Özal Gerçekten Zehirlendi mi?
Cumartesi günü Zaman Gazetesi’nin manşeti gündemi belirledi: “Özal’ı radyoaktif maddeyle yormuş, zehirle öldürmüşler”.
Habere göreAdli Tıp’ın, Turgut Özal’ın naaşı üzerinde yapılan incelemede dışarıdan verildiği kesin olan dört zehirli madde tespit ettiği belirtiliyor: DDT (zehir), ağır metal, radyoaktif madde. Uzun vadede radyoaktif maddelerle vücudun yorulduğu, sonra böcek ilacı ile ani ölümün sağlandığı düşünülüyormuş.
Adli Tıp’tan bugüne kadar gelen duyumlar, yapılan incelemelere göre Özal’ın zehirlenerek öldürüldüğü yönünde. Büyük ihtimalle savcılığı da, bu iddialara yakın doğrultuda bir rapor sunulacak.
Böyle bir rapor beraberinde bazı soru işaretlerinin doğmasına neden olacak. Benim ilk aklıma gelenleri sıralayayım:
1-Turgut Özal gibi Türkiye’nin dengelerini sarsan, sıra dışı bir liderin bir suikaste kurban gitmesi mümkün. Birçok siyasi cinayetin işlendiği 90’lı yıllarda Özal’ın da ölümünün normal olmadığını düşünen biriyim. Ancak anlayamadığım bir şey var. Burnunun dibine kadar Kartal Demirağ gibi bir suikastçiyi sokarak öldürme imkanları varken neden zehirleme gibi zor bir yöntemi denemişler?
2-Özal’ın akut zehirlenme ile değil kronik zehirlenme ile öldürüldüğü iddia ediliyor. Yani zehir yavaş yavaş verilmiş. Bulgaristan ve Türki Cumhuriyetler gezileri sırasında da zehirlenmenin devam ettiği iddia ediliyor. Böyle bir suikast girişiminin içerisinde Çankaya’nın mutfağının, Çankaya çalışanlarının, doktorlarının ve işin en can alıcı yönü ise Özal ailesinden birilerinin bulunması gerekiyor. Böyle bir kapsamlı bir organizasyon size mantıklı geliyor mu?
4-Sürekli doktor kontrolünden yaşayan merhum Özal, yavaş yavaş, uzun bir süre içerisinde, acılı bir şekilde ölüme sürüklenirken, ailesinden, yakın çevresinden ve özel doktorlarından kimsenin dikkatini çekmemiş mi?
5-Turgut Özal 1987 yılında Houston’da kalp ameliyatı olmuştu. Kalp hastalığı dışında başka sağlık sorunları vardı ve Obezite sınırında yaşıyordu. Bu nedenle sürekli doktor kontrolündeydi. Yurtdışı gezilerine bile özel doktoru ile birlikte katılıyordu. Sürekli sağlık kontrolünde tutulan Turgut Özal’ın vücudundaki zehir neden tespit edilemedi?
6-Merhum Özal’ın cenazesi yerin 6,5 metre altındaydı. Mezar kazıldığında yer altı sularının cenazenin üzerini kapattığı gelen duyumlar arasında. Bazı adli tıp uzmanları Özal’ın vücudunda bulunduğu iddia edilen zehirin 20 yıl içerisinde çevresel etkenlerden karışmış olma ihtimalinin üzerinde de durulması gerektiğini söylüyorlar. Savcılığa sunulacak olan raporda bu ihtimal de göz önünde bulundurulacak mı?
7-Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç. Dr. Haluk İnce, raporun Aralık ayı içerisinde savcılığa verileceğini, savcı isterse bu raporu kamuoyu ile paylaşacağını söylüyor. Büyük bir gizlilikle sürdürülen bu incelemenin sonuçları henüz ortada yokken, kurulun çalışmaları kimler tarafından nasıl ve neden sızdırılıyor. Adli Tıp’ta, bu raporu sızdıranlar hakkında herhangi bir soruşturma yürütülüyor mu?
Kamuoyu Özal’ın zehirlenme sonucu öldürüldüğüne hazırlanırken beni asıl rahatsız eden yeni gözaltı dalgalarının, yeni mağduriyetlerin yaşanması ihtimali. Adli Tıp raporunun savcılığa sunulmasının ardından ilgili-ilgisiz yüzlerce kişinin gözaltına alınması ve bunun ardından yıllarca süren tutuklu yargılama süreci, yargının güvenilirliği konusunda yeni bir tartışmanın başlamasına neden olabilir.
Yazımın sonunda Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e bir çağrıda bulunmak istiyorum. Raporun güvenilirliği açısından, Adli Tıp dışında yurt içinden ve yurtdışından bağımsız bir kurulların mutlaka incelemesi gerekir. Adli Tıp’tan çıkan sonuç ne olursa olsun, bu yöntem izlenirse kafalarda oluşan soru işaretleri büyük ölçüde cevap bulacaktır.
İSA TATLICAN/MİLAT