Davut Dursun, “Ben mahallenin orospusu muyum” diyen kadınla!
28 Şubat süreci ile hemen sonrasında, Star TV ve ATV’de, Ayşenur Arslan (Bugünlerde CNN Türk’te ‘Medya Mahallesi’ programını yapan ve Silivri’de tutuklu bilumum darbecileri her programda öve öve bitiremeyen kadın) ile birlikte çalışan Tarık Demirkan yazmış..
Ben sadece iktibas ediyorum:
“Günlerden Cumartesi. ATV’den Star’a gidişimizin üzerinden henüz birkaç ay geçti. Akşam bülteninde editörlük yapıyorum, muhabir arkadaşların kaleme aldıkları haber metinlerine göz atıyor, gerekirse düzeltiyorum.
Birden, masamın üzerine bir belge bırakıldığını fark ediyorum. Yanımda, ATV’den Star’a geçtikten sonra bülten sorumluluğuna getirilen genç arkadaşımız duruyor.
– Ayşenur Hanım bundan haber yapmanızı istiyor.
Masamın üzerine bırakılıveren kağıtta neler olduğunu bilmesem de hissediyorum. Çünkü Star haber merkezi birkaç gündür artık Aydın Doğan’a karşı haberler hazırlamaya başladı. Metinler ‘yukarıdan’ geliyor.(..) Ve bu ‘haberlerin’ haber değerinin olmadığını, tek amacının karşı tarafa saldırmak olduğunu herkes biliyor.
Ayşenur Arslan cumartesi ve pazarları çalışmıyor. Gerekli olduğunda telefonlaşıyor, kritik kararlarda onayını istiyoruz. Ya da Ayşenur Arslan gerekli gördüğünde bizleri arıyor.
Ama bu kez aramamıştı, haber yapmamı istediği ‘belge’, bülten sorumlusu aracılığıyla gelmişti.
Masanın üzerindeki ‘belgeye’ bir göz atıyorum. Aydın Doğan’ın aldığı krediler. Şirketler arasındaki hesaplarda para transferleri. Rakamlar, rakamlar. İstenen belli. Bu metinden yararlanılıp Doğan grubuna karşı ‘haber’ yapılacak.
Metni geri veriyorum.
– Ben böyle bir haber yapmam!
– Ama Ayşenur Arslan sizin yapmanız gerektiğini söyledi.
– Hayır, beni arasın, bana söylesin o halde!
ATV’den geldiğimizden beri korktuğumuz şeydi bu. Uzan grubunun hırçın ve saldırgan üslubuna alet olmak, piyasadaki holdingler arasındaki kavgalarda haberlerimizle ‘taraf’ konumuna düşmek. Bu nedenle de biz bir grup arkadaş, ‘büyük kavga’ başladığında kendi aramızda prensip kararı almış ve bu kavgada asla taraf olmayacağımız konusunda anlaşmıştık. Kararımız kesindi: ‘tetikçilik’ yapmayacaktık.
Pazartesi, Ayşenur Arslan’ın odası. Haber koordinatörü odasına çağırdığında, benimle ne konuşacağını iyi biliyorum. Ama genellikle soğukkanlı olmama rağmen o konuşmanın beni ne kadar etkileyeceğinin henüz farkında değilim. Aramızda aşağıdaki konuşma geçiyor. Neredeyse kelimesi kelimesine.
– O haberi neden yapmadın?
– Çünkü o tür haberler yapmanın bizim işimiz olmadığını düşünüyorum! Metnin haber değeri yok ve ben bir haberi sadece patron istiyor diye karşı tarafa saldırmak için yapmayı kendime yakıştıramıyorum!
– Ama kavgayı karşı taraf başlattı ve bu taraf bu noktada artık haklı!
– Olabilir, ama bu neyi değiştirir? Biz yine de bu kavgada araç olacağız! Ayşenur, biz bunun için gelmedik buraya! Ben yapamam!
Ayşenur çok kızgın. Sert hareketlerle sigarasını arıyor masasının üzerindeki kağıt yığının altında.
– Peki şekerim kim yapacak o zaman? Kiminiz ekrana çıkmamak için Amerikalara kaçıyor (Ali Kırca’yı kasdediyor) kiminiz ‘Kirli haber yapmam’ deyip elini çekiyor! Ben mi yapacağım! Siz temiz prenslersiniz de ben mahallenin orospusu muyum!”
Tarık Bey’e teşekkürler..
Bu kadının (lütfen kimse bu kelimeyi hakaret olarak addetmesin.. Muhteremenin, kendisine layık gördüğü sıfat yukarda.. Dahası var. Her gün, Radikal’inden Yeniçağ’ına kadar, Aydınlık’a kadar muhalif tüm gazetelerin haberlerini okuyan, ama Yeni Akit’i sadece saldıracağı günler önüne alan bu kişiye, söylenecek çok şey var da.. Bu gazetenin edeb ölçüleri, buna izin vermiyor) gerçek yüzünü bize gösterdiği için..
Hafta içi her gün CNN Türk’te program yapan bu kadının, bilaistisna her programda küfrettiği AK Parti Hükümeti sayesinde RTÜK üyeliğine ve ordan da RTÜK Başkanlığı’na gelen Davut Dursun, dün bu kadının konuğu idi..
Davut Bey bir neşeli, bir neşeli.. Kahkaha atmaktan, konuşmaya fırsat bulamıyor..
Televizyon yayıncılığında, “Ben mahallenin orospusu muyum” sözü ile meşhur, kendi çalışma arkadaşının tanıtımı ile “tetikçi”lik yapan bu kadına, “Sizin her programınızda, darbe sanıkları için övgüler düzülüyor. Aslında yaptığınız, ‘suçu övme’ suçudur. Daha iki gün önce, canlı yayında İçişleri Bakanı’na, Uludere olayı sebebi ile istifa etmediği için ‘Onursuz’ deniliyor.. Bir bakana ‘Onursuz’ demek, sizin ne haddinize?.. Silivri tutuklularına el sallıyorsunuz.. Kasten cezaevine konulduklarını, yargısız infaza tabi tutulduklarını iddia ediyorsunuz.. Kusura bakmayın, televizyonculuğu ‘hükümet düşmanlığı yapmak-darbecilerin sözcülüğüne soyunmak’ olarak yorumlayanların programına katılarak onları meşrulaştırmam, oturduğum koltuğun saygınlığına gölge düşürür..” denilmesi gerekirken..
En yakın arkadaşı tarafından “Tetikçi” diye tanımlanan icraatları ile ünlü kadın, onurlandırılıyor..
Niçin acaba?
Bakan’a “onursuz” denildiği için mi?
ALİ KARAHASANOĞLU/YENİ AKİT