp da bulamadığı bir propaganda unsurudur. Bu konuda hassasiyeti, devamlı hatırlatıyoruz, hatırlatacağız ama bilesiniz ki biz de kendi defterimizin notları arasına bunları düşüyoruz.”
Başbakan Erdoğan’ın medyaya yönelik itirazı terör örgütünün propagandasının yapıldığı yazılara ilişkindi. Can Dündar, ““Eğer şu güzel ülkemizde, şu 75 milyon vatan evladının, sorumluluğunu, mesuliyetini taşıyorsanız bölücü terör örgütünün propagandasını yapmayı bırakın…” ifadesini keserek, Başbakan Erdoğan’ı “yazı düşmanı” gibi göstermeye çalıştı.
“İlk cümle, bildik terane: ‘Hükümetin işine yarayacak cümleler kurmuyorsan, teröristin safındasın demektir.’” diyen Can Dündar, Başbakan Erdoğan bunu kasdetmediği halde, çünkü konuşmasının diğer ayrıntılarına bakıldığında yani bağlamı ele alındığında derdinin “PKK ağzıyla” yazı yazan, terör örgütünün “tetikçiliğine” soyunan gazetecileri hedef aldığı açıkça ortadaydı.
Ama Milliyet yazarı Can Dündar ne yaptı?
Başbakan Erdoğan’ın sözlerini çarpıtarak, “medya düşmanı” gibi göstermeye kalkıştı.
Dündar, “Son çıkışların tercümesi şudur: ‘Medya gruplarının Hükümet aleyhindeki yayınları kontrol altına alınmalıdır.’” yorumuyla da Başbakan Erdoğan’ın tam da sözünü ettiği terör örgütünün ekmeğine yağ çekme operasyonuna imza attı.
Milliyet yazarı, bugünkü yazısıyla “malum medya”daki “Ak Parti’yi indirmek adına PKK ile saf tutma ordusu”na adını “lejyoner” yazdırdı.
medyagundem.com
