Aydın Doğan’ın kâğıt kaçakçılığı davası, SPK’nın raporları ve yargının en üst makamı olan Yargıtay’ın ‘beraatı bozan’ kararına rağmen yerel mahkemeler bir türlü aşılamıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin arasında geçtiği ileri sürülen konuşmanın ardından ‘adalet havarisi’ kesilen Aydın Doğan’ın yargı makamının en üst mercii olan Yargıtay’ın ‘suçludur’ kararlarını yerel mahkeme taktiğiyle nasıl bertaraf ettiği merak ediliyor.
Vergi cennetlerinde paravan şirketler kurarak pahalı kâğıt ithalatı yapan, aradaki parayı cebine atarak, borsadaki küçük yatırımcıları zarara uğratan Aydın Doğan’ın davası yargıda 5 yıldır sürüyor. Adeta yılan hikâyesine dönen dava süreci 2009’da başladı. SPK’nın yaptığı suç duyurusu üzerine İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadi Yoldaş, Aydın Doğan, İmre Barmanbek, Hanzade Vasfiye Doğan ve Ali Rıza Temuroğlu’nun 2 yıl 8 aydan, 8 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılmaları istemiyle iddianame hazırladı.
SPK, 2008’de Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Mahkeme yetkisizlik gerekçesiyle dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Dosyanın gönderildiği İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin hâkimi Sabri İge ‘eksik soruşturma’ nedeniyle iddianamenin reddine karar vererek dosyayı savcılığa iade etti. SPK’nın itirazı üst mahkemede kabul edilince mecburen dosyayı esasa kaydettirdi. Ama bu kez de davanın durdurulması kararı verip, davadan çekildi. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi davanın devamına ve hâkimin çekilme kararının yerinde olmadığına kadar verdi. 19 Nisan 2010’da yargılama yeniden başladı. 6 Temmuz 2011 tarihinde duruşma karara bağlandı. İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi kapatılarak 7. Asliye Ceza Mahkemesi ile birleştirildi. Hâkim yine Sabri İge oldu. İge tüm sanıkları beraat ettirdi.
YARGITAY ‘SUÇLU’ DİYOR
SPK ise işin peşini bırakmadı ve beraata itiraz edince Yargıtay süreci başladı. Yargıtay beraat kararını oybirliği ile bozdu. 2012/8459 Karar No’lu Yargıtay İlamı’nda sanıkların eyleminin suç kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin altı çizildi. Kararda şöyle denildi:
“Örtülü işlem kanunda açıkça tanımlanmamış ancak emsallerine göre bariz şekilde farklı fiyat, ücret ve bedel uygulamak gibi örtülü işlemler ifadesi kullanılarak örtülü işlemlere örnek verilmiştir. Şirketlerle yapılan işlemlerde sadece emsallerinden bariz şekilde farklı fiyat uygulamasını değil, normal şartlarda yapılmayacak olan bir işlemin sırf aradaki ilişkinin/bağlantının varlığından ötürü yapılması halinde de bu madde kapsamında suç olarak değerlendirilmesi gerekecektir.”
Doğan’ın söz konusu kaçakçılık davası halen İstanbul 7 ve 8’inci Asliye Mahkemesi’nde görülüyor.
NASIL ZARARA UĞRATTI?
Berat kararının bozulduğu dava dosyası SPK’nın hazırladığı rapora dayanıyor. SPK Denetleme Dairesi’nin 7 yıl süren araştırma sonucunda hazırladığı rapor, Doğan Grubu’nun yurtdışında paravan şirketler üzerinden kâğıt ithalatı yaparak Hürriyet ve Milliyet’in (Doğan Yayıncılık) küçük ortaklarını nasıl zarara uğrattığını gösteriyor. SPK’nın tespitlerine göre, Doğan Grubu, 2008 itibarıyla yüzde 39,79’u halka açık olan Hürriyet ile 2007 yılı sonu itibarıyla yüzde 41.39’u halka arz edilmiş olan Milliyet’i, SPK ve TCK kapsamında suç teşkil eden kâğıt ithalatı yöntemleriyle faiz hariç 36.5 milyon lira zarara uğrattı. 10 yıl boyunca herhangi bir personeli ve müştemilatı olmaksızın sadece tabela şirketi olarak faaliyet göstererek kâğıt ithalatı yapan firmalar şunlar: Falcon Purchasing Services, Falcon Enterprises, Falcon Enterprises Holding, Eurozone Trading, Sortal Trading Company, Shawcliff Trading, Clarity S.A., Fairworld International, Born Investment, Born Investment Holding. (SABAH)