MEDYAGÜNDEM- Ak Parti Gaziantep Milletvekili ve gazeteci Şamil Tayyar, uzun süredir Ergenekon’un “sol kanadı”ndan söz edip, özellikle medyada Susurluk’taki tüm iddiaları sorgulayanların Ergenekon’da susmasını, mevcut Ergenekon’un, ulusalcı-kemalist yapısıyla derin devletin sol yanağı olduğuna bağlamıştı.
Tayyar, “Sanat, kültür ve iletişim sektöründeki egemen tutucu sol yapı, bize şimdiye kadar derin devletle özdeşleştirilen Özel Harp, Gladyo, Rüzgar Gülü, Kontgerilla gibi kavramların içini ‘ülkücü/milliyetçi’ isimlerle doldurmuştu. Şimdi bu ezber bozuldu.” demişti.
Türk medyasının bugününe dair ciddi bir “deşifre” olan tespitlerinde Tayyar, “Bugünkü Ergenekon, 12 Mart Muhtırası ile tasfiye olunan 9 Mart cuntasının AK Parti iktidarında hortlamasıdır. Susurluk’la derin yapının sağ kanadı, şimdi sol kanadı kırıldı.” demiş, geçtiğimiz gün de Can Dündar’ın Ergenekon davasındaki “Benim gördüğüm Ergenekon bu değil” şeklindeki tanıklığını, twitter’da şöyle yorumlamıştı:
Merkez medyaya hakim olan o “zihniyeti” ele veren yeni durumsa 2 gündür atılan manşetlerle ortaya çıktı. 3. Yargı Paketi’nde getirilen düzenleme doğrultusunda, 12 Eylül öncesi Türkiye İşçi Partisi üyesi 7 kişinin Bahçelievler’de öldürülmesi olayının sanıkları ülkücü Bünyamin Adanalı ile Ünal Osmanağaoğlu hakkındaki cezanın infazının durdurulması, medyada büyük tepkilere neden oldu.
Oysa iki ülkücü ismin tahliyesine yol açan önergenin sahibi olan AK Parti Milletvekili Selçuk Özdağ, ortada bir adaletsizlik olduğunu ve adaletin tesis edildiğini şu cümlelerle açıklamıştı:
“Bu adaletin tesis edilmesidir. Sol görüşlü vatandaşların 8 askeri öldürüp 12 yıl yattığı, 5 kişiyi öldürüp 12 yıl yattığı Türkiye’de bu insanların 14, 21, 24 ve 27 yıl yatmaları adil değildi. Adalet tecelli etti. Yoksa bütün öldürülmelere karşıyım. ‘Şunun katili’, ‘Bunun katili’ demek doğru değil. Burada bir adaletsizlik sözkonusuydu. Eşit suça eşit ceza verilmesi icap ediyordu. O nedenle bir haksızlık giderildi. Ben görevimi yaptığımın inancı içerisindeyim. O 8 asker de, 7 TİP’li de ölmemeliydi, yaşamaları gerekiyordu. Ama bu kavgalar Türkiye’de 50 yılda yetişebilecek bir nesli yok etti. Türkiye yaralarını sarmak zorunda. Yazılanların bir kısmını ideolojik körlük olarak nitelendiriyorum. Kör taassup olarak değerlendiriyorum. İdeolojiler üzerimize ve idraklerimize giydirilen deli gömlekleridir. Yazılanların bir kısmını hala AK Parti ile hesaplaşma olarak değerlendirildiğini gözlemliyorum. Solun da, sağın da suçları vardı. Şimdi bütün suçlular cezaevlerinde cezalarını çekip çıkmışlardır. Bunlar da cezalarını çekip, çıktılar. Ünal Osman Ağaoğlu 14 yıldır, Bünyamin Adanalı 21 yıldır, Muhsin Kahya 24 yıldır cezaevindeydi. 21 yıl cezaevinde yatıp çıktı Cemal Erdinç ve Haluk Kırcı. Başka birileri 5 adam öldürüyor, 7 adam öldürüyor 12 yıl yatıp çıkıyorken ‘Bunlar 36 yıl yatacaklar’ demek yanlış.”
İşte bu son olay da Tayyar’ın sözünü ettiği ve merkez medyadaki egemen “zihniyeti” deşifre etmesi açısından çarpıcı oldu.
Ergenekon ve Susuruluk’u sadece “ülkücülerden” ibaretmiş gibi gösteren, “sol” sözkonusu olduğunda başkalaşan, derin yapıların sol ile ilişkisini perdeleyen medya, bir kez daha genlerine işleyen refleksini manşetleriyle açık etti.
Şamil Tayyar, medyanın son refleksinin kodlarını çözecek yorumu da yine Twitter’dan yaptı:
medyagundem.com