Dünya yine Müslümanlara yönelik bir soykırıma seyirci… 17 yıl önce Avrupa’nın göbeğinde Bosna’da yaşanan soykırıma seyirci kalan ülkeler, 2012’de de Asya’da Budistlerin sergilediği zulme sessiz… Budistlerin zulmünden kaçan Arakanlı Müslümanların çığlığına dünya kulaklarını adeta tıkadı…
Türkiye gazetesinden Osman Sağırlı Myanmar’daki zulümden kaçan Müslümanların hicretine tanıklık etti. Sağırlı, çileli yolda gördüklerine, yaşadıklarını anlattı…
Müslümanları alıp tam yola çıkmak üzereyken, 13 yaşındaki Roksina, ellerime yapışıyor. Bütün ailesini geride bırakan küçük kızı, babası tecavüz edilir korkusuyla kaçan gruba dahil etmiş.
Arakanlı Müslümanların hicret yolculuğuna Burma’dan itibaren eşlik ettim. Gecenin kör karanlığında teknelerle başlayan kaçış, bataklıklardan geçip Bangladeş’te bitti.
65 yaşındaki Aminabibi’nin ayaklarıma kapanıp yalvarması, hele kızımla aynı yaştaki Roksina’nın “beni kurtarın” diye sarılmasını ömrüm boyunca unutmayacağım.
İftar saatine sayılı dakikalar kala günlerdir Burma’ya girmek için çabalıyorum. Nihayet beklediğim haber geliyor. Apar topar çıkıyoruz. Uzun bir yolculuk sonrası Naf Nehri’ne yakın bir noktada araçtan iniyoruz. Mihmandarım “ayakkabılarını çıkar, pantolonun paçalarını katla, ışık veren her şeyi kapat, Şimdi üç kişi gelecek. Onlar geldiğinde buradan ayrılacağız. Peşimizden alabildiğince hızlı koş” diyor.
Ortam kollanıyor ve harekete geçiyoruz. Naf Nehri’ne doğru koşmaya başlıyoruz. Önce yol sonra pirinç tarlaları bitiyor. Yarı belimize kadar bataklığa giriyoruz. Burma kıyılarından bulunduğumuz alanı tarayan ışıkları bekleyip tekrar hareket ediyoruz. Kıyıya varmamız iki saati buluyor. Otlar arasında gizlenmiş bir tekneyi hemen hazırlıyorlar. Üçü küreklere biri de dümene olmak üzere 4 kişi yerlerini alıyor. Bizler de boşluklara oturuyoruz. Uzun uzun Burma’ya doğru kürek çekiyorlar. Gökyüzü bulutla kaplı olduğundan ortam simsiyah göz gözü görmüyor. Dümenci karartılara göre hareket ediyor. 40 dakikaya yakın kürekler çekiliyor. Burma tarafına geçtiğimizde kıyıda bekleyen bir grup kim olduğumuzu soruyor. Mihmandarlar kendileri de Arakanlı Müslümanlar olduklarından Burma’dan bir Budist köyünün ismini veriyorlar. Bir iki soru daha soruluyor. Emin olunca bizi salıyorlar. Kürekler bir müddet daha çekiliyor ve kıyıya varıyoruz. Bize yönelen bir fener kısa aralıklarla yanıp sönüyor. Mihmandarlarımız, “Çok az bir zaman var. Hemen görüntülerini al. Ne kadar kısa sürede alabilirsen o kadar iyi” diye uyarıyor.
ROKSİNA SİZE EMANET
Işıkları yakmamızla birbirlerine sıkıca sarılmış. 25 Arakanlı Müslümanla göz göze geliyoruz. Bir feryat kopuyor. Bizleri karşılarında görünce hüngür hüngür ağlamaya başlıyorlar. 65 yaşındaki Aminabibi ayaklarıma kapanıp sıkıca sarılıyor: “3 torunum 4 oğlum öldürüldü. Ne olur bizi bu zalimlerden kurtarın. Bize ramazan ayını zehir ettiler. Allah rızası için bize yardım edin” diye feryat figan ediyor.
Hemen yanında 13 yaşındaki Roksina. O herkesten daha fazla ağlıyor. Ellerime yapışıyor. Bütün ailesini Arakan’da bırakmış. Babası tecavüz edilir korkusuyla kaçmaya çalışan gruba dahil etmiş. Arakanlılar beraberimizde götürmemiz için bana teslim etmeye çalışıyorlar. Ancak gruptakilerin hepsinin Bangladeş’e gideceğini söyleyerek kabul etmiyoruz.
Gürültümüzle birlikte kıyımızda hareketlilik oluyor. Burma kıyılarından biri telefonla mihmandarlarımızı ikaz ediyor. Çok acil ayrılmamız gerektiği Burma askerlerinin geldiği söyleniyor. Apar topar Arakanlı Müslümanları ayrı bir tekne ile bölgeden çıkarıyoruz. Onlar farklı yöne, biz farklı yöne hareket ediyoruz.
YOLUMUZU ZOR BULDUK
Bangladeş’e kadar hiç durmadan kürekler çekiliyor. Kıyının bir noktasına gelip Arakanlı Müslümanları beklemeye başlıyoruz. 10 dakika sonra onlar da yanımıza varıyor. Bu defa tehlike Bangladeş istihbaratı. Kıyının tam emin olduğu anlaşıldıktan sonra ikişerli üçerli gruplar halinde teknedekiler indirilip yine farklı yönlerden bataklığın içine sokuyoruz. Yarım saat kadar sonra da aynı bataklığa giriyoruz. Dikenlerden bazılarına yapıştırılmış fosforlu kağıtları takip ede ede Roksina ve Aminabibi’nin götürüldüğü eve varıyoruz.
Feryat figanlar burada da devam ediyor. Kimi çocuklarını, kimi annesini babasını bırakıp kaçmış. Tam 5 gündür kaçmak için çeşitli yollar deneyen gariplerin boğazından bir lokma ekmek dahi geçmemiş. İçeride kalanlara her gün zulüm ve işkence edildiğini çok küçük yaştaki kız çocuklarının bile Budistlerin hışmına uğradığını anlatıyorlar.
Yakalanmaları halinde sınır dışı edileceklerinden bir an önce farklı noktalara dağıtılmaları gerekiyor. Bulunduğumuz evden hemen uzaklaşıyoruz. İmsak vakti tekrar yollara düşüyoruz. Yol boyu birkaç defa gözaltına alınıp bataklıktan kalma çamurların hesabını soruyorlar. Varsın olsun 25 Müslümanın kurtuluşuna daha doğrusu hicretine şahitlik ettim ya bu mutluluk her şeye değer. (OSMAN SAĞIRLI-TÜRKİYE GAZETESİ)