Milat gazetesinde Ufuk Coşkun’un “Mücadelemiz, küresel şeytani düzene karşıdır” başlıklı yazısı şöyle…
1632 yılında küresel finans merkezi Amsterdam’dan Londra’ya oradan da gemilerle Amerika’ya geçen 102 kişi ve 2 köpekten oluşan kafile dünya siyasetinin seyrini değiştirecekti. Tabi kan ve gözyaşı ile! Öyle ki ABD’ye başkanlık yapan tam 14 kişi Mayflowers adlı gemiyle ABD’ye gelen bu kafiledendi. Bunların hepsi birbirleriyle akraba olan tapınakçı, avenjelist sapkın tayfaya mensuptu. Zaten kendi gibi olmayanları ya kukla gibi kullandılar ya da suikastla öldürdüler. Venedik, Antwerp, Genova, Amsterdam, Londra ve New York gibi şehirlere karargah kuran küresel çetenin hedefinde kaos ile yeni bir dünya düzeni inşa etmek vardır. 1974 yılında, Leonid Brejnev ile Jimmy Carter, Vladivostok’ta yaptıkları zirve toplantısında kendi aralarında dünyanın yeniden bölüşülmesini konuştular. Sovyetler Birliği ve ABD arasındaki nüfuz bölgelerini bir daha ayarladılar.
50 yıldır insanları iki kutuplu dünya masalıyla uyutan küresel güçler perde arkasında bu tür ayarlamalar yaparak dünyayı mafya usulleriyle kendi aralarında pay ettiler. Bugün de farklı bir şey yapılmıyor. Soralım; Britanya AB’den neden ayrıldı? Trump’ın Ortadoğu’dan daha çok Pasifik’e önem vermesi ne anlama geliyor? Yeni Dünya Düzeni projesinde son kertede ABD’nin yeri Pasifik olarak belirlenmiş olabilir mi?
İsrail’in Ortadoğu’daki hedeflerine ulaşması için bölgede Britanya’ya yeni bir rol mü verilecek? Britanya’nın bölgede güçlenip yeniden güç ve nüfuz elde etmesi mi planlanıyor? Peki, ya Fransa birlikten çıkarsa AB’nin durumu ne olur? Muhtemelen birlik dağılacak. Almanya’nın Fransa’yı yanına çekmek istemesinin bir nedeni de ABD’nin 70 yıldır destek verdiği AB’ye sırtını dönmesi olabilir mi? Ya da tam da istenen bu mu? Almanya, Hollanda, Belçika gibi ülkelerde Türkiye aleyhine yürütülen faaliyetleri, hukuksuzlukları sadece İslamafobiyle izah edebilir miyiz? Yeni Dünya Hükümeti projesi çerçevesinde yeni bir senaryo mu devreye sokuluyor? Olaylar soru sormaya bile fırsat vermeyecek kadar hızlı gelişiyor. Peki, biz buna ne kadar vakıfız?
1.Dünya Savaşı bizim İnkılap Tarihi ders kitaplarında anlatıldığı gibi başlamadı mesela. İsrail Devleti’nin temellerinin atılması için çıkarıldı. İmparatorlukların parçalanması gerekiyordu/parçalandı. Dünyanın nüfuz ve paylaşım alanları yeniden belirlendi. Bir güç kayması yaşandı/el değiştirdi. Küresel finans merkezleri yeniden belirlendi. Yerleri sağlamlaştırıldı. 2.Dünya Savaşı ise İsrail Devleti’ni kurmak için yapıldı. Milyonlarca insan katledildi. Her iki dünya savaşı gerçekte bir “Yahudi kurtuluş savaşı” idi. Sonra da İsmet Özel’in tespitiyle Dünya’ya ve Türkiye’ye dayatılan pax barışı. Gelsin insan hakları gitsin AB kriterleri! Hepsi hikâye!
Dünya literatürüne Pax Romana olarak geçen barış sisteminden bahsediyoruz! Roma İmparatorluğu bütün Akdeniz havzasını hâkimiyeti altına aldığı zaman kavimlerin birbirleriyle çatışmasına mani oldu. Roma; gücü var, hiç kimse hiç kimseyle savaşamaz. Bir sosyal hâdise veyahut kavimler arası bir hâdise, çatışmaya dönük bir gelişme gösterdiğinde Roma duruma el atar, kimin haklı veya haksız olduğuna karar verir, orada biter. Tamam, savaşları ben çıkardım, katliamlar yaptım, çatıştırdım, liderlerinizi astım, darbeler tertipledim sana ne! Şimdi barışın bakayım!
Bugün 3. Dünya Savaşı’nın arifesindeyiz. Küçük çaplı tatbikatlar yapılıyor. 3. Dünya Savaşı’yla Türkiye’yi haritadan silmek istiyorlar. Bu 1. ve 2.Dünya Savaşı’ndan eksik kalan enerji ve nüfuz alanlarının yeniden taksimi değildir. Artık petrol diyen stratejisini yanlış kurar. Bu yeni bir dünya hükümeti kurma savaşıdır. Önce kaos, sonra düzen! İsrailli bakan Naftali Bennett’i “Bu topraklar bize Kutsal kitapta vaat ediliyor, vazgeçersek canımız çıksın” diyor. Sonra Stephan Hawking adında doktorların kendisine iki yıl ömür biçtiği, nedense her geçen gün gençleşen aptal bir adam üzerinden mesajlar aktarılıyor. Murat Soydan, bu filmleri sosyal medyada iyi deşifre ediyor.
Teknoloji üreten kurumları tekeline alan, medya, finans, gıda ve silah sektörünü kumanda eden, akademi dünyasına ve eğitim hayatına yön veren küresel oligarklar, insanlığın tüm uygarlık birikimini yok ederek sıfırdan bir dünya kurmak istiyor. Türkiye’de evet, çıkması durumunda bu projenin sekteye uğrayacağını düşünüyorlar. Erdoğan’ın FETÖ gerçeği üzerinden dünya halklarını bu tehlikeli proje konusunda uyandırmaya çalışmasını da ayrıca tehlikeli buluyorlar. Bu yüzden Erdoğan’dan nefret ediyorlar. Çünkü Erdoğan, küresel çetenin Yeni Dünya Düzeni çarkına çomak sokmuştur. Bu yüzdendir ki hayır kampanyasını artık küresel çete yürütüyor. Türklerin millet olarak yeniden tarih sahnesine çıkmaması için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Artık demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi masalları tarih oldu. Maskeleri düştü. Geçenlerde ifade ettiğim gibi batının doğunun kuzeyin güneyin tüm vicdanlı insanları, dünyayı her geçen gün felakete doğru sürükleyen bu azgın topluluğa dur demelidir.
100 yıldır Ortadoğu’yu kan ve gözyaşı ile sulayan küresel çetenin dünyasında, lügatinde insana yer yoktur! Her yıl ortalama 40 bin çocuğa el koyan Almanya, özellikle Müslüman çocukları asimile ediyor. Çocuklarımızı 15 ila 150 bin dolar arasında değişen fiyatlarla satıp onlara tecavüz ediyorlar! Bu yüzden mücadele etmeliyiz. Bu yüzden dünyayı uyandırmalıyız. Bu yüzden Erdoğan’a sahip çıkmalıyız. Bu sapkın topluluğun yüzyıllık projesini tarihe gömmeliyiz.