GAZETECİLİK
Time dergisinin genel yayın yönetmenliğinin yanı sıra Washington Post gazetesi köşe yazarlığı ve CNN televizyonunda program yapan hatta bir dönem Obama’nın Dışişleri Bakanı adayları arasında adı geçen Fareed Zakaria izinsiz alıntı yaptığı tek bir paragraf yüzünden 20 yıllık kariyerini batırdı.
Zakaria özür diledi, Time önce “affetmem” dedi, sonra araya sözleşmeler girdi ve Time bu adamı kovamayacağını, kovarsa on milyonlarca dolarlık bir zararla karşılacağını anladı ve geri adım attı, Zakaria’nın Eylül ayına kadar izne ayrıldığını açıkladı.
Zakaria, burnu çok havalarda bir adamdı, Bill Clinton’dan sonra seminerlere, toplantılara konuşma yapması için en çok çağrılan kişiydi, saatine masraflar hariç 75 bin dolar alıyordu, yani 2 saatlik bir konuşması 250-300 bin dolara geliyordu, geçen yıl Türkiye Tekstil İşverenleri Sendikası’nın Antalya’da düzenlediği “Bölgedeki Fırsatlar ve Tehditler” konulu seminere de katılmıştı.
Demek ki neymiş tüm dünya medyası aynıymış, ABD Başkanı’nı tanıyor olsan da, bakanlık için adın geçse de, gazeteci olmak kolay değilmiş, yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış.
Aslında Türk medyasında durum farklı değildir, örneğin, ünlü bazı gazeteciler bile başka gazetecilerin emeğini çalmak yüzünden mahkemelik olmuştur.
Gazetecilik zor iştir, Türkiye’de her yıl iletişim fakülteleri her yıl 10 bin mezun verir ama bunların % 99’u ulusal bir gazetede staj bile yapamaz, gazeteci olarak çalışmak ise büyük bir hayaldir. Diyelim bir şekilde sıyrılıp ulusal bir gazeteye kapağı attınız, aylık size en fazla 800 TL maaş verip, “Sendika veya basın sigortasını aklından bile geçirme” derler.
Yani Türk medyasında çalışanların % 70’inin basın sigortası, % 85’inin sendikası, % 99’unun iş garantisi yoktur. Muhabir olmayınca, mevcut muhabirlerin bir çoğuna da imkan verilmemesi nedeniyle araştırmacı gazetecilik yok olmaya yüz tutmuştur.
Medyada oluşan bu büyük boşluğa, kim olduğu anlaşılamayan, geçmişleri karanlık, top sakallı adamlar paraşütle havadan bırakılmış, bunlar hava indirme birliği gibi hızlı bir şekilde basının içine dağılmışlar, bir anda ceplerinden, sırtlarından bavullarından çıkardıkları kirli bilgileri, el bombası gibi kamuoyuna atarak artık yeni bir medya düzeninin başladığını ilan etmişlerdir.
Kendilerini gerçek gazeteciden çok gurme ve gezi rehberi olarak gören bazı medya patronları ve gazete yöneticileri ne yapmış, bakmışlar bunlar sayesinde yeni bir rant kapısı açılacak hemen işbirlikçi olmuşlar “işgalci top sakal güçleri”ne destek vermişlerdir.
Zaten bu tür genel yayın yönetmenlerinin amacı doğruları değil etki yaratacak haberleri kullanmaktır.
Bu zaafiyeti çok iyi kullanan top sakallılar maalesef hafif hafif kirlenmeye başlayan denizi iyice kirletmeye, temizlenmesini de engellemeye başlamışlardır. Eğer bunların yaydıkları pislikler engellenemezse bu tür çabaları tüm kamuoyunda açık ve net olarak görülmezse, ülkemize çok büyük zarar vereceklerdir. Bunu bugün göremiyorsak, yarın mutlaka göreceğiz. Yeterki daha fazla zarar vermeden bu görülsün…
ERDEM YAVUZ