Ergenekon operasyonunu başlatan Savcı Zekeriya Öz’ün Ergenekon davası devam ederken Tuncay Güney’in dosyasını ‘resmi’ bahanelerle mahkemeden kaçırdığı ortaya çıktı. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’ün de talimat vererek dosyayı istediği belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen Ergenekon kumpası soruşturması kapsamında Tuncay Güney hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Kumpası araştıran savcılar ilk adım olarak Güney’e yakalama kararı çıkarırken eski Ergenekon savcısı Zekeriya Öz ise Güney’le ilgili evrakları çeşitli bahanelerle mahkemeye göndermemişti.
DEŞİFRE ETMEYELİM İTİRAFI
Aydınlık gazetesinden Sezim Özadalı’nın haberine göre; Zekeriya Öz, 27 Kasım 2008’de mahkemeye yazdığı yazıda “Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen soruşturmanın gizli olması, suçun örgüt suçu olması, delil karartma şüphesi sebebiyle hakkında soruşturma yapılan kişilerin isminin deşifre olma ihtimaline binaen göndermediğini” söyledi.
Ergenekon Mahkemesi, 15 Aralık 2008’de Tuncay Güney’le ilgili soruşturma dosyasını istedi. Öz, yine devreye girerek bu sefer “gizlilik kararı” olduğunu öne sürerek dosyayı mahkemeye göndermedi. Öz, yazısında “Dosya şüphelisi Tuncay Güney’in yurtdışı ifadesinin alınmasına yönelik çalışmalar yapılmakta ve soruşturma dosyasının gizlilik kararının bulunması ve adı geçenin soruşturma işlemlerine halen devam edilmekte olduğundan dosya gönderilememiştir” dedi.
KÖKSAL ŞENGÜN’DEN MANİFESTO
Zekeriya Öz’ün Güney’in dosyasını bahaneler öne sürerek göndermemesi üzerine dönemin Ergenekon Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir yazı gönderdi. Şengün, dosyanın gönderilmemesi halinde Öz hakkında kanuni işlem başlatılacağını söyledi. Şengün, manifesto niteliğindeki yazısında şunları dile getirdi: “Öncelikle her ne kadar Tuncay Güney yargılaması devam etmekte olan dosyamızda sanık değilse de, bu kişi ile 2001 yılında yapılan mülakatın tam çözümünün dosyamızın ek klasörlerinde bulunması, bu kişinin dosyamız sanıkları hakkında ve iddianameye konu terör örgütü hakkında birçok beyanının mevcut olması dikkate alındığında, Tuncay Güney ile ilgili soruşturma dosyasının yargılanması devam eden dava ile ilgisinin olduğu ve kovuşturmaya katkısının bulunacağı açıktır.”
‘GEREKÇENİZ MAHKEMEMİZİ BAĞLAMAZ’
Savcıların, Anayasa gereği mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğunun altını çizen Şengün, “Mahkememizde görülmekte olan dava ile fiili ve hukuki irtibatı kuvvetle muhtemel olan soruşturma dosyasının gizliliği gerekçe gösterilmesinin mahkememizi bağlamayacağı, kaldı ki hiçbir bağ bulunmayan bir soruşturma dosyası hakkında bile, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması temel görevi olan mahkemelere karşı soruşturmanın gizliliği ilkesinin ileri sürülemeyeceği açıktır. CMK 153/2 maddesi gereği soruşturmanın gizliliği kararını veren makam savcılık değil mahkemedir. Doğal olarak bu konudaki takdir hakkı da mahkemeye aittir. Soruşturmanın gizliliği ilkesi konusundaki duyarlılığın birçok konuda savcılık kararlarını onama konumunda bulunan mahkeme tarafından bihakkın gösterileceğinin her türlü izahtan vareste olduğu mahkeme tarafından yazılı olarak istenilen bilgilere cevap verilmesinin bir zorunluluk olduğu aksi durumun kanuni sorumluluk doğuracağı göz önünde bulundurulduğunda 22 Aralık 2008 tarihli yazınız iade edilmiştir. Mahkememiz tarafından 15 Aralık 2008 tarihinde gönderilen yazımıza yanıt verilerek soruşturma kapsamı hakkındaki işlemler yürütülen Tuncay Güney ile ilgili kısmın gönderilmesinin temini rica olunur” açıklamasını yaptı.
ETKİN PİŞMANLIKTAN YARARLANSIN!
Ergenekon davasının 27 Ağustos 2010 tarihli duruşmasında Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, taleplere ilişkin mütalaasını açıkladı. Savcı Pekgüzel, Tuncay Güney’in soruşturmanın başlangıcında bilinmediğini ve şüpheli olarak yer verilmediğini kaydetti. Pekgüzel, “Yapılan soruşturmada Tuncay Güney’in 2001 yılından sonra da örgüt ile ilişkisini devam ettirdiğine dair delil bulunamamış, ayrıca 2001 yılındaki anlatımlarından dolayı örgüt hakkında bilgi verdiği, bu şekli ile hakkında pişmanlık ya da kanuni indirimlerinin uygulanma ihtimali bulunduğu değerlendirildiğinden hakkında yakalama kararı istenilmesi düşünülmemiştir” demişti.
İşte o yazışmalar: