MEDYAGÜNDEM- Nihal Bengisu Karaca, “muhafazakar kimliği”, “hakkaniyetli duruşu” ile birlikte, “ilkeli ve şaibesiz” bir medya profili olarak hep takdir edilesi yerde dururdu. Ta ki bugüne kadar.
Karaca tüm bu “masumiyetine” leke sürecek bir yazı kaleme alarak, ancak Fatih Altaylı türü gazetcilerin yapacağı bir işe imza attı.
Hiç uzmanı olmadığı bir konuya girip, patronunun çıkarlarını kollayan yazı yazarak, büyük itibar kaybetti.
Enerji gibi bir alanda kömür işletmeciliğini öven Karaca, yazısında bunu hiç de samimi olmayan bir gerekçeyle yaptı. “Patronum maden işinde diye değil patronumun maden işinde olmasının bu soruları sormaya engel olmaması gerektiğini düşündüğüm için, samimi olarak merak ettiğim için soruyorum” diye yazan Karaca, kömür madeni işleten patronu olduğu halde kömür işletmeciliğinin önemini anlatan bir yazının ne kadar samimi olamayacağının farkında olmalıydı.
Merak edilense Karaca’ya bugünkü yazısındaki temel bilgileri kim verdi. Ciner yönetim katından “sipariş” şüphesi uyandıran yazısıyla Nihal Bengisu Karaca, klişe tabirle gerçekten kaybetti.
İşte bir haysiyetli gazeteciyi de kendilerine benzeten medya düzeninin eseri: