MEDYAGUNDEM.COM- Mesele “renk” tartışması olunca hayatın renklerini en iyi keşfeden yazar Haşmet Babaoğlu topa girmeyecek de kim girecekti?
“Merdiven boyacıları”nın ruhlarının kapkaralığını kim daha iyi gösterebilirdi?
Babaoğlu merdiven boyama tartışmasına gerçek anlamda “renk” kattı.
Kim Babaoğlu’ndan başka şu soruyu sorabilirdi:
“Yahu, arkadaşlar bir sorun kendinize… Hayatınıza renk gelsin diye ara sıra kaçtığınız Paris’te Monmartre’daki gri merdivenleri pek renksiz bulduğunuzu bir Fransız’a söyleyebilir misiniz?”
Kim Ertuğrul Özkök provokatörünü böyle deşifre edebilirdi:
“Kala kala ana akım medyanın meşhur “pop sosyolog”una kaldıkları ve o da bu tayfayı sürekli gaza getirdiği için Cihangir’in, Nişantaşı’nın, Bağdat’ın kendilerine söyledikleri yalanlar boylarını aştı!”
Babaoğlu’ndan devam edelim:
Alın elinize fırçayı boyayın boyadığınız kadar!
Bakıyorum da, sadece “direniş ruhu”yla olmuyor! Biraz sanat da gerekiyor tabii; incelik, samimiyet gerekiyor!
Kim bilir, “eylem”in şehir dokusuna uygun düştüğü yerlerde insanlar belki ortaya çıkan görüntünün arkasındaki siyasal hinlikleri umursamazlar da, renklerin tadını çıkartırlar.
Fakat ne olur, herkesi kör, âlemi sersem sanmayı bırakın artık!
“Merdivenleri niye boyuyorsunuz, bize sordunuz mu?” diye size çıkışanlara hemen “ruhu gri insanlar” yaftasını yapıştırmayı; “kasvetli bir hayata karşı rengârenk bir geleceğin temsilcileri”ymiş havasını takınmayı bırakın.
Hiç inandırıcı olamıyorsunuz!
***
Halkın dünyası gri falan değil! Sizsiniz gri olan.
Halk gri olduğunda, sizinki simsiyah!
Şunun şurasında kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz.
Azıcık efkârlanınca “hayatının gerçekte ne kadar renksiz, etrafındaki her şeyin ne kadar yapay” olduğundan şikâyet edip sızlanan kim?
Bağcılar’dakiler mi?
Hayır! Sizsiniz o!
O halde söyleyin…
Siz mi öğreteceksiniz gökkuşağındaki renkleri?
Gelin, etrafa renk satma siyasetinden vazgeçin!
Tamam! Akışkan modernizm, tüketim canavarını besleyip duran kapitalizm, gitgide yayılan bağnazlık, güvensiz toplum…
Hepsi canımızı sıkıyor, içimizi karartıyor. Tamam!
Fakat istediğimiz şey renk ise sokaktan gelmez. Önce içerden bir “canlanma” gerekiyor.
Gerçekten özgürlükçü bir ruh yani…
İyi de, ilkokul ezberinden bozma politik sloganlarla mümkün mü bu!
Ne gezer!