Yeni Şafak yazarı Cem Küçük medya dünyasını sarsacak çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Doğan medyasındaki son değişim haberlerinden, Aydın Doğan’a uyarıya, medyanın büyük loserlarının kalbine indirecek haberler, tam bir cümbüş vardı yazısında.
İşte o yazı:
NE DEDİYSEM O!
30 Mart öncesi yazdığım yazılara bakılırsa ne söylediysem harfi harfine çıktığı görülür. Zaten o zamanlar ben bunları yazdığımda dalga geçenler şimdi ikide bir beni arayıp yakın gelecekte neler olacağını sorup duruyorlar. 30 Mart’ın hemen öncesinde yaşanacak hezimeti gören Turgay Ciner ilk iş olarak Eski Türkiye kalıntısı genel yayın müdürü Fatih Altaylı’yı tasfiye etmişti. Ben ise Altaylı’nın Habertürk yönetiminden kovulacağını çok önceden yazmıştım.
ALTAYLI GİBİLER YAKINDA YOK OLACAK
Altaylı gibilerin Yeni Türkiye’de bir konvertibilitesi kalmadı. Altaylı konvertibıl kalmak için aslında nefret ettiği Başbakan Erdoğan’a inanılmaz yalakalıklar yaptı. Ama Yeni Türkiye’de inanmadığı halde yalakalık yapanlar değil dava adamları itibarlıdır. Altaylı’nın varlığı ile yokluğu bir artık.Yakında yaşayıp yaşamadığının bile kimse farkında olmayacak. Derya Sazak ne hale düştüyse o da aynı hale düşecek. Sazak da Başbakan’a Fehmi Koru ile beraber zamanında çok yalakalık yapmıştı.
FEHMİ KORU’NUN ORGANİZASYONUYLA TRT’DEN HAMUDUYLA GÖTÜRENLER
Yanlarında da şimdi paralel örgütün emrine girip kendini bitiren Eski Türkiye liberali akademisyen Mustafa Erdoğan vardı. Fehmi Koru’nun organizasyonuyla TRT’den hamuduyla para götürdüler. TRT’den para götürürken Başbakan’a tam gaz yalakalık şimdi ise hep beraber düşmanlık yapıyorlar. İşte Eski Türkiye modeli budur… Bütün bu loser isimler kendi şahsi kibirlerinden ve kariyerlerinden başka bir şey düşünmüyorlar. Hepsi de itibarını kaybetti ve bittiler. Yarın hepsi gidip kendilerine uygun aday olan şahsi kariyerinden başka derdi olmayan İhsanoğlu’na oy verecek. İhsanoğlu da hiçbir değer ve ilkesi olmayan bir Eski Türkiye şahsiyeti. Bana göre Eski Türkiye’nin sağcısı da solcusu da liberali de İslamcısı da aynı çapsızlıktadır. Artık hepsi birden daktiloların yok oluşu gibi hayatın doğal akışı içinde bittiler…
DOĞAN BERBEROĞLU’NU TASFİYE ETTİ
Doğan Medya’da da çok olayların yaşanacağını önceden yazmıştım. İşte dün Enis Berberoğlu Hürriyet yönetiminden kovuldu. Berberoğlu medya zekası çok düşük olan sıradan bir Eski Türkiye gazetecisiydi. 2010 yılında hükümetin de desteğiyle Hürriyet’in başına gelmişti. CHP’nin parti üyesiydi ama tarafsız ve objektif olmaya çalışan biriydi. Kendinden önceki Özkök yönetimi toplumun yüzde 60’ını tamamen dışlayan bir zihniyetteydi. Özkök resmen dindarlara ve Kürtlere düşman bir gazete yapıyordu. Bu milletin çoğunluğu Ertuğrul Özkök’ten tiksiniyordu. Berberoğlu toplumun tüm kesimlerine eşit mesafede bir gazete yapacağını taahhüt etti. Fakat zaman içinde o da Eski Türkiye’nin Pravda’sı olan Hürriyet’in atmosferine uydu ve en az Özkök kadar toplumun çoğunluğuna düşmanlık yapan bir gazete yapmaya başladı. Ayrıca Berberoğlu, Özkök kadar zeki de değildi. Parlak ve iyi gazete yapamıyordu. Üstüne üstlük son 10 ay içinde Berberoğlu, Eski Türkiye medyasının amiral gemisinin de kırmızı çizgilerini ihlal eden bir tutuma girdi. Hürriyet’in geçmişinde siyasetçilerle savaş yapmak vardı ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tamamının hassas olduğu bir konuda doğrudan Türkiye Devleti ile kavga içinde olmak yoktu. Son 1 yıl içinde Aydın Doğan’ın Hürriyet’i bunu da yaptı. Erdoğan takıntısı sebebiyle tüm Türkiye Cumhuriyeti kurumlarının hassas olduğu paralel örgüt konusunda milli bir tutum almadı. Devletin kozmik odalarını dinleyip tüm dünyaya servis eden Pensilvanya çetesine karşı zerre tavır almadı Hürriyet. Yabancı devlet görevlileriyle Türk devletinin yetkilileri arasındaki konuşmaları kendi örgütsel çıkarları için kayıt altına almış bu casusluk örgütü konusunda sessiz kaldı. Hatta bu paralel yapıyı destekler mahiyette bir havaya girdi… Genelkurmay, Dışişleri, MİT, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı gibi devletin temel kurumlarının tamamını karşısına aldı Aydın Doğan… Ve o andan itibaren Aydın Doğan gerçek anlamda bitiş sürecine girdi. İşte şimdi Doğan, geminin kaptanına düşmanlık edelim derken toptan Türkiye gemisini batırmak isteyenlerin yanında olmanın bedelini ödemekten korktuğu için Berberoğlu’nu tasfiye etmiştir. Temel sebep budur…
BİR MEDYA PATRONU DEVLETİN SIRLARINI ÇALAN ÇETENİN YANINDA OLURSA BEDELİNİ AĞIR ÖDER
Bir medya patronu bu devletin sırlarını çalıp ortalığa saçan yani bu devletin harem-i ismetine giren bir çetenin yanında olursa bunun bedelini ağır öder. Her ciddi devlet bunu ödetir. Tayyip Erdoğan o kişiyi affetse bile zamanı gelir Milli İstihbarat Teşkilatı bunu ödetir… Bir medya patronu Türkiye Devleti’ni El Kaide’ye destek veren devlet gibi göstermek isteyenleri yanında tutarsa bu devlet gerekeni yapar. Aydın Doğan Türk devletine açıkça düşmanlık yapan paralel örgüt konusunda yeterince tavır almadığı için Enis Berberoğlu’nu suçluyor ve bu dönemde yeni bir yapılanmaya gitmek istiyor. Fakat Berberoğlu tek günah keçisi midir?
DOĞAN’IN GAYRİMEŞRU ADAMLARI EYÜP CAN VE BARIŞ TÜMAY
Aydın Doğan küçük solcu gazetesini paralel örgütün büyüttüğü ve yetiştirdiği Eyüp Can’a devrederek ilk büyük yanlışı yapmıştı. Eyüp Can gönüllü bir Pensilvanya militanı değildi ama örgüt imamları ne derse yapmak zorundaydı. Nitekim Radikal gazetesi bu bahsettiğim kozmik konularda alenen vatana ihanet gazetesi haline geldi. Ben o dönem her şekilde Radikal’in kapanacağını yazdım. Gazete kapandı uyduruk bir internet sitesi kaldı. Ama o site de hala paralel propaganda yapmaya devam ediyor. Daha geçenlerde İsrail saldırı altında diye manşet attırdı Eyüp Can… Binlerce Müslüman öldürülürken bu manşeti atmak anca paralelcilere yakışan bir davranış… Sonra CNN Türk aynı şekilde açıkça militan bir kanal hüviyetinde. CNN Türk’ü yöneten Barış Tümay kanalı gayrimeşru bir çizgiye getirdi. Programlarda alenen bu ülkenin halkına topluca sövülüyor. Gazetemiz de bu kepazeliği manşetten gördü birkaç gün önce. Başbakan Erdoğan da meydanlardan ifade etti. Barış Tümay bu militanca yayınları yapıp yanına hükümeti savunan birkaç yorumcu koyup tarafsızlık kamuflajı yapmaya kalkıyor.
AHMET HAKAN’IN ADINI 2 YIL SONRA KİMSE ANMAYACAK
Bu millet de bu devlet de bu numaraları yemiyor artık. Klasik Eski Türkiye cambazlıklarıyla bu ülkeye ve halkına edilen hakaretler unutulmaz. Abdülkadir Selvi gibi kıymetli bir isimle tüm bu yaptıklarına meşruiyet elde etmeye çalışıyor Tümay ve ekibi. Hüseyin Yayman’ı ise belli oranda kendilerine benzetmişler. Yayman’a da Ahmet Hakan’ın akıbetini hatırlatırım. Özünden kopup Eski Türkiye mahallesine yaranma yolu doğru yol değildir. Hakan’ın hali 2016 Türkiyesinde Nuray Mert ya da Cüneyt Ülsever’den farksız olacak. Şimdi bile bitti sayılır ama 2 yıl sonra kimse adını anmayacak. Yeni Türkiye’de konvertibıl değiller. Kendi geldiği yere ihanet eden başta bunun karşılığı ödüllenir ama elbette bunun bedelini bir gün öder…
AYDIN DOĞAN’A SON UYARIM
Aydın Doğan’a son uyarım çantacısı olarak yanında duranlardan emekli Büyükelçi Volkan Vural hakkında… Aydın Bey biliniz ki Türk Hariciyesi’nin yüzkarası bu adam açıkça Türk devletine ihanet etmektedir. Bu devlet sayesinde makam kazanmış biri olduğu halde bunu yapıyor üstelik. Vural uluslararası ortamlarda Türk devletinin El Kaide ile işbirliği yapan haydut bir devlet olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmiş biridir. Türk Devleti kendi aleyhine uluslarası camiada yapılan her şeyi bilmektedir. Erdoğan’a ve AK Parti’ye vurmak uğruna 77 milyonun tamamına ve devletin hükmi şahsiyetine zarar verecek böylesi hain bir çabaya girmek açıkça suçtur. Yakında tüm diplomatik rütbeleri sökülüp bu yaptıklarının hukuki bedelini ödemek zorunda kalırsa hiç şaşırmayın… Benim dediklerimin çıktığını da unutmayın…
tebrikler loserleri bu denli açık yazmasından ve devlete karşı işlenen suçların karşılıksız kalmayacağını beyan etmesinden dolayı Allah razı olsun diyorum.