Yeni Şafak’ta Salih Tuna’nın “Bu tezgâhı kim bozacak?” başlıklı yazısı şöyle…
Kripto Sözcü gazetesinin 15 Temmuz’a kadar FETÖ kanallarını çiçeklendiren “elemanı” geçen günkü yazısında, “Diyanet’te Atatürk demek bile yasak” demiş.
Bari sen konuşma muhterem!
Hadi konuşuyorsun, Mustafa Kemal’i karıştırma!
FETÖ’nün, TSK başta olmak üzere bu aziz vatanın tüm kalelerini zapt edip, bütün tersanelerine girmesine katkı sunanlardan değil miydin?
Hâlâ ne konuşuyorsun?!
FETÖ’nün “teknik nakavt”ı maksadına ulaşsın diye piyasaya sürülen FETÖ malzemeleri üzerinden “seçilmiş sivil demokratik hükümete” matine – suare lagaluga etmiyor muydun?
***
Sözcü’deki “eleman” münferit değil, piyasada zibil gibi var bunlardan. En büyük özellikleri de konjonktüre elverişli koku alma özellikleri.
Eskisi kadar “dindarların” arasında sörf yapamadıkları için son zamanlarda hepten Atatürkçülüğe dadandılar.
Zaten “Atatürkçülük” konusunda belirli bir “uzmanlıkları” var.
TSK’ya da bu “uzmanlıkları” sayesinde sızdılar ya. 28 Şubat’taki “kumpasları” neticesinde “irtica” diye bu vatanın evlatlarını TSK’dan uzaklaştırıp kendileri yerleştiler.
Öcalan’ı sorgulayan emekli Albay Hasan Atilla Uğur bu FETÖ’cü “elemanları” bakınız nasıl anlatmıştı: “Evlerine gidiyoruz, kapıda Mustafa Kemal Atatürk posterleri. Bakıyorsun rakı içiyorlar. Öyle bir takiyye içindeydiler ki, fark edilmeleri çok zordu. İnanılmaz bir örgüttü…”
***
Bu “inanılmaz örgüt” deşifre olunca “dindarlar” tarafından haliyle dışlandı; onlar da tüm “elamanlarıyla” Atatürkçülerin arasına karıştılar.
Karışmakla da kalmayıp Atatürkçüleri adamakıllı manipüle etmeye başladılar.
Anlaşılan o ki bunda da hiç zorlanmıyorlar.
E tabii kripto Sözcü gazetesinin Bekir Coşkun’u gibi “Atatürkçüler” olduğu müddetçe zorlanmazlar.
Dünkü yazısında, “Atatürk mayo giyer, rakı içer, dans ederdi,” dedikten sonra soruyor: “Bir mayo giydir seninkine, bir bak… Durdu mu?”
Başka?
“Senin liderin rakı içmiyor. Üstelik ne saçları sarı, ne de gözleri mavi…” yollu ifadelerin ardından, “benzemez kimse sana Atatürk” güzellemesi yapıyor.
Bu kafanın tezgah açtığı “Atatürkçü mahalleyi” FETÖ’nün manipüle etmesinden daha kolay ne var?
Lafın düzünü edelim; bu tezgâh bozulmadığı sürece bu ülkeden FETÖ tasfiye edilemez…
Bir ara Sözcü gazetesinin entelektüel bir yazarı da “Atatürkçülük” adına papyon takmayı, mini etek giymeyi önermişti.
Fetullah Gülen “zina yapın ama zevk almayın” aşamasına geçmiş, bunlar hâlâ nerden gidiyor!
Gerekirse bütün “abileri” papyon, bütün “ablaları” da mini etek giyer, ne var bunda yahu!
Haa, FETÖ diye bir meseleniz yoksa, yani, tüm meseleniz Erdoğan ve AK Parti’den ibaretse, o başka tabii.
Aynı kafa, FETÖ’nün 17 – 25 Aralık’taki “teknik nakavt” teşebbüsünü deşifre ettiğimizde sabah akşam “hukukun üstünlüğü… yargının bağımsızlığı…” diyordu.
HSYK’nın FETÖ’cü başkanvekilleri her şeyi itiraf ettikleri halde neden “kandırıldığınızı” itiraf etmiyorsunuz?
İşbirlikçi olduğunuz için mi?
Gebze Adliyesinden sorumlu “yargı imamının” marangoz olduğu ortaya çıktı. Yani, koskoca sulh ceza hakimleri ve başsavcı vekilleri bir marangozdan direktif alıyorlardı, siz de buna “hukukun üstünlüğü” diyordunuz.
Hadi itiraf etmiyorsunuz bari utanın.