Star gazetesinde Mehmet Metiner’in “FETÖ ile mücadelede neredeyiz?” başlıklı yazısı şöyle:
Henüz yolun başındayız. FETÖ’nün kökünü kazımak epey zaman alacak. FETÖ çok katmanlı bir örgüt.
Her kesimden adamları var.
Her partiden.
Her yere nüfuz etmiş elemanları var.
Görünen elamanlarının yanı sıra görünmeyen elemanları.
Uyanık hücrelerinin yanı sıra uyuyan hücreleri…
Henüz uyuyan hücrelerinden haberdar değiliz.
Bilinen unsurlarını tasfiye etmeye çalıştığımızda karşımıza dikilenler, kim bilir uyuyan hücreleri tespit edip, yok etmeye yöneldiğimizde ne derler?
“Cadı avı yapılıyor?” edebiyatı yapanlar henüz işin başındayken bunu söylediklerine göre, kimbilir adı sanı duyulmayan veya içimize sızdırılarak bizdenmiş gibi görünmeleri sağlanan unsurların tespiti ve imhası aşamasında nasıl bir tutum içine girerler. İşimiz çok zor…
* * *
FETÖ’nün arkasında küresel bir dünya var.
İçeride de hâlâ güçlü ayakları var.
Her partide ayakları var.
Baksanıza, Kılıçdaroğlu darbenin ilk gününde “darbeci/darbe yanlısı!” suçlamasına maruz kalmamak için siyaseten başvurduğu yoldan çark etmeye başladı bile.
Kılıçdaroğlu tekrar fabrika (F tipi) ayarlarına döndü…
Alenen ve resmen FETÖ’yü savunur hale geldi.
FETÖ’nün televizyonlarına getirilen yasaklamalara karşı çıktı.
Başta FETÖ olmak üzere, üst aklın emrindeki Türkiye düşmanı bir diğer örgüt olan PKK’nın unsurlarının da devlet içerisinden temizlenmesinden duyduğu rahatsızlığı yüksek sesle dile getirmeye başladı.
Ve neredeyse ABD Büyükelçisi ile kanka oldu.
Yedikleri içtikleri ayrı gitmez oldu.
Bir yanda Deniz Gezmiş edebiyatı, bir yanda Che söylemi, öbür yanda ABD dostluğu!
Böyle bir solculuk ve sosyal demokratlık işte Kılıçdaroğlu’nunki…
* * *
FETÖ ile aleni işbirliği içinde olan PKK/HDP canibine gelince, onların solculuğu da, anti-Amerikancılığı da ortada.
ABD bayrakları altında kantonal bir yönetim kurmaya çalışıyorlar.
ABD’nin hem karada milis gücü oluyorlar, hem de siyasi milis gücü.
Ve bunun adına da utanmadan o samanlık devrimcisi, “Anti-Amerikancılık” veya “Anti-Emperyalizm” demeye devam ediyor.
* * *
Demek istediğim şu:
FETÖ ile mücadelenin henüz başındayken birileri ısrarla mağduriyet söylemi üzerinden bu mücadeleyi kesintiye uğratmak istiyor.
Bilinçli bir karşı propaganda bu.
Kuşkusuz bu süreçte mağdur olanlar yok değil, ama bunların sayısı çok az.
Şöyle bir etrafa bakıyorum, etrafta FETÖ’cü yok nerdeyse.
Hiç kimse FETÖ’cü değil!
Hatta darbe yapanlar bile!
Kamudan atılanlar, iş dünyasındakiler vs…
Hiçbiri FETÖ’cü değil!
Herhalde FETÖ’cülük de bizim üstümüze kalacak bu gidişle…
* * *
Birileri merhamet duygumuzu kullanarak mağduriyet söylemi üzerinden FETÖ’nün değirmenine su taşıyor.
Mağduriyetlerin giderilmesi için hükümetimiz gerekli kapıları ardına kadar açmış durumda.
Varsa bir yanlışlık giderilir elbet.
Ama sanki “cadı avı” yapılıyormuş gibi bir algının oluşturulmasına asla izin vermemeliyiz.
FETÖ’nün görünen ve açığa çıkan hücrelerinin kökünü kazımazsak, yarın uyuyan hücrelerine yönelik operasyonlar yaptığımızda kendi içimizden birilerinin tepkisiyle karşılaşabiliriz.
Geçmişte olduğu gibi…
“Cübbemi giyer inerim sahaya!” diyerek adeta bizi tehdit edenler içimizden birileriydi.
Hem de en tepemize çıkardıklarımızdı.
FETÖ’cülere alenen arka çıkanlar da içimizden birileriydi.
Onların kim olduklarını söylememe gerek yok.
* * *
Şimdi üzüldüğüm bir noktaya gelmek istiyorum.
Reis ölümüne bir mücadele sürdürürken, içimizden birileri hâlâ FETÖ ile mücadelenin anlamını da, gereğini de kavramış değil.
Kendi kişisel ilişkileri veya başkaca beklentileri üzerinden yol yürüyenler de yok değil maalesef.
Düşünün; Reis’e en kritik ve en zor zamanda sırtını çevirip ihanet edenler, her platformda Reis’i yerden yere vuranlar, FETÖ’cü unsurların himayesi konusunda pervasız hareket edenler gene baş tacı edilmeye başlanırsa, mesela AK Partili belediyeler tarafından onların adının verildiği okullar yaptırılırsa, 15 Temmuz’da Reis’leri için gözlerini kırpmadan canını veren, ülkesi için şehit olan aziz milletimizin evlatlarının ruhları ne hisseder?
İçimizden birilerinin yaptığını gördüğüm bazı şeyler doğrusu ağrıma gidiyor.
Bu mücadelede her birimiz durduğumuz yeri mertçe ortaya koymadığımız sürece FETÖ’yle mücadelemiz bir yerde akamete uğrayacak diye korkuyorum.