MEDYAGÜNDEM- Milliyet gazetesi genel yayın yönetmeni Derya Sazak, “yaptım olducu” bir mantıkyla dün “Konu kapanmıştır” diye yazdı. Milliyet’e o notları kimin sızdırdığı sorusunun da pek ala bir gazetecilik olduğunu unutan Sazak, o sorunun peşinde koşanları da “kraldan çok kralcılık”la suçladı.
Ancak bugün Sazak’la aynı gruptan başka bir yazardan adeta “gazetecilik dersi” veren bir yazı geldi.
Reha Muhtar, o notların kimin sızdırdığının araştırılmasının ciddi bir gazetecilik faaliyeti olduğunu rahmetli Ufuk Güldemir örneği ile anlattı.
Muhtar şöyle yazdı:
(…)
Habertürk’ü kuran rahmetli kardeşim Ufuk Güldemir; “Okuyucu manşetlere ne olmuş diye bakar?.. Ben manşetler niye atılmış; diye bakarım…” derdi…
Normal bir gazete okuyucusunun olayların gösteriliş biçimlerinden gerçekleri kavrayamadığını, gazetenin esas öğretici tarafının hangi gazetenin neyi neden büyüttüğü veya vermediğinde düğümlendiğini söylerdi…
– “Bizim gibi gazeteciler, haberin ne dediğinden çok, satır altında ne söylemek istediğini anlamalılar…” derdi…
İmralı görüşmeleri hakkında Apo’nun çevresine anlattıklarının tutanakları ortaya çıktığında, “O tutanaklarda ne yazıyor” sorusu önemliydi elbet…
Ancak Ufuk Güldemir kardeşimin söylediği gibi “O tutanaklar niye ve kimin tarafından sızdırıldı, hangi amaçla sızdırılıyor?..” sorusunu sormalıydı esasen bir gazeteci…
Neden?..
Çünkü o sorunun cevabı, o haberin içeriğinin de bir parçasıydı da ondan…
O notların kimin tarafından sızdırıldığı da “barış görüşmelerinin büyük haberlerinden birisiydi…”
Çünkü barış sadece görüşme yapanların ne konuştuğundan ibaret değil, esas görüşme yapmayanların ne yaptığını da kapsıyordu…
Bu noktada görüşmelerin kimin tarafından sızdırıldığı, niye sızdırıldığı, sızdırmanın arkasında hangi odağın olduğu sorusu tutanaklar kadar büyük haberdi…
Hatta Ufuk Güldemir kardeşim için, “Gazetecinin bakacağı haber esas oradaydı…”
(…)
Derya Sazak, “Kim sızdırdı?” sorusunun araştırılmasından rahatsız olurken, Reha Muhtar aksini yazdı.
İlginçtir böylesi fikir ayrılığının Demirören grubu içinde olması da dikkat çekici.
Kısacası Derya Sazak’ın ilmek ilmek işlediği gazetecilik kariyerini bir “sızdırma operasyonu” ile kirlettikten sonra Reha Muhtar’dan gazetecilik dersi alması da işin başka bir ironik tarafı.
medyagundem.com