MEDYAGÜNDEM- “Medyada yılın skandalı”nın “kahramanı” Hürriyet’in magazin yazarı Cengiz Semercioğlu, köşeye sıkışınca bugün yeni senaryosuyla ortaya çıktı.
Özellikle MEDYAGÜNDEM’in gündeme getirdiği “kafa karıştırıcı sorular” ve çelişkiler üzerine, Semercioğlu, o sorulara cevap vermek yerine, kendisini kurtaracak yeni bir “formül” ortaya attı.
Ancak Kelebek yazarı yine fena halde açık verdi, skandalı örtme çabası fena halde sırıttı.
Önce gazetesinin Okur Temsilcisi Faruk Bildirici’ye “Telefon test için gönderildi” diyen, sonra bunu söylememiş gibi “Bildirici benim görüşümü almadan yazdı” diye gazetesinin Okur Temsilcisi’ne dava açacağını söyleyen Semercioğlu, bugün o yazıları yazmamış gibi köşesine Samsung’un açıklamasını koydu.
Ve o açıklamaya göre Semercioğlu’na bir Samsung Galaxy S3 gönderilmişti. Samsung’un her anlamda Semercioğlu’nu “kurtarmaya” yönelik açıklaması şöyleydi:
***
Telefon tartışmasıyla ilgili önce Samsung’un açıklamasını yayınlayayım:
Londra 2012 Olimpiyatları’nın ve Olimpiyat Meşalesi Koşusu’nun küresel resmi sponsoru olan Samsung Electronics’in, Türkiye’yi temsilen meşale koşusuna katılacak olan meşale taşıyıcılarına, konu ile ilgili basın toplantısını takiben takdim ettiği Samsung’un Olimpiyat Telefonu Samsung Galaxy S3, meşale taşıyıcısı Sayın Cengiz Semercioğlu tarafından “etik” sebeplerden dolayı İngiltere dönüşü tarafımıza geri gönderilmiştir. Şu an telefon bizdedir.
***
SORULARIMIZA YANIT BU MU?
Son analizimizde Semercioğlu’nun İstinye Park’taki cep telefonu satıcısından yaptığı alışverişe dair bir kredi kartı ekstresi ya da kamera kaydı olup olmadığını sorgulamış, bunu açıkladığı takdirde kendisinden özür dileyeceğimizin altını çizmiştik.
Semercioğlu ne yaptı?
Kendi çelişkilerini örtmek için yeni bir senaryo ile karşımıza çıktı. Biz o cep telefon satıcısıyla Semercioğlu’nun ilişkisinden söz ettik, Kelebek yazarı, “Satıcı, ‘Cengiz Bey yıllardır bizden alışveriş yapar, bazen kendi, bazen bir adamı gelir telefon alır. Samsung’u da bizden aldı’ yanıtını vermiş” diyerek de bunu itiraf etti. Ancak o açıklamadaki “bazen kendi, bazen bir adamı gelir telefon alır” cümlesi ise Semercioğlu’nun yeni senaryosuna uygun bir ifadeydi.
“Hani kamera kaydın, madem cep telefonun aldın. Nerede o zaman kamera kaydı?” diye kendisine yönelik soruları boşa çıkarmak için bugün de “kendisi yoksa bir adamı gelir” senaryosuyla ortaya çıktı. Bu şu demekti: “Ben telefonu almaya gitmedim, adamım gitti.” Yani iyice köşeye sıkışınca ortaya atılacak “formül” buydu.
Özellikle skandalı örtbas ettiği gibi bir görüntü verdiği için Hürriyet yönetiminin de eleştirildiği bir süreçte, Semercioğlu aslında skandalı her anlamda itiraf edip özür dileyen şu satırlara da imza attı:
“Aldığım telefonun faturasını dün yayınladım. Samsung’un açıklamasını koydum… Satıcının açıklamasını yazdım… Faruk Bildirici’ye tüm bu belgelerle dava açacağımı ve kendisinden özür beklediğimi de söyledim. Dolayısıyla bu iş benim için bitmiştir. Ayrıca Hürriyet yönetiminin yazım vesilesiyle yaptığı bir uyarıyı da aktarayım. Ben dahil hiçbir Hürriyet yazarı marka veya mekan ismi vererek, ölçüsüzce övücü/yerici yazmamalı. Hürriyet Gazetesi’nin Yayın İlkeleri bu tür yazılara izin vermez. Eğer, rekabetin bu kadar yüksek olduğu telefon piyasası sektöründe yazılan böyle bir yazının yanlış anlaşılmaya müsait olduğunu göz ardı ettiysem, üretici ve tüketiciden özür dilerim.”
BU YÜZKARASI BİR GÜN HEPİNİZİ YAKACAK
“Aldığım telefonun faturasını dün yayınladım. Samsung’un açıklamasını koydum” deyip kendisi için bu işin bittiğini yazan Semercioğlu, emin olsun ki bu iş bitmedi.
O kadar çok yalan, soru ve çelişki orta yerde dururken ve onların hiçbirine tatmin edici yanıt veremezken, bu işten sıyrılacağını sanıyorsa aldanıyor Semercioğlu.
Gazeteciliği yiyip bitiren “kirli çıkar düzeni” bir gün mutlaka bu işe bulaşanları da, göz yumanları da yakacaktır.
Hürriyet yönetimi bu skandalın altında kalmıştır.
Ortadaki en basit soruları bile cevapsız bırakan, Okur Temsilcisi başka kendisi başka yazıp, kocaman bir yalanı bile yanıtsız bırakan Semercioğlu, “Hürriyet’in lekesidir” artık.
Bugünkü yazısı bir anlamda “suçüstü” yapılan birinin panik halde kendini “aklama” çabasından başka da birşey değildir.
Şimdi gözlerse Hürriyet’in Okur Temsilcisi Faruk Bildirici’dedir. Yalancı olmakla itham edilen, hakarete uğrayan Bildirici, bakalım ortadaki çelişki ve yalanların üzerine cesurca gidebilecek midir?
Satın aldığı cep telefonuna dair kredi kartı ekstresini bile koyamayan, faturayı kendi adına değil, ortağı bile olmadığı şirket adına kestiren bir yazarın imza attığı skandallar saymakla bitmiyor.
MALİYE GÖREVE
Bir kere Cengiz Semercioğlu, kendini aklamaya çalışırken önceki günkü yazısında başka bir suçu itiraf etmiş olmadı mı? Telefonun faturası hiç bir resmi bağı olmadığı şirket adına kesildiğini açıkladı, kanunen bu suç değil mi?
Bir şirket adına satın almayı ancak şirket ortakları ya da imza yetkisi olan çalışanlar yapabilir. Oysa Semercioğlu ikisi de değil, üstelik Semercioğlu bunu ilk kez yapmadığını da yazısında açık açık belirtiyor, “Faturanın daha önce aldığım pek çok telefon ve elektronik eşya gibi Güzel Şeyler yani Medyatava adına kesildiğini belirtmeliyim” diyor.
Şirket ortaklarının kişisel harcamalarını şirket adına yapmalarına bile ceza verilirken, Semercioğlu kendini ve şirketi açıkça ihbar etmiş olmuyor mu?
Maliye Güzel Şeyler’i denetlese basmaz mı cezayı…
Bu işlediği suçun ne ceza gerektirdiğini de herhalde en iyi Hürriyet’in vergi uzmanı yazarı Şükrü Kızılot açıklar.
İşte bu durum bile “medyada yılın skandalı”nın ne boyutta olduğunu gösteriyor.
Ve en önemlisi cevaplanmayan sorular, skandalı daha da büyütüyor.
İşte Semercioğlu’nun yeni senaryosuyla es geçtiği o sorular:
medyagundem.com