MHP Genel Başkanı Bahçeli: “Teksaslı gelecek, biz gelemeyeceğiz öyle mi? Başika bekamızdır. İbadi ne diyor diye bakmayız. Musul, Kerkük, Telafer Türk yurdudur. Biz üst akıl falan tanımayız. Bu Türkiye’nin Meşru müdafa hakkıdır”
Terörle biteceğimizi, pes edeceğimizi, geri çekileceğimizi, kendi kendimizi yiyip tüketeceğimizi düşünüyorlar. Çok şükür ki bu aziz milletin şehitler tepesi boş değildir. Toprak yatacak erleri, bayrak tutacak neferleriyle vardır ve hıyanetin saflarını önünde sonunda dağıtılacaktır. Telim olup tavize yanaşacağımızı düşünen varsa beyni uyuşmuş demektir. Türk Milletini bölme, vatanını bölüşme hayallerini kuranların hevesi kursaklarında kalacaktır.
Halep ile Anadolu’nun kader çizgisi birbirine uzak değildir. Musul meselesine batılılar gibi bakamayız. Buralara binlerce kilometreden inmiş ülkelerin Türkiye’nin çağrı ve taleplerine kulak tıkaması aymazlıktır. Düne kadar huzur içerisinde olan coğrafyalara kanlı ambargo koyan zalim ülkelerin sahtelikleri, ayak oyunları çoktan bardağı taşırmıştır. Kimi zaman irtibat subayı görünümünde, kimi zaman manevi rehber edasıyla kendilerini gizlemişler, itilafları kaşımışlardır. Özgürlük ve demokrasi çığırtkanlarının önce bu değerleri özümsemesi vazgeçilmez bir ihtiyaçtır.
Tarihin bize yüklediği sorumluluklar vardır. Ve bu sorumluluklar ABD istedi, Almanya buyurdu diye yok sayılmayacaktır. Bu coğrafyanın yöneticilere yüklediği vizyon ve mükellefiyetler kaynak ve duruşunu elbette coğrafyadan alacaktır. Son vatanımızda yaşıyor olmanın bir jeopolitiği vardır ve asırlardır değişmemiştir. Başka başkentlerin çekim alanına paldır küldür girilmesi sadece komşu ülkelerle ilişkilerin kesilmesine yol açmayacak, bize bir vatan kaybettirecektir. İslam toplumlarının artık haçlı projelerinin zamanla genişleyen ablukasından sıyrılması çok ama çok elzem hale gelmiştir. Türkiye’nin çevresinden soyutlanması doğru olmadığı gibi mümkün de değildir.
Misak-ı Milli ile Musul ve Kerkük sevdasından vazgeçmeyeceğiz. Küdus’te yaraladılar Toroslarda durduk. Mekke’de vurdular Sakarya’da dirildik. Hayallerimiz, özlemlerimiz, kıblemiz, inancımız bir oldu. Böylece yakın coğrafyada her sokağa izlerimizi taşıdık. Buraları vatan bildik vatan yaptık.
Mescid-i Aksa’nın umutlarını yarım bırakarak ecdadımızın hedeflerini kalbimize iliştirip gerisin geriye Anadolu yollarına düştük. Cehalet çukurunda tepinenlerin, samana kazık çakma merakında olanların bu ifadeleri anlamasını beklemiyoruz. Türkiye’yi yönetenler bilsin, millet duysun inşaAllah maksadımız hasıl olacaktır.
Bir operasyon başladı. Irak’ın en büyük kenti olan Türkmen yurdu Musul’un DEAŞ tarafından 5 günde ele geçirilmiş ve canilerin kontrolüne geçmiştir. Türkiye’ye karşı ileri geri konuşan sömürgecilerin oyuncağına dönüşen Irak Başbakanı operasyonun ilk saatlerinde zafer vaktinin geldiğini duyurmuştur. Altını çizerek sadece Irak ordusunun gireceğini belirtmiş ve ülkemize hadsizce pozisyon hatırlatması yapmıştır. Bu politika Musul’u bir avuç çapulcuya bırakan İbadi ve yandaşlarını utandıracaktır. Bunlar hem kel hem foduldur. Türkiye’nin buraya sınırı 350 km’dir. Burayı müdafa etmek Türkiye’nin en tabi hak ve görevidir.
Bize göre Musul’dan DEAŞ’ın sökülüp atılması, Türkmen yurdunun asıl hak ve sahiplerine iade edilmesi kaçınılmazdır.
PKK DA OPERASYONA SOKULMUŞTUR
Saklamaya gerek yoktur. Musul operasyonunun başını ABD çekmektedir. 63 ülkeyi bulan rakamlarla bu sayı 30 bini bulmaktadır. PKKlı teröristler ve Şabi’ler de Irak ordusu görünümünde operasyona sokulmuştur. Bunları görmeyip “Türkiye gelmesin” çağrısı yapmanın mantığı celladına bağlanmış bir köleden farksızdır.
SIRTIMIZDAN HANÇERLENDİK
Türkiye’nin yardım eli uzattığı Ezidilerin sırtımızdan hançer salladığını görmemek için kör olmak gerekmektedir. İbadi kimin nam ve hesabına çalışmakta kime diyet ödemektedir? Türkiye’yi uzak tutma gayretleri kime hizmettir?
İBADİ İSTER KABUL ETSİN İSTER ETMESİN
Başika’ya TSK davet edilirken bir şey yoktu da şimdi mi oldu? Başika bekamızın kilit notkasıdır. Terk etmek boşaltmak faciaya neden olacaktır. Türkiye meşru müdafa hakkını kullanmak zorundadır. İbadi ister kabul etsin ister etmesin. Büyük devlet olmanın haysiyeti bunu gerektirmektedir. ,