CUMHUR UMUT YAZDI
MERKEZ BANKASI’NDAKİ PARALEL
Son günlerde sayın Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı ile birlikte bir takım üst düzey bürokratların derin bir nefes aldıklarını duyuyoruz. Özellikle de sayın Erdoğan tarafından faiz lobisine hizmet ettikleri gerekçesiyle eleştirilen bazı bürokratların yüzlerinde gülücükler açmış durumda. Faizi arttırırken beş puan arttıran ve bu sayede ülkenin özkaynaklarını faiz lobisine adeta hediye edenler Erdoğan başbakanlığı sürdürürken görevden alınmadıklarından olsa gerek; onun cumhurbaşkanı olacak olmasından son derece memnun gözüküyorlar.
Bazı üst düzey kripto paralel çete üyelerinin de adeta zil takarak oynadıklarını tahmin etmek hiç zor olmasa gerekir.
Göreve gelirken çalmadıkları kapı, aşındırmadıkları yol bırakmayan bürokratların kendilerini bu görevlere getiren sayın Erdoğan’dan kurtulmak istemesindeki mantığı anlamak asla mümkün değil.
İşgal ettikleri görevlere gelmek için araya koydukları adamlar el ele tutuşsalar buradan Ankara’ya yol olacak adamların bu görevlere atandıktan sonraki hal ve tavırları insani olmadığı gibi kamu yararına da değildir.
Bu kadroları elinde tutanların çok büyük kısmının dışarıdan yani hiçbir sınava tabi tutulmadan atanmış olması da işin diğer bir yönü… Sanki sayın başbakan bu adamları kendisine kafa tutmaları için özel olarak tespit etmiş ve bu kadrolara tayin etmiş gibi anormal bir durum var ortada…
Bu bürokratlar hakkında çok şeyler yazılıp çizilebilir ama biz en çok göze batan Merkez Bankası üzerinden giderek konuyu ele alalım isterseniz sevgili okurlar.
Başbakan çok haklı sebeplerden ve milli menfaatler gereği uzunca bir süredir Merkez Bankası’nın faiz politikalarını eleştiriyor. Normal demokratik memleketlerde hükümetle ters düşen Merkez Bankası’ndaki faiz kurulunun topluca istifa etmesi gerekir. Bizim ülkemizde istifa kurumu enayilikle eş değer görüldüğünden mi yoksa başka özel nedenlerden ötürü mü bilinmez ama kimsenin hükümet politikalarına ters davranışlar sergilemesi yüzünden istifa ettiği görülmemiştir.
Merkez Bankası başkanının basına çıkarak “Merkez bankaları bağımsızdır ve sayın Başbakan bize baskı yapıyor ya da işlerimize karışıyor” açıklaması ise sorunları çözmüyor. Merkez bankalarının bağımsızlığı hükümet politikalarından bağımsız hareket etmek değildir sevgili okurlar. Merkez bankalarının bağımsızlığı aynen yargıç bağımsızlığı gibi bir şeydir. Nasıl ki bir yargıç önündeki davalarda karar verirken siyasi, dini ya da bunlara benzer nedenlerle bir tarafın lehine olacak şekilde karar vermesin diye yargıçların bağımsızlığı ön görülmüş ise, Merkez Bankası para politika kurulları da kendilerine yakın olan işletmelerin lehine karar vermesin diye bağımsızdır. Para politikası kurulundan faizlerin artacağını öğrenen bir işletmecinin, herkesten önce davranarak, düşük faizden yüklü miktarda kredi alması diğer işletmelerin aleyhine bir durum yaratacaktır… Bu ve buna benzer bir sürü haksız kazanç kapısını kapatmak üzere Merkez Bankalarının bağımsızlığından bahsedilir. Bu sayede siyasi gücü arkasına alan işletmecilerin baskılarından da kurtulan Merkez bankaları milli menfaatlere en uygun olan tercihleri yaparak milli paranın değerini korumaya çalışır.
Bir ülkenin başbakanı tamamen milli menfaatler gereği olarak Merkez Bankası’na faizleri indirin demesinin arkasında art niyet arayanlar açık bir şekilde ifade etmeliyim ki ya bu işi bilmeyenlerdir ya da kasten bu şekilde davranıyorlardır. Paralel çetenin her yeri ve kurumu işgal ettiğine dair basında her gün onlarca farklı haberler okuyoruz.
Gezi Parkı eylemleri, 7 Şubat ve 17-25 Aralık darbe teşebbüsleri ile Erdoğan hükümetini deviremeyen Haçlı ittifakı ülkeyi finansal bir krize sokarak Ak Parti hükümetini devirmeye teşebbüs ettiklerine dair iddia boş bir iddia değildir. Bir ülkenin başbakanı milli menfaatler gereği faizlerin indirilmesi gerektiğini iddia ederken o ülkede faizler inmek yerine beş puan arttırılıyorsa kimse kusura bakmasın bu iddiaların üzerine gitmek zorunluluğu doğmuştur.
Merkez Bankası’nda faiz oranlarını tespit etmekle mükellef para politikası kurulundaki bazı bürokratların bankacılıkla uzak yakın bir irtibatının olmadığı söyleniyor. Öyle ki; bir üyenin ilk okullarda sorulan basit faiz problemlerini çözemeyecek kadar faiz konusunda bilgisiz olduğu ifade ediliyor. Bir kişiyi faiz hesaplama konusunda hiçbir bilgisi yok diye eleştirmeyi doğru bulmuyorum ama bu kişi ülkenin milli menfaatleriyle doğrudan alakalı olan Merkez Bankası baz faiz oranlarını tespit ettiğini duyunca insanın aklı duruyor. Düşman ya da rakip devletler bir ajan yerleştirip ülkeyi krize sokmaya çalışsalar emin olun böyle bir adamı bu kurula sokamazlar sevgili okurlar!!!
Bahse konu para politikası kurulu üyesinin sosyolog olduğunu duyunca daha da şaşıracaksınız eminim. Hiçbir etkileyici kariyeri olmayan bu üyenin en büyük başarısının, şu an sayın başbakana ve hükümete muhalefet eden çetenin ekmeğine yağ sürenlerin çıkarttıkları dergilerde birkaç yazı neşretmiş olduğunu öğrenince taşlar yerine oturuyor değil mi sevgili okurlar.
Sayın Başbakan’a kafa tutan para politikası kurulu üyelerinin hiçbir sınava girmeden atanabildiklerini öğrenince kafamız iyiden iyiye karışmış durumda. O zaman sen neyine güveniyorsun be arkadaş da ülkenin başbakanına kafa tutuyorsun ve biz bağımsızız diyebiliyorsun? Sen görmüyor musun hükümeti devirmek için darbe tezgahlanıyor ve başarılı olamıyorlar…Neden bir de sen hükümeti zora sokmaya çalışıyorsun? En önemlisi de seni sınavsız ve koşulsuz atayan bu hükümet aleyhine kararlar alırken hiç mi vicdanın sızlamıyor?
Sayın Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasıyla rahat nefes alacaklarını düşünen bu bürokratlar iyi bilsinler ki paralelle gelen paralelle gider… Erdoğan’ın başbakan ya da cumhurbaşkanı olması sizin açınızdan hiçbir şeyi değiştirmeyecektir…
