İstiklal Marşı’nın yazarı Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı Kuran-ı Kerim mealinin üçte birlik bölümü uluslararası uzmanların da katılımıyla tartışmaya açılıyor. Mealin yayınlanmasını sağlayan Prof. Dr. Recep Şentürk, meal yazım sürecinin Mısır’a kadar uzanan hüzünlü hikayesini anlattı.
Başakşehir’de düzenlenecek sempozyum öncesinde açıklamalar yapan Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi (FSMVÜ) Medeniyetler İttifakı Enstitüsü (MEDİT) Müdürü Prof. Dr. Recep Şentürk, Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak Mısır’a kadar uzanan hüzünlü bir hikayeyi barındıran mealin, Mehmet Akif Ersoy tarafından ‘Türkçe ibadet’ endişesiyle Türkiye’ye getirilmediğini anlattı.
Zeytinburnu’ndaki Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi yerleşkesinde düzenlenen toplantıya Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal ile mealin yayınlanmasını sağlayan ilahiyatçı Recep Şentürk katıldı. Başkan Uysal, herkesin unuttu ve kaybolduğunu düşündüğü bir eserin yeniden gün yüzüne çıktığını belirterek, hukuki ve teknik tartışmalar yanında bu süreç içinde geçmişte hangi olayların yaşandığının da gözardı edilmemesi gerektiğini dile getirdi.
Direnen Meal sempozyumda masaya yatırılacak
”Direnen Meal Mehmet Akif Meali Uluslararası Sempozyumu” kapsamında düzenlenecek oturumlar, 6 Nisan’da Başakşehir’deki Çınar Kongre Merkezi’nde, 7 Nisan’da FSMVÜ Medeniyetler İttifakı Enstitüsü’nde gerçekleştirilecek.
Sempozyumda, Mehmet Akif Ersoy’un Kur’an-ı Kerim meali, 2 gün boyunca yurt içi ve yurt dışından katılımcılar tarafından edebiyat, ilahiyat ve düşünce tarihi açısından ele alınacak.
Akif’in kaleme aldığı meal’i yayına hazırlayan ilahiyatçı Recep Şentürk, meal’in yayına hazırlanma ve yayın sürecine ilişkin bilgi verdi. Şentürk, 1925 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, yabancı kaynaklarca hazırlanan Kuran-ı Kerim meallerine karşı otorite bir isim tarafından ve herkesin üzerinde görüş birliği edebileceği bir meal yazılması için harekete geçtiğini anlattı. Görevin, herkesin ortak kanaatiyle Akif’e verildiğini anlatan Şentürk, Akif’in de bu meal için 1926 yılında Mısır’a gittiğini söyledi. 7 yıl boyunca meal üzerinde çalışan Akif’in, rahatsızlanarak Türkiye’ye dönmek zorunda kaldığını anlatan Şentürk, o sıralarda Türkiye’de yaşanan ‘Türkçe ibadet’ tartışmalarından rahatsız olarak yazdığı meali Türkiye’ye getirmediğini şu sözlerle anlattı: “Bir tarafta bazı insanlar ‘Türkçe ibadet edilsin, Türkçe Kuran okunsun’ projeleri yapıyorlar. Bunu da bu işe asla razı olmayacak olan birisini yaptırmak istiyorlar. O adam da (Akif) bunu yapmamak için direniyor. Bu işe girişen başka insanlar da var. Ama onların yazdıkları mealler halk tarafından kabul görmüyor. Akif, Mısır’dan ayrılırken dostu Yozgatlı İhsan Efendi’ye teslim ediyor. Diyor ki, ‘eğer iyileşir geri dönersem birlikte yayınlarız, ama dönemezsem tehlike görürsen meali yakarsın.’ Yozgatlı İhsan Efendi, Akif’ten sonra meali muhafaza ediyor” dedi.
İhsan Efendi’nin de eseri, oğlu Ekmelettin İhsanoğlu’na teslim ettiğini belirten Şentürk, mealin 1956-57 yıllarında yazılan daktilo notlarının 1988 yılında kendisine ulaştığını kaydetti. Şentürk, notların uzun yıllar kendisinde kaldığını ve dönemsel olumsuzluklar yüzünden yayınlamayı düşünmediğini anlatarak bazı dini otoritelerle görüşerek, istişare ederek eserin yayınlanıp yayınlanmaması konusunda görüş aldıklarını ifade etti. Şentürk, Hayrettin Karaman ve Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Raşit Küçük ile görüştüklerini ve eserin yayınlanmasına karar verildiğini anlattı.
Şentürk, mealden elde edilecek gelirden ne yayınevinin ne de kendilerinin pay almayacağını ve tamamının hayır için kullanılacağını ifade etti. Eserin Kuran-ı Kerim’in 3’te birinin meali olduğunu, bunun bir eksiklik olduğunu kabul ettiklerini ancak, eldeki eserin de başlı başına önem arz ettiği için yayınlanmasına karar verildiğini dile getirdi. Şentürk, Akif’in mealin yazımı sırasında kendisi için önemli olan şiir yazmayı bile bıraktığını ve kendisini sadece meal yazımına verdiğini söyledi.
Hazırlanan Kuran-ı Kerim meali, iki ayrı kitap olarak yayınlandı. Bir nüshada genel okuyucu için hazırlanan meal bulunurken, diğer nüshada metinlerin orijinal metinlerin tamamı bulunuyor.
Meal üzerinde tartışmaların yapılacağı ve yurt dışından gelecek uzmanların da katılacağı sempozyum 6 Nisan 2013 Cumartesi günü Başakşehir’de başlayacak.
24 YIL BİR ÇEKMECEDE SAKLANAN MEAL
Şentürk, mealin kopyasını 24 yıl evinde sakladığını anlatarak, ”Mealin tamamının birinde olabileceğini düşündüm. Ancak kimsede çıkmayınca, insanlar bundan istifade etsin istedim. Bu konuda uzman olan hocalarımıza da danıştıktan sonra bu meali bastık. Mealin ona ait olmadığı yönünde düşünceler var. Ama bu mealin Akif’e ait olduğunu gösteren çok güçlü ve somut deliller var. Evet, orijinal nüshası vasiyeti üzerine yakılmıştır. Ancak öncesinde Diyanet İşleri’ne, Elmalılı Hamdi Yazır’a ve birkaç dostuna nüshalar gönderilmiştir. Hatta meali değerlendiren Yazır’ın eser hakkında görüşleri de vardır” diye konuştu.
Basılan eserin, Kur’an-ı Kerim’in üçte birlik bölümünün mealini kapsadığını aktaran Şentürk, ”Kur’an-ı Kerim’i son derece sade bir dille çeviren Akif’in bu önemli eserinden Müslümanların mahrum kalmasını istemedim. Dileyen, geri kalanını diğer tercümelerden okuyabilir. Bu meali yayınlamadan önce tabii Akif’in vasiyetine saygısızlık edilip edilmeyeceğini de düşündüm. Bu konuda uzman olan hocalardan aldığım görüşler sonucunda bu mealin yayımlanmasına karar verdim” ifadelerini kullandı.
“ÖMRÜNÜ VATANINA VE MİLLETİNE ADAYAN ADAM”
Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal da belediyelerin bütün toplumsal ihtiyaçlara cevap vermesi gerektiğini söyledi.
Mehmet Akif Ersoy’un anılmasına katkı sağlamayı önemsediklerini ifade eden Uysal, ”Mehmet Akif, ömrünü vatanına ve milletine adayarak tamamladı” dedi.
Uysal, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealini hazırlaması istenen Ersoy’un, bu görevi daha sonra kendi iradesiyle yerine getirmekten vazgeçerek meali yayımlatmadığını ve yarım kalan çalışmasının da imha edilmesini istediğini kaydetti.
Zamanla insanların çalışmanın tamamen yok olduğunu düşündüğünü aktaran Uysal, bu nedenle mealin Mehmet Akif Ersoy’a ait olup olmadığı konusunda tartışmaların çıktığını dile getirdi.
Uysal, bu konuda geçmişte yaşananlar hakkında bilgi sahibi olunması ve bilinmeyenlerin ortaya çıkarılması için sempozyumu düzenlediklerini ifade etti.
İnsanların, geçmişte yaşananları birlikte değerlendirerek, ortak paydada buluşabileceğine işaret eden Uysal, ”Herkes fedakarlık ederse geçmişteki düşüncelerini yeniden gözden geçirip düzeltebilir” dedi. (Cihan, AA)