“Evlerini basın bilgisayarlarına el koyun” talimatı verecek kadar paralel gözüdönmüşlüğe maruz kalan Yeni Şafak’a yönelik kumpas, gazetenin yazarlarından Mehmet Şeker tarafından ilginç ve mizahi bir yazıyla eleştirildi.
Şeker “baskına maskına gerek yok” deyip, “elimizde ne varsa dökelim” diye bir öneride bulunarak, “Küçük Feto’nun maceraları”nı yazdı. “Küçük Feto”nun maceraları da akla Pensilvanya’daki Fetullah Gülen’i getirdi.
İşte yazısı:
KÜÇÜK FETO’NUN BAŞINDA GEÇENLER
Savcı uçmuş, bir yere konar konmaz ferman buyurmuş… Yeni Şafak basılacak, bilgisayarlara el konulacakmış. Evler de aranacakmış.
Ne bulacaklarını sanıyor o sersem mi sermesem mi karar vermekte zorlandığım savcı?
Yazılar, haberler, fotoğraflar…
Baskına maskına gerek yok. Paralelciliğin suyunu çıkarmak şart mı? Abartmadan yaşayamaz mısınız? İsteyin, ne varsa dökelim.
İşte onlardan biri:
Küçük Feto’nun başından geçenler.
Bir süre önce yazmışım, Haber Ajanda için, karikatür niyetine.
Savcı niye mahrum kalsın? Kalmasın. Babası da vaktiyle ‘oku oğlum’ demiş olmalı. Okusun.
FETO İLKOKUL ÖĞRENCİSİ
Feto ilkokul öğrencisi. Akıllı, zeki, yetenekli… Fakat aynı zamanda kurnaz ve huysuz. Epeyce de kıskanç.
Arkadaşlarıyla ve öğretmeniyle aralarında geçenler ilgi alanınıza girecek türden.
Öğretmen: ‘Yarın sınıfta yerli malı haftası yapacağız. Herkes evden bir şeyler getirsin, hep beraber yiyelim.’
Ertesi gün, çocuklar getirdiklerini gösteriyor.
Çeto: ‘Ben elma getirdim.’
Meto: ‘Ben armut getirdim.’
Keto: ‘Ben ceviz getirdim.’
FETO: ÖRTMENİM BEN PARALEL KENAR ÇİZDİM
Feto: ‘Ben de ananas getirdim.’
Öğretmen: ‘Defterinize birer dikdörtgen çizin.’
Feto: ‘Örtmenim, ben paralel kenar çizmek istiyorum.’
Çocuklar sokakta oyuncak arabalarla oynuyor.
FETO KAMYON SÜREN ÇOCUĞUN ÖNÜNE GEÇİP ENGEL OLUYOR
Feto, kamyon süren çocuğun önüne geçip ayağıyla engel oluyor.
Öğretmen müdahale ediyor.
‘Feto niye durduruyorsun arkadaşının kamyonunu? Güzel güzel oynasanıza.’
‘Kamyonu durdurmak çok zevkli bir şeymiş örtmenim.’
ONA BUNA SATAŞAN FETO
Devamlı huysuzluk yaptığı ve ona buna sataştığı için çocuklar Feto’yu oyuna almamışlar.
O da takkesini başına takmış, koltuğa oturmuş, kollarını kaldırıp indirerek arkadaşları için beddua etmeye başlamış.
‘Evlerine ateşler düşsün… Oyuncakları kırılsın… Notları hep zayıf olsun… Ödevlerini kaybetsinler… Kızamık çıkarsınlar… Kabakulak olsunlar…’
Öğretmen durumu görünce müdahale etmiş.
‘Ne yapıyorsun Feto? Niye arkadaşlarına beddua ediyorsun?’
Feto cevap vermiş: ‘Beddua değil örtmenim, mülaane…’
FETO: İLERİDE KASET YAPMAYI DÜŞÜNÜYORUM
Feto kocaman harflerle duvara yazı yazıyor: ‘Ali Ayşeyi seviyo.’
Öğretmen kızıyor… ‘Niye yazdın Feto bunu?’
‘Örtmenim, ben kim kimi seviyor, kim kiminle ne yapıyor diye hep merak ediyor ve mutlaka öğreniyorum. Sonra da öğrendiklerimi herkesle paylaşıyorum.’
‘Niye?’
‘Bilgiyi paylaşmak gerekir demiştiniz bize. İleride kaset yapmayı da düşünüyorum.’
FETO’NUN GÖZYAŞLARI
Feto’nun iki gözü iki çeşme.
Öğretmen: ‘Feto niye ağlıyorsun?’
Feto’dan cevap yok.
Onun yerine Meto cevap verir: ‘Örtmenim, Feto hem bize yumruk atıyor, çelme takıyor, hem de kendi ağlıyor. Sınıfın en çok ağlayan çocuğu o.’
Öğretmen: ‘Oğlum niye dövdün arkadaşını?’
İKİYÜZLÜ FETO
Feto: ‘Benim ne şartlarda yaşadığımdan haberiniz var mı? Ben duvardaki pencere boşluğunda yatıyom biliyonuz mu?’
Küçük Feto, sınıf başkanına çok kızmış. O kadar kızmış ki onun için ağzına geleni söylemeye başlamış:
‘Firavun… Karun… Tımarhanelik deli… Nemrut… Mekkeli müşrik… Tetikçi… Yalancı… Küfürbaz… Müfteri…’
Tam o sırada öğretmen içeri girmiş.
‘Ne oluyor Feto?’
‘Yok bir şey örtmenim. Ben sınıfımızın başkanını çok severim. Asla kötülüğünü istemem. Onun ne kadar başarılı, ne kadar çalışkan, ne kadar iyi biri olduğunu anlatıyordum arkadaşlara.’