Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 24. Muhtarlar Toplantısı’nda açıklamalarda bulunuyor. Son günlerde alevlenen ‘çözüm süreci yeniden başlayacak mı?’ tartışmalarına da değinen Erdoğan, çözüm sürecinin ne zaman başlayacağını açıkladı. Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
10 bine yakın muhtarımızı Külliyemizde ağırlamış oluyoruz. İnşallah 52 bine yakın muhtarımızın tamamıyla burada buluşmuş olacağız. Bunlar rahatsızlıklarını dışa vururken herhenagi bir ölçüleri olmadığı için işi muhtarlarımıza hakarete kadar vardırabiliyor. Güya bir mizah dergisi muhtarlarımızı aşağılayan bir karikatür yayınlamıştı. Bu dergi kapaktan özür dilemek zorunda kaldı. Sizler bu densizlere hadlerini bildirmek zorunda olmasanız yaptıkları yanına kar kalmıştı. Sizin birliğiniz hiçbir şeyle mukayese olmaz.
“ADALET VE BARIŞ ARAYIŞI”
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanlığını devraldık. Bu önemli zirvenin temasını adalet ve barış için birlik ve dayanışma olarak belirledik. 56 üyeli İİT’nin 25 ülke devlet ve hükümet düzeyinde katıldı. Gerek zirve toplantılarında, gerek zirve öncesi ve sonrası görüşmelerinde ısrarla birlik ve dayanışmanın önemine vurgu yaptık. Zulüm etrafında birleşenler sadece zalimlerdir. İnsanoğlu hep adalet ve barışın arayışı içinde olmuştur. Bu günümüzde de devam ediyor.
Biz hep hayrı anlatacak, emredecek, kötüden de men edeceğiz. Dünyada yaşanan sıkıntıları göze aldığımızda bu teşkilata çok önemli görevler düştüğünü görüyoruz. Dünyada 1,7 milyar Müslüman var. Bunların koordine olması lazım. Bir ümmet bilinci içinde geleceğe yürümesi lazım. Teşkilatın kurumsallaşması, faaliyet alanının genişlemesi için çalışacağız. Teşkilatı adına ve misyonuna yakışır bir konuma getirmek istiyoruz. Müslümanların adının terör, sefalet, cehaletle değil; medeniyetimizin parlak günlerinde olduğu gibi insanlığa hizmetle anılması en büyük temennimizdir.
Birlik ve beraberlik konusu ülkemizde yaşanan sıkıntıların tek çaresidir. Bu hafta Kutlu Doğum’u yaşadık. Bu hafta boyunca da başlık bir taraftan tevhid vahdet, diğer taraftan birlik çağrısıydı. Terörle anıldığımız bu zamanlarda İslam dünyasının içinde bulunduğu üç başlık var.
Bir tanesi mezhepçilik, bir tanesi ırkçılık, diğeri de terördür.
Mezhepçiliktir çünkü, İslam dünyası içinde öyle bir virüs haline geldi ki, bu yayılma adeta bir din gibi algılanmaya başladı. Bizim bu noktada dinimiz İslam’dır, İslam’ın içinde böyle bir ayrımcılık olamaz. Buna sıcak da bakamayız. Bize sorduklarında Müslümanım deriz ve gereğini yerine getiririz. Mezhepçilik ayrımcılık olacaksa vay bu toplumun haline.
İkincisi ırkçılık: Bizde Romanmış, Boşnakmış, Lazmış, Çerkezmiş, Türkmüş, Kürtmüş bizde böyle bir şey yok.
Üçüncüsü de terör: Geldiğimiz nokta ortada. Çok kayıplar verdik. 40 bini aşkın insanımız 35 yıldır terörün kurbanı oldu. Önce demokratik açılım dedik, milli birlik kardeşlik ve çözüm süreci dedik olmadı. Hepsi bir yana, çözüm sürecini de buzdolabına koyduk. Şimdi operasyonlar dönemi. Bu dönemde bu iş bitecek. Çünkü bu milletin huzuruna kimsenin kast etmeye hakkı yoktur. Sonuna kadar üzerine gidiyoruz, gideceğiz. Askerimizle, polisimizle dayanışma içinde bu işi sürdüreceğiz. Bu işi başaramazsak yazıklar olsun. Bu işi başaracağız. Bu milletin huzuruna kimsenin kast etmeye hakkı yoktur, kimsenin bir şeyler elde etmeye de hakkı yoktur.
“TERÖR ÖRGÜTÜ MAHVOLDUK, BİTTİK, NEREYE KAÇACAĞIZ DİYORLAR”
Yaşanan bu terör olayları terör örgütünün şehir merkezlerinde uygulamaya çalıştığı eylem stratejisi yok olmuştur. Battık, mahvolduk, bittik diyorlar, nereye kaçacağız diyorlar. Bunların en önemli sebebi, bölge halkının tercihinin bölünmekten yana değil milletimizin devletimizin tek parça kalmasından yana olmasıdır. Terör örgütünün amacını bölge halkı çok iyi görmüştür. Tüm güvenlik güçlerimiz gerçekten fedakarca bir mücadele ile terör örgütüyle mücadele etmiştir.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Yaşamak değil, zadece öldürmek için faaliyet gösteren terör örgütü tüm isimleri ve yandaşlarıyla bölgeden ve ülkemizden söküp atmadan, yaşanan acıların önüne geçemeyiz. Çözüm arıyorsanız işte size çözüm. Terör örgütünü en küçük bir izi, zerresi dahi kalmadan bu topraklardan söküp attığımızda çözümü gerçekleştirmiş olacağız.
Birliğimizi ve kardeşliğimiz tesis ettiğimiz zaman işte o zaman önümüzde durabilecek bir güç yoktur.